Moskova, Ankara'nın İdlib konusunda üzerine düşeni yerine getirmediğini belirterek duyduğu rahatsızlığı kamuoyu önünde dillendirmeye başladı.
Soçi'de varılan mutabakatta, Ankara, İdlib'deki cihatçı unsurların elindeki silahları toplayacağını ve bu grupları tasfiye edeceğini taahhüt etmişti.
Ancak, Rusya gelinen noktada bu hedeften uzak olunduğunu savunuyor. Bu tablo bir yana, Moskova'nın Ankara'nın Menbiç hevesini kursağında bırakmaya çalıştığı da gelen haberler arasında.
T24 yazarı Akdoğan Özkan, Menbiç’in batısındaki Rus ve Suriyeli askeri kuvvetlerinin Sacur Çayı’na yakın yerleşim birimlerini devriye gezerek denetleme çabasına girdiğini belirtti.
"Washington ile Moskova’nın Suriye meselesi özelinde Türkiye’ye bakışlarının benzer olduğunu söyleyemeyiz. Ancak Türkler ile Kürtlerin arasında olası yeni (ve kontrolden çıkabilecek) bir konfrontasyondan endişe etme bahsinde ABD ile Rusya’yı ortak bir parantezin içinde görebiliriz: 'Endişe parantezi' yorumunu yapan Özkan, Kürtlerin Şam ile diyalog kurmasının Moskova'yı rahatsız etmediğini ifade etti.
Özkan, Fırat'ın doğusuna bir operasyon için Rusya'nın vizesine ihtiyaç olmadığını savundu ancak Menbiç'in bu anlamda bir sınır olduğuna değindi.
"ABD tarafından desteklenen Kürt güçlerin ağırlıkta olduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) denetimindeki Menbiç’in böyle bir 'sınır' noktasında olmasının bir sürü sebebi var. Ama işin özü, bu bölgede Kürtler ile Türklerin kolayca kontrolden çıkabilecek şekilde bir çatışma içine girme ihtimali Amerikalıları olduğu kadar Rusları da endişelendiriyor" yorumunu yapan Özkan, yazısını şu satırlarla sürdürdü:
"Belki de bu endişelerin katkısıyla Menbiç’in kırsal alanında son zamanlarda dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor. Biliyorsunuz, ABD’nin bölgeden çekileceğini açıklaması akabinde, Rusya desteğindeki Suriye Arap Ordusu, Menbiç’in denetimini TSK destekli ÖSO güçlerinden önce ele geçirmek istediğinden geçtiğimiz yılın sonlarına doğru kentin 25 km batısında bulunan El Arime’ye doğru ilerleyerek bu bölgede mevzilenmişti.
ABD ile Rusya arasında, Türklerle Kürtlerin en azından bu bölgede konfrontasyona girmelerini engelleme yönünde (belki sadece şifahi) bir mutabakat bile sağlanmış olabileceğini düşünebiliriz. Ancak ondan da önemlisi, Ankara’nın öyle bir durumda artık bütün konsantrasyonunu Fırat’ın doğusuna, Tel Abyad’a yönlendirmek isteyeceğini de varsayabiliriz."