Kerkük Valisi Necmettin Kerim, özel bir statüye sahip olan Kerkük’ün Kürdistan Bölgesi’nin bir parçası olmasını istediğini belirtti
Kerim, bunun için Arap ve Türkmenlerle fikir birliği içinde olunması gerektiğini ifade ederek “Bunun ardından birleşme gerçekleşir. Ya Kürdistan başkanlığı, bakanlar konseyi ve parlamentoda temsil edilirler ya da kendine has bir özel bir idare şekli tatbik edilir” dedi.
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (ORSAM) sorularını yanıtlayan Necmettin Kerim’in röportajı, Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak yayınlandı.
Kerim, Irak’ta yeni hükümetin kurulmasıyla birlikte Bağdat-Erbil ilişkilerinin onarılmasına yönelik umutların arttığını ancak bugüne kadar bunun gerçekleşmediğini söyledi.
Karşılıklı resmi heyetler arasında ziyaret trafiği yaşanmadığına dikkat çeken Kerim, bu durumun IŞİD tehdidinin devam ettiği bir dönemde güvenlik sorunu oluşturacağına söyledi.
Kerim, IŞİD’in bazı bölgeleri kontrol altına almasının nedeninin Irak’ın gerçek bir ordusunun olmayışına bağladı.
IŞİD’in Kürt partilerini birleştirmesine karşın bu partiler arasında sorunlar olduğu yönündeki tespite ilişkin olarak Kerim, “Bu durum demokratik bir yerde çok normal ve Kürdistan tüm eksiklikleri ile kesinlikle demokratik. Farklı şeyler için yarışan partiler var. Örneğin sizin ülkenizde her türlü şey için AKP’yi eleştiren CHP ve MHP var. AKP, hükümeti kontrol ediyor” yanıtını verdi.
Sadece peşmerge için değil tüm Irak’ta profesyonel ordu kurulması için siyasi partilerin askeri kontrolü ellerinden bırakmaları gerektiğini belirten Kerim, “Irak gibi bir ülke ya da Kürdistan Bölgesi, ABD gibi bir gönüllü orduya sahip olabilir mi? Hayır. Belki Türkiye ve diğer ülkelerde uygulandığı gibi herkesin görev yapmak zorunda olduğu zorunlu askerlik seçeneği düşünülebilir. Bu orduya benim ya da bir partinin kendi destekçilerini getirmesinin yerine herkesin hizmet edeceği bir oluşum gerekir. Kürtler, Araplar, Türkmenler, KDP, Gorran fark etmeden herkesin hizmet ettiği bir ordu” şeklinde konuştu.
Kerim, “KYB içinde yolsuzluk yapıldığı, petrol ihracatına ilişkin görüş ayrılıkları ve yönetim zaafiyeti” gibi gerekçelerin Bağdat’ın maaşları ödememesi için gerekçe olamayacağını belirterek “Bağdat petrolden her ay 7 milyar dolarlık bir gelir elde etmektedir. Yani sürekli gelen bir para var. Sonuç itibari ile bu saçmalık. Bağdat kolayca bir ya da iki ay maaş gönderebilir ve bu adım da çözümler aramaya başlaması için müzakere kapısını açacaktır” ifadelerini kullandı.
Türkmenler’in endişelerine ilişkin sorulan soru üzerine ise Kerim “Türkmenler’in de bu kentte Kürtler ve Araplar kadar iyi korunduğunu düşünüyorum. Kürtler nasıl bir koruma alıyorsa, Türkmenler ve Araplar da aynısını alıyor” dedi.
“Kerkük’te eğer bir referandum gerçekleşir ve insanlar Kürdistan Bölgesi’ne katılma yönünde oy kullanırlarsa Kerkük, Erbil ya da Duhok gibi olamaz. Çünkü Kerkük farklıdır” diyen Kerim konşumasına şöyle devam etti:
“Kimse Kerkük’e bir şeyi zorla kabul ettiremez. Kürtler, Türkmenler ve Araplar olmak üzere Kerkük halkının rızası olmak zorundadır. Ancak, nüfus sayımı gibi özel statü kurulması çözümünü engelleyen bazı pratik sorunlar bulunmaktadır. Ben bu yüzden Kürtler’in Kerkük’ün Kürdistan Bölgesi’nin bir parçası olmasını istediğini iddia ediyorum…
Kürdistan Bölgesi’ne katılıp katılmama konusunda herhangi bir oylama yapılmadan önce Kürdistan Meclisi’nin Arap ve Türkmenler ile bir araya gelip bu hususu görüşmesi gerekir. Eğer Arap ve Türkmenlerin Kürdistan’a dahil olmak için oy kullanmaları konusunda hemfikir olursak, daha sonra hususa ilişkin bir pozisyon belirlenir. Bunun ardından birleşme gerçekleşir.”
