İran, uluslararası ambargo nedeniyle hayat koşullarının zorlaştığı bir ülke. Irak ise yıllarca süren işgal ve iç savaş nedeniyle paramparça. İki ülkenin sınırında hayatta kalma mücadelesinin adı \"kaçakçılık\".
Şansları yaver giderse omuzlarında taşıdıkları ağır yüklerle sınırı aşacaklar. Bu ağır yük onlara yaklaşık 400 dolar kazandıracak. Geçimlerini sağlayacak başka kapıları olmayan, çoğunu İranlı Kürtlerin oluşturduğu kaçakçıların hayatı badirelerle dolu. Irak Kürdistan’ı tarafında Irak-İran sınırında yaşam savaşı veren Kürt kaçakçılar, yüklerini sınırın öbür tarafına ulaştırabilmek için sınır muhafızlarını, mayınları ve zorlu kış şartlarını aşmak zorunda.
Otuzlu yaşlarda olan Rahman Şahab, İran Kürdistan’ına bağlı Serdeşt kentinde yaşıyor. Gecenin girmesini bekleyen Şahab, asıl değeri 500 dolar olan malları iki saat süren zorlu bir yolculuğun sonunda Erbil’den kaçırmayı umuyor. Kaçırılan mallar İran’ın bölgeye yakın kentlerinde bulunan herhangi bir tacire en fazla 200 dolar karşılığında satılacak. Zorlu mücadele tehlikelerle dolu yollardan geçiyor: İran veya Irak sınır muhafızlarından birinin kurşununa hedef olmak, sınırda döşenmiş bir mayına basmak ya da yoğun kar yağışı altında ölümle sonuçlanacak başka bir tehlikeye maruz kalmak bu yolculuğun bir parçası.
Şahab, “Irak tarafından korkmuyoruz çünkü ateş etmezler bize. Ancak bazen kaçırmaya çalıştığımız mallara el koyarlar. Bu olay da nadiren oluyor. Çünkü bizim Irak Kürdistanı’nda kat ettiğimiz mesafe, bir kilometreyi geçmeyecek kadar kısa. Asıl tehlike İran sınırında başlıyor. Orada sınır muhafızlarının gözünde hayatımızın bir kıymeti yok. Sınır güvenliği gerekçesiyle İran\'a bağlı Kürt Bezak sınır koruma muhafızları üzerimize rastgele ateş açarlar” diyor.
“İşsizlikten kaçış”
Şahab ve arkadaşları bir süre önce İran sınır muhafızları tarafından kurulan bir tuzağa düştü. Şahab’ın arkadaşlarından biri düştükleri tuzakta ağır yaralandı ve kısa bir zaman içinde hayatını kaybetti.
Başka bir kaçakçı olan Nadir Kerimi’ye göre ise bu zorlu mesleğin kazanç açısından hiçbir getirisi yok ancak yine de \"işsizlikten bir kaçış\".
Kerimi, \"kaçakçılığın kazancı ne kadar olursa olsun kaçakçı yakalandığı an tüm kazancını kaybeder\" diyor. İran\'a alkollü içecekler ve bazı özel kanalların yayınlarının izlenebilmesini sağlayan televizyon uydusu gibi yasaklı malları taşıdıklarını söyleyen Kerimi, yakalandıklarında iki nedenden ötürü cezalandırıldıklaırnı belirtiyor: \"birincisi yasak eşyaların ülkeye sokulması, ikincisi ise kaçakçılık suçunun kendisi”.
İnsan hakları örgütleri, sınır kaçakçılığını gündemde tutuyor ve kaçakçılara yönelik işlenen insan hakları ihlallerini sıkça vurguluyor. Bu örgütler, İran-Irak sınırında yaşanan kaçakçılık olaylarında ölen, yaralanan veya gözaltına alınanların sayısının ise tam olarak belirleyemediklerini ifade ediyor.
İnsan Hakları Aktivisti Salar Garip, “devletin asıl görevi vatandaşını yargılamaktan önce ona iş imkanları sunmaktır” diyor. Garip’e göre, sınır muhafızlarının hedef gözetmeksizin silahsız insanlara ateş etmesi yasal değil. Sadece kaçırdığı mallara el koyar, ya para cezasına çarptırır ya da ülke kanunlarına göre uyuşturucu madde taşıyorsa hapis cezasına mahkûm edilir.
Kaçakçılara işverenlere göre, kaçakçılar genellikle İran’daki fiyatlarına oranla Irak Kürdistanı’nda daha ucuza satın almış oldukları çay, şeker ve yağ gibi gıda maddeleri taşıyorlar. Kaçakçılar bazen bu malları katırlara yükleyerek sınırı geçiyorlar, bazen ise araçlarla tehlikeli yollardan geçerek İran\'ın farklı kentlerindeki pazarlara taşıyorlar.