Federal Kürdistan Başkanlığı, Bağdat’ta Cumhurbaşkanı Talabani’nin korumalarından birinin Iraklı bir gazeteciyi öldürmesine ilişkin yapılan açıklamalar ve yaşanan gerginlikler konusunda bir açıklama yaptı.
Bölge Başkanlığı’nın resmi sitesinde yayınlanan açıklamada, Irak Başbakanı Maliki’nin konuya ilişkin tavrına yönelik sert eleştirilerde bulunuldu ve “Eğer Bağdat’taki muktedirler Kürdlerin kardeşliğini istemiyorlarsa, hergün bir bahane ile sorunlar yaratacaklarına gelsinler, oturalım ve bu çok sorunlu ilişkileri bitirelim” denildi.
22 mart günü Mam Celal Talabani’yi korumakla görevli peşmergelerden birisinin açtığı ateş sonucu aynı zamanda akademisyen de olan Mehemed Bidewi adlı bir gazeteci yaşamını yıtirmiş ve konuyu alişkin olarak bir açıklama yapan Maliki, “bu kanı kanla yıkayacağız” demişti.
Federal Kürdistan Başkanlığı\'nın 24 Mart tarihli açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“Bölge Başkanlığı akademisyen ve gazeteci Dr. Mehemed Bidewi’nin 22 Martta, istenmeyen bir olay sonucu hayatını yitirmesinden büyük bir üzüntü duymaktadır. Bu nedenle ailesine ve medyaya başsağlığı dileklerimizi iletiriz. Umud ederiz ki hukuk ve yasaların gerektirdiği biçimde bu olay aydınlanır ve çözümü kavuşturulur.
“Biz olayın araştırılması ve yapılan açıklamalarda, sorunun yasaların dışına taşırılmamasını istedik. Yargının hukuk temelinde, siyasetin etkisinden uzak ve tarafsız bir biçimde görevini yapmasından yana olduk.
“Bazı siyasilerin olaydan sonraki açıklama ve tavırları, Irak sokaklarını endişelendiren, topluluklar arasındaki ortak yaşamı tehdit eden, sorunları artıran ve vatandaşlar arasındaki ayrılıkları derinleştirmeyi amaçlayan bir niteliktedir. Burada Irak kamuoyunun bilmesini isteriz ki, hiç bir kimseye Irak’taki topluluklar arasında çatlaklar yaratmasına, Dr. Mihemed Bidewi’nin canıyla pazarlık yapmasına izin verilmemelidir.
“Ne yazık ki Irak Başbakanı’ın bu olaydan sonra sarf ettiği ‘kana karşı kan’ sözü kabul edilemez, sözü demokrasi ve ortak yaşam kültürden, hukukun üstünlüğünden uzaktır. “Bazı kesimlerin aşırılıkları nedeniyle, son bir kaç yılda çok sayıda kişinin yaşamın yitirdiği ortamda, Irak’ta 400 eğitim görevlisi terör kurbanı oldular. Ama kimse onların kanına sahip çıkmadı, Bağdat hükümeti suçluların yakalanması için çaba göstermedi. Ama bir tarafının Kürd olduğu bu istenmeyen olay siyasi amaçlar için kullanılmak ve büyütülmek isteniyor, topluluklar arasında fitne ve fesad yaratılması için çaba harcanıyor.
Eğer iktidar sahiplerinin bakış acısı bu ise, şu sorular gündeme gelir: 5 bin Halepçe şehidinin, Enfal kurbanı 182 bin Kürdün, 8 bin Barzani erkeğinin ve 12 Feyli Kürdün kanından kim sorumlu? Bu kurbanları veren Kürd halkı yeni bir yaşam kurma ve umudu adına hiç bir zaman ‘kana kan’ demedi.
“Burada Kürd halkı adına bir kez daha tekrarlıyoruz ki yargı bu davayı haksız siyasi müdahaleler dışında sonuçlandırmalı, büyütülmesine ve suistimal edilmesine izin vermemelidir. Kürd halkı Irak’ta kardeşce ve birlikte yaşamaya karar vermiştir. Eğer Bağdat’taki muktdirler bu kardeşliği istemiyorlarsa, hergün bir bahane ile sorunlar yaratacağına, gelsinler oturup bu çok sorunlu ilişkileri sona erdirelim.