Avrupa Dış İlişkiler Konseyi tarafından hazırlanan bir raporda Suriye’deki çatışmaların önemli aktörlerinden biri olarak bilinen Kürtlerin Suriye’de özel bir statü almaları gerektiği dile getirildi.
Suriye’nin, Kürtlerin bulunduğu bölgeler için özel bir statüyü de barındıran siyasi bir yeniden yapılandırılmaya ihtiyaç duyduğu dile getirilen raporun yazarı Jihad Yazigi, “Bu durumun mevcut çatışmalara bir çözüm bulmak ve lkeyi yeniden inşa etmek için zorunlu bir koşul olduğunu” vurguladı.
Suriye’nin halihazırda dört ana bölgeye bölündüğünü dile getiren Yazigi, bir bölgenin rejim, bir diğerinin IŞİD, üçüncünün Kürt güçleri ve dördüncünün aralarında Fetih El Şam Cephesi’nin de (eski adıyla El Nusra Cephesi) bulunduğu çeşitli muhalif güçlerin kontrolünde olduğunu belirtti.
Raporda Demokratik Toplum Partisi (PYD) ile Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) arasındaki anlaşmazlıklara rağmen, her iki Kürt oluşumunun da yerel yönetimlerin en radikal formunu istediklerine dikkat çekildi.
“Politik rakip olmalarına rağmen, her iki örgütün de günlük aktivitelerini gerçekleştirmelerine izin verecek genişletilmiş güç talebinde bulunduklarına” vurguda bulunulan raporda “Kürt siyasi örgütlerinin hiç birinin bölünme talebinde bulunmadıkları ve Suriye devleti çatısı altında kalmayı istedikleri” iddiasına yer verildi.
Raporta Avrupalı aktörlere bu gerçekliği hatırlamaları ve Suriye’deki çelişkileri çözecek bir yeniden yapılandırmayı gündemlerine almaları çağrısında bulunuldu.
“Bunun kaçınılmaz olarak, sahadaki en önemli taraflardan biri olan Kürtlerin de dahil edilmelerini zorunlu kıldığına” atıfta bulunulan raporda Rusya’nın Mayıs 2016’da Kürtlerin haklarının daha fazla tanınması önerisini Esad rejiminin reddetmesine rağmen yeniden yapılandırmaya sıcak baktığı dile getirildi.
“Suriye’nin, Şam’daki merkezi gücün şehir ve ilçe yönetimlerine doğru transfer edildiği yerel yönetime dayalı politik sisteme adapte edilmesi gerektiği” dile getirilen raporda Kürt bölgelerinin genişletilmiş yetkilerle donanmış özel bir statüye sahip olması gerektiği vurgulandı.
Raporun ilerleyen bölümlerinde Suriye’nin resmi isminin artık Arap kelimesini barındırmaması ve devletin tüm çocuklara kendi ana dillerini öğretmesi gerektiği belirtildi ve kuzeydoğudaki Kürt bölgeleri ile Şam ve Halep’in Kürt mahallerindeki Kürtlerin Arapçanın yanısıra Kürtçe ile de eğitim olanağına sahip olmaları gerektiği vurgulandı.
Geçtiğimiz hafta Suriye için bir geçiş planı amacıyla bir araya gelen Suriye Muhalefeti Yüksek Müzakereler Komitesi, Suriye’nin Arap ve İslam dünyasının bir parçası olduğu ve dilinin sadece Arapça olduğunu vurgulamıştı.
Suriye Muhaliflerinin böylesi bir planla rejimin Kürtlerin haklarını gasp etme politikasının bir diğer versiyonunu gündemleştirdiklerine dikkat çeken Kürt politikacılar, Kürtlerin temel taleplerinin federalizm olduğunu dile getirmekteler.
ENKS’nin Suriye muhalefetini terketmesi ve Kürt örgütlerin birleşerek Batı Kürdistan ve Suriye’nin tamamı için bir yol haritası oluşturması gerektiğine dikkat çeken Kürt politikacılar “Biz ne rejimin ne de muhaliflerin bir parçasıyız” şeklinde görüş belirttiler.