Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “PYD ve YPG konusunda ABD ile Türkiye’nin bakışında farklılık var. Washington ziyaretinizde bu konu nasıl gündeme geldi? ABD, Türkiye’nin istediği yöne doğru yaklaşıyor mu?” sorusuna \"Biden ile de, Kerry ile de konuştuk; onlar da bir PYD devletine müsaade etmeyeceklerini söylüyorlar\" yanıtını verdi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ziyaretinin son gününde Washington Büyükelçiliği’nde gazetecilerin sorularını cevapladı. “PYD ve YPG konusunda ABD ile Türkiye’nin bakışında farklılık var. Washington ziyaretinizde bu konu nasıl gündeme geldi? ABD, Türkiye’nin istediği yöne doğru yaklaşıyor mu?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“PYD ve YPG konusunda ilk zamanlara kıyasla daha iyi bir noktadayız. Obama, Kerry, Biden ile yaptığımız görüşmelerde Türkiye’nin güneyinde PYD/YPG yapılanmasına izin vermeyeceğimizi söyledik. O bölgede DAİŞ’le [IŞİD] mücadele için ABD’ye 1800 isim verdik, 600 isim daha vereceğiz. Bunlar yetişmiş insanlar; bir kısmı Arap bir kısmı Türkmen. Bu insanlar şu anda mücadele için her şeye hazırlar.
Dolayısıyla ABD’nin artık bahanesi söz konusu olamaz. Zira karada her şeylerini ortaya koyan bahsettiğimiz insanlar, orada bizim için varlar. Bunlar, DAİŞ ve diğer terör örgütlerine karşı her türlü desteği vermeye hazırlar. Ilımlı muhalifler bunlardır. Biden ile de, Kerry ile de konuştuk; onlar da bir PYD devletine müsaade etmeyeceklerini söylüyorlar. Bu ifadeyi Kerry ve Biden da kullandığına göre diyecek bir şey kalmıyor. O bölgede farklı bir yapılanmaya tevessül eden olursa kararlılığımız bellidir.”
Erdoğan, “Obama ile Suriye’de bundan sonra neler yapılabileceğini konuşurken, uçuşa yasak bölge, güvenli bölge de gündeme geldi mi?” sorusunu şöyle cevaplandırdı:
“Geldi. G-20’deki görüşmemizde Suriye sınırları dahilinde 98’e 45 kilometrelik bir alanın terörden arındırılmış güvenli bölge ilan edilebileceğine değinmiştik. Obama’ya ‘O bölgeyi daha da büyütmek mümkün. O bölgede 500’er metrekarelik alanlar içinde konutlar yapalım; mültecilerin oralara yerleşmelerini sağlayalım’ dedim. Bu konuyu Merkel’e de açtığımı söyledim. Ne var ki damağa değecek bir şey varsa hiçbiri buna yanaşmıyor.”