Sözcü yazarı Aytunç Erkin, ABD ile Türkiye’nin birlikte Rojava\'da oluşturmayı planladığı ‘güvenli bölge’ için çarpıcı bir iddiada bulundu. Erkin, ABD\'nin YPG öncülüğünde bulunan Suriye Demokratik Güçleri (DSG) yetkilileri ile görüşmeler yaptığını, ‘güvenli bölge’ planında da bu görüşmeler sonucunda sınır çizildiğini ifade etti.
8 Ağustos\'ta Türkiye ile ABD arasında \'güvenli bölge\' konusunda uzlaşma sağlandı. Bunun öncesinde 22 Temmuz tarihinde ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey beraberindeki heyetle birlikte Türkiye\'ye gitmişti. Jeffrey’nin Türkiye’ye geldiği saatlerde ise ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral McKenzie Rojava’da DSG Genel Komutanı Mazlum Kobane ile görüşmüştü.
Erkin, ABD\'den DSG\'ye yapılan ziyarette, ABD tarafının Suriye\'de stratejik ortağı olarak gördüğü DSG\'ye Türkiye\'nin istediği 32 kilometrelik \'güvenlik koridoru\'nu anlattı. Bu bölgenin içinde hiçbir YPG gücü olmayacak ve ayrıca YPG\'nin elindeki ağır silahlar da menzil dışına çıkarılacak. Güvenli bölge içinde kalan ve Kürtlerin bölgesi olan Kobane ve Kamışlo gibi yerleşim bölgelerine taraflardan hiçbiri girmeyecek. Buraların güvenliği yerel güvenlik güçleri tarafındann sağlanacak. Güvenli bölgeye, Türkiye’den gelmesi söz konusu olan Suriyeli göçmenlerin evvelden bu bölgede yaşayan Suriyeliler olması aranacak. Başka bölgeden göçmen kabul edilmeyecek.
ABD ve DSG arasında yapılan görüşmeler sonrası güvenli bölge konusunda sınır çizildiği ve anlaşmanın da buna uygun olarak gerçekleştiği belirtildi.
Londra Merkezli Şark-ul Avsat gazetesine konuşan Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Yürütme Kurulu üyesi Aldar Halil Türkiye ile ABD’nin ‘güvenli bölge’ açıklamasından memnun olduğunu söylemişti. Halil şunları kaydetti:“… Umarız diyalog bütün sorunların çözümünü yolunu açar. Ancak ABD henüz uzlaşmaya dair bize bir detay vermedi. Ankara-Washington anlaşması aslında Suriye içinde diyalog olmamasının sonucu. Kürt yönetimi, Suriye’nin Kuzeydoğusu’nda (Fırat’ın Doğusu) Şam rejiminin egemenliği altında kalmaya istekli. 2 yıl önce Suriye yönetimiyle birebir görüşmeler yapmıştık ama müzakereler kesildi. Eğer anlaşmaya varmış olsaydık bu bölge Türk tehdidine ve bölgesel, uluslararası müdahalelere maruz kalmazdı.” demişti.
