Kürdistan’ın bölünüp parçalanmasının üzerinden tam yüz yıl geçti.
Birinci Dünya Savaşı galipleri bundan yüz yıl önce, bölge devletleriyle birlikte ülkemiz Kürdistan’ı kendi aralarında bölüp dört parçaya ayırdılar.
Rusya, Fransa ve İngiltere 1916 yılında imzaladıkları Sykes-Picot Anlaşması ile Ortadoğu’yu kendi çıkarlarına göre bölüp parçalama konusunda anlaştılar. Ekim devriminden sonra Rusya bu paylaşımdan çekildi. Ardından Fransız ve İngilizler söz konusu anlaşma doğrultusunda Ortadoğu’yu aralarında bölüştüler. İngilizler, Kürdistan\'ın Güney parçasını kendi mandaları altındaki Irak sınırları içine aldılar. Fransızlar ise Kürdistan\'ın Güneybatı bölgesini kendi yönetimleri altındaki Suriye\'ye bağladılar. İran eski payını korurken, Kürdistan\'ın en büyük parçası, Osmanlı Devleti\'nin yıkıntıları üstünde kurulan Türkiye Cumhuriyeti\'ne kaldı.
Kürdistan’ı bölüp parçalayan Sykes-Picot düzeni, 1919 yılında Versailles Anlaşmaları ve onun uzantısı olan 1923 Lozan Anlaşmasıyla kalıcı bir nitelik kazanarak bugünlere kadar sürüp geldi.
Sykes-Picot Anlaşması’nın en büyük kurbanı hiç şüphesiz Kürtler ve Kürdistan oldu. Ortadoğu’nun yeniden dizayn edildiği tarihin o kritik kavşağında, bölge halklarının her biri belli bir statüye kavuşurken, bir tek Kürtler bu kuralın dışında tutuldu. Kürdistan her türlü siyasi ve hukuki statüden yoksun bırakıldı. Kürt milletinin kendi kaderini tayin etme hakkı elinden alındı.
Bundan böyle Kürdistan’ın her bir parçasının kaderi onu elinde tutan sömürgeci devletlerin keyfi ve barbarca politikalarına terkedildi.
Ülkemizi işgal eden dört ülke de (Türkiye, İran, Irak ve Suriye) Kürdistan konusunda benzer bir politika sürdürdüler.
Kürdistan gerçekliğini yok etmek; Kürt halkının politik, sosyal, kültürel ve nüfus bütünlüğünü parçalamak için olmadık yöntemlere başvurdular.
Kürt dilini, kültürünü asimile etmek; Kürt halkının tarihini unutturmak için akıl almaz baskılara başvurdular.
Kürtleri milyonlar halinde ülkelerinden sürdüler, yirminci yüzyılın en vahşi katliamlarına tabi tuttular.
Kürdistan ekonomik olarak çöktü, yaşanan yoğun çatışmalar nedeniyle bir yangın yerine dönüştü.
Kürdistan’ın bölünüp parçalanmasına yol açan Sykes-Picot anlaşması, sadece Kürtlerin yüzyıllık zorlu kaderini değil, ama aynı zamanda Ortadoğu’nun sürüp gelen çatışma ve istikrarsızlıklarla örülü kötücül serüvenini de tayin etmiştir.
Bugün Ortadoğu’da yaşanan savaşın kaynağında esas olarak Kürdistan meselesinin çözülmemiş olması, Kürt halkının kendi kaderini belirleme hakkının gasp edilmiş olması yatmaktadır.
Bölgede ve dünyada adil bir barışın inşası, Kürdistan meselesinin eşitlikçi ve adil çözümünden geçmektedir.
Kürt halkının yüzyıldır uğradığı tarihi haksızlığa son verme zamanı gelip geçmiştir.
Kürt halkının kendi ülkesi Kürdistan’da özgürce yaşaması hem meşru hem de evrensel hukukun gereğidir.
Fiilen çökmekte olan Kürdistan karşıtı Sykes-Picot düzeni, siyasal ve hukuksal olarak da hükümsüz kılınmalıdır.
Kürdistan özgür bir statüye kavuşmalı, Kürt halkının özgür yaşama iradesine saygı gösterilmelidir.
Bu çerçevede Güney Kürdistan tarihi bir süreçten geçmektedir.
PSK olarak, Güney Kürdistan’da bağımsızlık için referandum sürecini destekliyor, dünya kamuoyunu da bu adımı desteklemeye çağırıyoruz.
Özgür bir Kürdistan için, 100. yılında Sykes-Picot’a hayır diyoruz.
14.05.2016
Kürdistan Sosyalist Partisi
(PSK)