Matematikte ulaştığımız sonucu kontrol etmek için devreye koyduğumuz ve sonucu test ettiğimiz sağlama işlemine benzer bir yönteme toplumsal ve siyasal ilişkilerde de başvurmakta her zaman yarar var. Bulduğumuz sonuca bir de tersinden deneyerek varırsak, gönlümüz ve vicdanımız rahat bir şekilde arkamıza yaslanabiliriz.
Matematikte kullandığımız bu yöntemi, toplumsal ve siyasal ilişkilerde de devreye koyduğumuzda bu, birbirimizi anlamayı kolaylaştırır, aramızdaki bağları ve karşılıklı güveni güçlendirir, çelişki ve yanlışa düşmeyi engeller.
Benim yaptığım iyi ve doğrudur. Ama baskası benim yaptığımı yaptığında kötüdür diyorsak, işte burada empati kurarak daha büyük bir yanlışın önünü alabiliriz. Yani ben yaptığımda iyi olanın, baskası yaptığında da iyi olarak test edilmesidir, empati.
Empati yapmadan, karşımızdakinin duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak güçleşir.
Örneğin ben birlikte iş yapmak istediğim birini hergün yerden yere vurur, ondan sonra da onun neden benimle iş yapmak istemediğine şaşıp kalırsam, bu en genel anlamıyla naiflik olur. Şayet varsa eleştirdiğim konular, bunu kırıp dökmeden yapabilirsem, onu daha fazla yanlışa sürüklenmekten alıkoyabilir, sonra da doğru temellerde işbirliğine zorlayabilirim.
Bu genel girişten sonra asıl konuya geçebiliriz.
Konu, netameli bir konu.
Konu, PKK ile KDP iliÅŸkilerini ilgilendiren bir konu.
Konu, Kürt halkı ve yurtseverlerinin uykularını kaçıran bir konu.
Konu, tüm kazanımların ve yakın zamanda elde edilebilecek diğer kazanımların kaybedilmesine giden yolun açılmasına neden olabilecek bir konu.
Konu, bir kez daha Kürtler eliyle Kürt kanının dökülmesine neden olabilecek bir konu.
Burada bir parantez açıp kendi konumumu da açıklığa kavuşturmakta yarar var.
Ben, milyonlarca Kürt gibi, sıradan, hiçbir iddiası olmayan bir Kürt yurtseveriyim. Bir yanım Bakurlu, diğer yanım Başûr, Rojhilat ve Rojavalı.
Halepçe için ağlar, ağıtlar yakarım. Kerkük elden gittiğinde karalar bağlar; Kobanê kurtulduğunda, Binxet kaderini eline aldığında govende durur, zılgıt çeker, bunu kutlamak için elden ne geliyorsa, yaparım ben.
1988 ve 1991’de Saddam alçağının saldırısına uğrayan Başurlular sınırı aşıp bu yakaya geçtiğinde carlarına yetişmek, yaralarını bir nebze de olsa sarmak için didinip duran, heyetlerse heyet, insani yardımsa insani yardım gönderme konusunda bir an bile geri durmayan biriyim ben.
2003’te Saddam diktatörlüğü alaşağı edildiğinde, aynı yılın Mayıs ayında Alakuş, Karakuş, Maxmur kampı da dahil cıvar köylere insani yardım götürmek için öne atılan biriyim ben.
İŞİD çakalları Rojava ve Kobanê‘ye saldırdığında bir an bile tereddüt göstermeden Suruç’a geçen Rojavalı kardeşlerimizin yardımına koşan, Kobanê‘ye geçerek geride kalan insanlarımıza bir lokma ekmek, bir tas su, bir hırka olmak için didinen biriyim ben.
Kuzey içinse savaşın, yıkımın en azgınca sürdüğü 1996’dan buyana elinden geleni esirgemeyen, kirli savaş mağdurlarına yardım için her kapıyı çalan, onlara her yıl düzenli bir şekilde yardımda bulunmayı görev bilen biriyim ben.
Ben hem PKK’li, hem KDP, hem YNK, hem KDP İran ve Hızbı Demokrat, hem de PYD ve ENKS’liyim. Yurtseverlikte sınır tanımayan, siyasal kimlikte ise kendini hiçbir partinin dar sınırlarına mahkum etmeyen sıradan bir neferim ben.
PKK teröristlikle suçlandığında PKK’li, KDP hainlikle suçlandığında KDP’liyim ben.
Kek Mesud Barzani’ye de, PKK’nin lider kadrolarına da toz kondurulmasına razı olmaz gönlüm. Mam Celal amcam, kek Mesud abim, PKK’li kadrolarsa arkadaş ve yoldaşlarımdır benim.
Ben ve benim gibiler ki örgütlerin lider kadrolarını çıkardığınızda sayıları Kürt halkının tamamına denk gelir, aynı duyguları taşır, aynı tasa ve kıvançta birleşiriz biz.
Bizim derdimiz, tasamız Kürt halkının birliği, Kürt örgütlerinin eşgüdüm halinde ortak noktalarda sömürgeci güçlere karşı birlikte mücadelesi, Kürdistan’ın özgürleşmesidir.
Örneğin PKK’li arkadaşlar, dostlar empati kursalar, otuz yıldır birlik için çağrıda bulundukları KDP ve liderlerini hainlikle, düşmanla işbirliği içinde olmakla suçlamazlar. Bir yandan KDP’yi yurtseverlik kategorisinde değerlendirmek ve ulasal birliğe çağırmak, diğer yandan da hain ve işbirlikçi ilan etmek, olsa olsa bir çelişki, sapla samanın birbirine karıştırılmasıdır. Bir güç ya yurtseverdir, öyle olduğu için de birliğe çağrılır, ya da hain ve işbirlikçidir, ulusal birlikte yeri yoktur. Her ikisi birarada olmaz!
Burada bir parantez açıp Güney Afrika’ya uzanmak gerekir. Orada da sömürgeci ve ırkçı güçler oranın asıl yerlilerini karşı karşıya getirmek ve iktidarlarını sürdürmek için her yolu denediler. Inkatha siyah derililer içinde Aparheid rejimini destekleyen temel güçtü. Inkatha ve ANC taraftarları arasında oluk oluk kan aktı. İntikam, salt ve mutlak bir iktidar peşinde koşmayan Mandela, bu badireyi aşmak için Inkatha lideri Buthelezi’yi içişleri bakanı yaparak ırkçı güçlerin oyunlarını boşa çıkarmayı ve iç barışı sağlamayı bildi.
PKK ve KDP arasındaki sorun Inkatha ve ANC arasındaki sorunun binde biri oranında. Güney Afrika’da sağlanan, neden Kürdistan’da sağlan masın?
Sorun hassasiyetlerse eğer, herkesin kendine göre hassasiyeti var. Unutmamak ve akılda tutmak gerekir ki sömürgeci ve işgalci devletlerin hassasiyetleri ile Kürt halkının hassasiyetleri her zaman çelişir ve burun buruna gelir. Düşman güçlerin hassasiyetlerini dikkate almak Kürt örgütlerinin işi olmamalı. Rajava’da da, Bakur ve Başûr’da da!
Kürtlerse, otuz, kırk yıl önceki Kürtler değil. Her gelişmeyi anında takip eden, doğru ve yanlışı ayırt etmesini, süzgeçten geçirmesini bilen bir halk. Bunu daha fazla test etmek, bunu yapanlara zarar verir sonunda!
8.11.2020
[email protected]