Suriye Demokratik Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Kobanê ‘güvenlikli bölge’ konusunda MİT ile görüşmelerin dolaylı bir şekilde sürdüğünü bu konuda Türkiye’nin Efrin’den çıkması şartını öne sürmediklerini açıkladı.
DSG Genel Komutanı Mazlum Kobanê Rojava’nın Hesekê’deki karargâhında Al Monitor’dan Fehim Taştekin’in sorularını yanıtladı. DSG komutanın MİT temsilcileriyle temaslara açıklık getirirken, \'güvenli bölge’yle ilgili Türkiye’ye sundukları önerinin ayrıntılarını paylaştığı belirtildi.
Habere göre, Mazlum Kobanê bu önerileri, Jeffrey aracılığıyla sunduklarını, MİT temsilcileriyle dolaylı görüşmeler yaptıklarını, MİT ile doğrudan görüşmelerin sadece geçmişte Kobane sürecinde gerçekleştiğini ve MİT Başkanı Hakan Fidan’ın bu görüşmelerde yer almadığını belirtti.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aralıkta birkaç gün içinde Fırat’ın doğusuna gireceklerini açıklamasının ardından “Biz savaş istemiyoruz. Erdoğan ne istiyor?” diyerek Amerikalılar aracılığıyla görüşme talep ettiklerini anlatan Kobani, çözüm olarak beş kilometre derinliğinde bir güvenli bölge planı sunduklarını ve Türk ordusunun buraya girişiyle ilgili birkaç koşul getirdiklerini söyledi.
\"Türkiye\'nin Efrin\'den Çıkmasıyla İlgili Bir Şart Koşmadık\"
Mazlum Kobanê, Türk askerinin Efrin’den çıkması yönünde bir ön şartın olup olmadığı sorusuna “Türk askerinin Efrin\'den çıkması ile ilgili bir şart koşmadık. O daha sonraki bir meseledir. Muhatap ABD’dir. Şu ana kadar herhangi bir gelişme yok. Top artık Türkiye sahasındadır” yanıtını verdi.
Mazlum Kobanê olası müdahalenin hedefi ve genişliği ile ilgili de “Türkiye’nin stratejisi, gelip Girê Spî (Tel Abyad) ve Kobanê’yi alıp durmaktır” öngörüsünde bulunduğu kaydedildi.
\"Muhatap Çıkmaz ve Müdahale Olursa, Savaşırız!\"
Mazlum Kobanê, bir mutabakatın çıkmaması ve müdahalenin başlaması halinde ise “Tutumumuzu belirlemiş, hazırlıklarımızı da yapmışız; savaşacağız. Fırat’ın doğusu Efrin gibi olmayacak. Doğu Fırat ile Afrin birbirine benzemez. Biz Efrin sürecinde stratejik bir karar aldık. Bu savaşın yaygınlaşmasını istemedik. Savaşı Efrin ile sınırlı tutmak istedik. Bizim açımızdan Doğu Fırat’ta öyle olmayacak. Türk ordusu herhangi bir yere saldırırsa bu büyük bir savaşa dönüşecek. Mesela Girê Spî’ye (Tel Abyad) saldırırsa Derik’ten Menbic’e kadar bir savaş cephesi oluşur. Bu bizim kararımızdır. Herkese söylemişiz. Türkiye de biliyor, Amerika ve Fransa da. Bize saldırı olursa 600 kilometrelik sınır savaş alanına dönüşür; Suriye’de ikinci iç savaş dönemi başlayacak demektir.”
Mazlum Kobanê’nin MİT temsilcilerine sunduğu önerinin ana hatları şöyle:
Türkiye’nin istediği 30 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge olamaz. Ama beş kilometre olabilir. Halk Savunma Birlikleri (YPG) beş kilometrelik alandan çekilir. Bu alana “yerel askeri meclis” olarak oluşturulan güçler yerleşir. YPG beş kilometre içindeki ağır silahlarını çekebilir. Menzili Türkiye\'ye ulaşan silahlar da çekilebilir. Hatta 20 kilometre menzilli silahlar da 20 kilometre uzağa indirilir. Buna karşılık Türkiye saldırmayacağını taahhüt eder. Bu alanda uluslararası gözlemciler yer alabilir. Türkiye uluslararası gözlemcilerin parçası olamaz. Uluslararası gücün tarafsız olması gerekir. Türkiye’nin uluslararası güçte yer alması ancak şu şartla mümkün olabilir: Afrin’den çıkartılan insanlar geri dönmeli; Afrin’e yerleştirilen siviller ve milis güçler çıkartılmalı; el konulan mal ve mülkler iade edilmeli; bu süreç Afrin Sivil Meclisi’nin kontrolünde yürümeli ve uluslararası güvence olmalı. Eğer bu konuda gelişme olursa Türk askeri de devriyelere katılabilir. Türkiye’nin istediği şekilde (Fırat Kalkanı ile birlikte hareket eden) milis güçleri bölgeye giremez. Ancak bu bölgeden ayrılmış sivillerin geri dönüşünde bir engel yok.