Gözlemciler, Washington’ın iki yıl önce geri çekilmekle yaptığı hatayı telafi etmek için bölgeye geri döndüğüne inanıyorlar
ABD, Rojava'da askeri varlığını güçlendirmeye ve imkanlarını geliştirmeye devam ederken tüm gözler, yaklaşık bir ay önce el-Yarubiye kırsalının kuzeyindeki Tel Alu’da bir üs inşa edilmesinin ardından Washington’ın Haseke kırsalındaki el-Malikiye bölgesinde inşa ettiği ikinci askeri üsse çevrilmiş durumda.
Yasadışı geçişler
Esad rejimi, ABD’yi, Suriyeli resmi bir kaynağın Suriye Arap Haber Ajansı'na (SANA) yaptığı açıklamada, ‘ülkenin Haseke'nin doğu kırsalındaki zenginliklerini yağmalamak ve çalmak için kullanılan yöntemlerin yasadışı geçişlerle güvence altına alınması operasyonları’ olarak nitelediği faaliyetlerin devam etmesi için Suriye'deki petrol sahalarının çevresinde daha fazla üs kurarak askeri varlıklarını artırmakla suçladı.
Buna karşın ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), 9 Şubat'ta Amerikan askerlerinin artık Suriye'nin söz konusu bölgesindeki petrol sahalarının korunmasından sorumlu olmadığını, görevlerinin DEAŞ ile mücadele etmekle sınırlı olduğunu duyurmuştu.
ABD Savunma Bakanlığı sözcüsü John Kirby aynı tarihte yaptığı açıklamada, ‘ABD askeri personelinin Suriye’deki petrol kaynaklarıyla ilgili faaliyet gösteren herhangi bir özel firmaya ya da çalışanlarına destek sunma yetkileri’ olmadığını söylemişti.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), 9 Şubat'ta Amerikan askerlerinin artık Suriye'nin söz konusu bölgesindeki petrol sahalarının korunmasından sorumlu olmadığını, görevlerinin DEAŞ ile mücadele etmekle sınırlı olduğunu duyurmuştu.
ABD Savunma Bakanlığı sözcüsü John Kirby aynı tarihte yaptığı açıklamada, ‘ABD askeri personelinin Suriye’deki petrol kaynaklarıyla ilgili faaliyet gösteren herhangi bir özel firmaya ya da çalışanlarına destek sunma yetkileri’ olmadığını söylemişti.
Fırat'ın doğusundaki ABD üsleri yakınlarında uçan iki Amerikan savaş uçağı (Independent Arabia)
İnşa mı tadilat mı?
Öte yandan Suriye Demokratik Güçleri (SDG), petrol kaynaklarından en çok faydalananlar arasında olmalarına bakılmaksızın petrol sahalarının çevresinde inşa edilen üsler ile ilgili tutumlarını açıklamazken gözlemcilere göre SDG'nin tüm bölgedeki kontrolü ve bu üslerin cephe hatlarına yakınlığı göz önüne alındığında sonuç olarak bu durum, Türkiye'nin bölgedeki müdahalelerini sınırlayacak ve gelecekteki çatışmaları beklemeye zorlayacaktır.
Independent Arabia’ya konuşan SDG’li bir yetkili, ABD’nin Fırat'ın doğusundaki varlığını güçlendirmesiyle ilgili söylenenlerin ve askeri üsler inşa etmekle ilgili tartışılanların yersiz olduğunu ve çalışmaların tadilattan ibaret olduğunu belirterek, “Yeni üsler inşa edildiğine dair söylenecek hiçbir şey yok” dedi. SDG’li yetkilinin açıklaması, bazı gözlemcilerin paylaştığı, ABD askeri üslerinin genişletildiğine dair bilgilerle örtüşürken ABD, petrol sahalarından birinin yakınlarında bir uçak pisti kurmanın yanı sıra bölgeye onlarca normal ve zırhlı araç getirerek coğrafi ve askeri olarak çalışmalarını artırmaya başladı.
Üçüncü üs
Haseke kırsalından alınan bilgilere göre Pentagon'un açıkladığı Suriye'nin kuzeydoğusunda konuşlu 900 Amerikan askerinin yanı sıra dikkat çekici bir hareketlilik söz konusu. Bu bilgiler arasında, Haseke'nin Ayn Divar orta ölçekli iş makineleri ile yapılan kazı ve inşaat çalışmaları olduğu, Suriye, Irak ve Türkiye sınır üçgeninde stratejik öneme sahip coğrafi konumda üs benzeri bir askeri merkez kurulduğu ve ağır vasıtalar ve zırhlı araçların bu merkeze giriş yaptıkları yer aldı.
Öte yandan siyasi analist Civan Yusuf, burası sadece ABD için değil, çatışan tüm taraflar için stratejik bir bölge olduğu için askeri üs inşasının, ABD’nin 2019'da bölgeden çekilerek yaptığı bir hatayı telafi etme adımı olduğunu düşünüyor. Yusuf konuya ilişkin değerlendirmesinde, Fırat’ın doğusunun toprak, alan ve boyut açısından büyük öneme sahip olduğunu, çünkü buranın geniş ve doğal kaynaklar açısından zengin bir bölge olduğunu, Türkiye ve Irak sınırlarında yer aldığını vurguladı.
“Bölgede iki Amerikan üssü var ve yakın zamanda üçüncü bir üssün kurulacak. Bu da Washington'un Suriye dosyasına döneceği ve DEAŞ terör örgütünü yenilgiye uğratan SDG dahil olmak üzere Suriye'deki müttefiklerini destekleyeceği anlamına geliyor. Denge noktasının ABD olduğu söylenmelidir. Bu olmadan siyasi çözüm başarısız olur.”
En önemli öncelik petrol
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, gözlemciler, Washington’ın Suriye’deki askeri genişlemesinin, Pentagon'un ABD’li petrol şirketi Delta Crescent Energy ile petrol üretimi için 30 Temmuz 2020'de ABD Senatosunun onayıyla anlaşma imzalayan SDG’nin kontrolü altındaki bölgede bulunan petrol sahalarını artık korumayacağına yönelik açıklamalarıyla çeliştiğine inanıyor.
SDG ile Delta Crescent Energy arasındaki anlaşma, Kürtlerin ABD’nin 2020 yılı ortalarında Suriye'ye Caesar (Sezar) Yasası çerçevesinde Suriye rejimiyle ilişkili kişi ve kurumlara uyguladığı yaptırım paketinden kaçınma çabalarının ortasında imzalandı.
Başta bölge ve üretim bakımından Suriye'nin en büyük petrol sahası olan Deyrizor kentindeki el-Ömer Petrol Sahası olmak üzere bu petrol kuyularından elde edilen gelirler, Kürt güçlerinin ana gelir kaynağını oluşturuyor. Ayrıca elektrik üretiminde kullanılan ülkedeki en büyük petrol rafinerisi Kuniko da bu gelir kaynaklarının arasında yer alıyor.
SDG ile Şam arasındaki gerginlik
Gözlemciler, ABD’nin yeni yönetimin politikaları çerçevesinde Suriye’deki faaliyetlerini artırmasını beklerken Suriye hükümeti, özellikle ABD Başkanı Joe Biden yönetimi ile Kürt oluşumlar ve liderleri arasındaki eski Başkan Barack Obama dönemine uzanan dostluk bağları ve güçlü ilişkiler sebebiyle Washington’ın SDG ve Kürt gruplara yönelik siyasi ve askeri desteğini sürdüreceğine inanıyor.
Suriye ordusu şuan İdlib'in güney kırsalında ve Hama'nın doğu kırsalında yaşanan yoğun çatışmaların ardından rahat bir nefes alırken ülkenin gıda sepeti olan el-Cezire bölgesi dahil olmak üzere Suriye’nin kuzeybatısındaki petrol zengini topraklarını geri almak için nöbet tutuyor.
Tüm bu gelişmeler, Suriye hükümeti ile SDG arasındaki gerginliğin ve öfkenin hakim olduğu bir atmosferde yaşanırken söz konusu gerginlik petrol ve petrol türevlerinin Suriye hükümetinin kontrolündeki bölgelere transferinin durdurulmasıyla zirveye ulaşmıştı. Bu durum bölgede boğucu bir krize neden oldu.
SDG unsurlarının geçtiğimiz Ocak ayında, Kamışlı ve Haseke'de rejim güçlerinin kontrolü altındaki meskun mahallelerde önde gelen Kürt isimlerin gözaltına alınmasına yanıt olarak iktidardaki Baas Partisi’nin kentteki liderlerinden birinin gözaltına alınması sonrası Haseke kentinde devlete ait bir değirmencilik şirketine baskın düzenlemesiyle gerilim daha da tırmanmıştı. Haseke çevresindeki abluka, Rusya’nın un ve gıda maddelerinin girişine izin verilmesini sağlayan arabuluculuk müdahalesinden 20 gün sonra kaldırıldı.
Siyasi çözümde denge noktası: ABD
Siyasi analist Civan Yusuf’a göre ABD’nin bölgedeki varlığının iki temel noktaya dayandığını düşünüyor. Birincisi Irak ile Lübnan ve Tahran ile Beyrut arasındaki karayolunun kontrolü. Yusuf, eğer bu yol kontrol altına alınırsa, İran’ın Suriye'nin doğusundaki büyüyen rolünün azalacağını düşünüyor. İkinci nokta ise, Fırat'ın doğusundaki toprakların onları kontrol eden herhangi bir taraf için taşıdığı alan ivmesi ve ekonomik getirilerle ilgili olduğunu söyleyen Yusuf, ABD’nin özellikle Suriye ve Irak'ın geçmişte Rusya’nın nüfuz alanı olduğunu tam olarak idrak etmesiyle geri çekilme hatasını fark edip düzelttiğini belirtti. Sonuç olarak, siyasi bir çözüm ve Rusya'nın rolünün azaltılması çerçevesinde ABD’nin bölgedeki varlığının çok önemli bir nokta haline gelebileceğini ifade eden Yusuf, bölgedeki önceliklerini yeniden düzenleyen ve tüm siyasi gidişatı sahada düzelten yeni ABD yönetimiyle birlikte bunun artık eskisi gibi Ankara için ABD’nin dostluğunu kazanmak konusunda gerçek bir kayıp olduğuna inanıyor.