Rojava Peşmergelerinin Batı Kürdistan’a geçişine büyük bir direnç gösteren Halk Savunma Birlikleri (YPG), Arap muhalif örgütlerin esas güç olarak yer aldığı IŞİD ile mücadele amaçlı ‘Suriye Demokratik Güçleri’ adlı yeni bir oluşumun bünyesine katılmayı kabul etti.
Bu oluşuma yönelik adım, Washington’un Suriyeli ılımlı muhaliflere dönük fiyasko ile sonuçlanan “Eğit-Donat Programı”na ara verdiğini açıklamasından sonra atıldı. Bölgedeki gözlemciler ve aktivistler yeni oluşumun IŞİD’e karşı savaşta çok daha etkin olacağını düşünüyorlar.
Yeni oluşum, Kürtlerin politik tutarsızlığı, Türkiye\'nin Kürt ilerlemesine gösterdiği sert muhalefet ve Rusya\'nın savaşa katılması ile ABD\'nin IŞİD\'e karşı savaşta sahadaki en güvenilir müttefik olarak gördüğü Kürt güçlerinin etkinliğini sınırlayacak politikaları devreye sokmasının ilk işareti olarak görülüyor.
YPG Önderliği Pazartesi günü (dün) yayınladığı bir açıklamada Suriye tarihinde çok önemli safha olarak değerlendirdiği bu adımın, “Askeri ve politik düzeyde dramatik gelişmelerin yaşandığı bir süreçte, Kürtlerin, Arapların ve Suriye’deki diğer bileşenlerin de içinde bulunacağı tüm Suriyeliler için birleşik ulusal bir askeri güç niteliği taşıyacak bir oluşumun gerekliliğine,” vurguda bulundu.
Rojava Peşmergeleri’nin Batı Kürdistan’a geçişine ısrarlı direnç gösteren PYD’nin ve askeri kanadı YPG’nin, kendilerine figüran rolü verilen bir askeri oluşuma katılma konusundaki son derece istekli tavırları çelişik bir durum yaratıyor.
Batı Kürdistan’daki silahlı güçler arasında uluslararası güçler tarafından en çok desteklenen Kürt güçleri, bağımsızlıklarını veya asgari düzeyde özerkliklerini garantiye alacak bir siyasal ve askeri strateji yerine, Suriye’ye daha fazla entegre olmalarının önünü açacak politikalara davetiye çıkarmaktalar.
Rusya’nın Suriye’ye askeri müdahalesi ile toparlanan, moral ve askeri üstünlüğü ele geçirerek Esad rejiminin muhalifler karşısındaki ilerleyişi, “Eğit-Donat Programı”nın başarısızlıkla sonuçlanması, Rojava Peşmergeleri ile YPG güçlerinin birleşmesi girişimlerinde aşama kaydedilememesi ABD’yi alternatif arayışlara itti.
Bu arayışlar neticesinde Kürtlerin Suriye’de lokomotif güç ayrıcalığı verilmesinin zorluklarını göz önüne alan ABD\'li yetkililer geçtiğimiz günlerde, Suriye\'deki harekatta Kürtlerin değil Arapların başı çekmesi gerektiğini açıklamışlardı.
Sözkonusu açıklamaların ardından süratli bir şekilde kurulan Suriye Demokratik Güçleri oluşumunda YPG\'nin yanı sıra Burkan el-Fırat, Ceyş\'ül Suvar, El Sanadid Güçleri, Cezire Tugayları, bazı Arap aşiretleri ve Süryani Askeri Konseyi yer alırken, ABD\'nin bu gruba 50 ton silah verdiği duyuruldu. ABD sevkiyatı doğrularken, verilen silahlar arasında hafif silahlar ve el bombaları bulunduğu aktarılıyor. ABD\'li yetkililer 50 ton silahın tümünün müttefik gruplarına iletildiğini bildiriyor.
ABD öncülüğündeki Koalisyon IŞİD’e karşı savaşta Kürt güçlerini hava saldırılarıyla desteklemiş, Kürt güçleri bu hava desteği sayesinde IŞİD terör örgütüne karşı zaferler kazanmıştı. Kürt güçlerinin bu ilerleyişi YPG’yi PKK’nin bir kolu olarak gören NATO üyesi Türkiye’yi endişeye sevketmişti.
ABD’nin Kürtlere yönelik desteği, 4 yıllık savaş boyunca hava desteği ve silah isteyen bazı Suriyeli muhalif grupların da tepkisini çekmişti.
Suriyeli Muhalifler arasında bulunan bir çok örgüt, 2011 yılında başlayan savaşta Kürt güçlerinin rejim güçlerine karşı hiçbir çatışmaya girmemesi nedeniyle YPG’yi, Kürt bölgeleri içinde Suriye rejimi ile ittifak içinde bulunmakla suçlamaktaydı.