ABD’nin Kürt politikası başından beri kendi içinde çelişkili. Bir yandan Irak ve Suriye'de Türkiye’nin operasyonlarına ses çıkarmıyor bir yandan da SDG ile ortaklığı sürdürüyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile Rusya Federasyonu Başkanı Putin arasında 5 saat süren görüşmeden krizi tamamen bertaraf edecek sonuçlar çıkmasa da ortaya çıkan önemli şeyler var: Her şeyden önce ABD’nin Ukrayna’daki gerilimi kışkırtarak Avrupa’yı dizayn verme çabası şimdilik kıtada karşılık bulmadı. Avrupa’nın kendi çıkarları bir direnç hattı oluşturuyor. Macron elbette AB dönem başkanı olarak Fransa’nın liderliğini gösterme fırsatını kullanıyor.
Fransa, AB’yi ABD’nin gölgesinden çıkaracak şekilde AB ortak savunma konseptine dünden istekli. Ukrayna’da savaşı bertaraf edecek bir katkı Fransız siyasetine artı puan olarak yazılır. Fakat bu kriz, Rusya-Avrupa ilişkilerindeki girift boyutları da hatırlattı. Putin ortak basın toplantısında Rusya’daki Fransız yatırımlarının 23 milyar doları aştığını, 600 Fransız şirketinin Rus piyasasında çalıştığını söylemesi boşuna değil.
Rusya dünyada yatırımcıların hedefindeki 11’inci ülke konumunda. Almanya Rusya’da en fazla yatırım yapan ülke. AB’den İtalyanlar dördüncü, Fransızlar beşinci sırada. Sanıldığı gibi ilişki enerjiden ibaret değil. ABD bankacılık sektörüne yaptırımlardan bahsedenden Total gibi şirketlerin bundan nasıl etkileneceğine dair hesaplar siyasi karar mercilerini diplomasiye ağırlık vermek zorunda bırakıyor.
Bir diğer sonuç Avrupa’nın motor güçlerinin Rusya’nın güvenlik kaygılarına hak veren bir çizgiye gelmesidir. Ki bu konuda taraflar da NATO’dan istenen garantilerle ilgili Rus-Amerikan pazarlığının süreceğine dikkat çekiyor. Ukrayna’nın Donbas bölgesiyle ilgili de Rusya ile Avrupalı aktörler arasında bir yakınlaşma hasıl oluyor.
Burada iki tarafında gerilimi bitirmek için üzerinde durduğu yol haritası Minsk Grubu’nun sağladığı anlaşma. Normandiya formatındaki görüşmelerin sonucunda çıkan bu yol haritasını Amerikalılar çatışmaları kışkırtarak iki kez sabote etti. ABD başından itibaren Rusya’nın başını ağrıtmak için Ukrayna’da çatışmaya yatırım yapıyor. Bu yol haritası ayrılıkçı cumhuriyetlerle Kiev’in oturup müzakere etmesini gerektiriyordu. Şimdi Macron da aynı şeyi söylüyor. Tabii Macron Putin’le görüşmesinden çıkan sonucu Kiev’de paylaşacak. Almanya Şansölyesi de Biden’la görüşmeden döner dönmez Berlin’de Macron’u ağırlayacak.
Washington ve Moskova’nın pozisyonlarını karşılaştırılacak. Tekrar Macron-Putin görüşmesi olacak. Sonra Almanya Başbakanı, Moskova’ya gidecek. Bu yüksek trafik savaşı bertaraf ederken coğrafyanın kendi realitelerine uygun bir karşılıklılık oluşturuyor. Netice ne olur bekleyip göreceğiz.
IRAK SİYASETİ KÖRDÜĞÜM
Irak’ta siyaset üzerindeki kördüğüm sürüyor. Dün mecliste cumhurbaşkanını belirleyecek oturum yapılamadı. Bu, hükümetin teşekkülüyle ilgili yasal ilk adımdı. Kürt partiler ortak adayda anlaşamadı. KDP Hoşyer Zebari’yi, KYB mevcut Cumhurbaşkanı Berham Salihi öne sürüyor. Iraklı partiler arasında da yolsuzluk dosyaları nedeniyle Zebari ismine veto var. Zebari’nin adaylığı yargıya intikal etti. Bu mesele doğrudan hükümet pazarlıklarıyla ilgili.
Sadr çoğunluk hükümeti kurmakta ısrarlı. Bu seçenek Türkiye ve Körfez blokunun işine geliyor. İran ise eskiden olduğu gibi ulusal mutabakat hükümeti için bastırıyor. Sadr Türkiye’nin askeri operasyon ve üslerine karşı çıkan bir siyasi çizgiyi temsil etse de İran’ın etkisini sınırlayacağı umuduyla kurmaya çalıştığı hükümet seçeneği Ankara’nın tercihine denk geliyor.
ABD, Körfez ve Türkiye İran’ın etkisine karşı burada birleşiyor. Kürtler arası uzlaşmazlığın daha büyüğü Şii partiler arasında sürüyor. Derin bir uzlaşmazlığı geçmiş dönemlerde ABD ve İran arasında kurulan denge sayesinde aşılmıştı. Bu sefer ne olacağını kestirmek de zor.
IŞİD'LE MÜCADELEDEKİ ÇELİŞKİ
Suriye’de ikinci IŞİD liderinin de Türkiye sınırına yakın bir mesafede öldürülmesi Ankara’nın bu örgüte yönelik siyasetini yeniden ele verdi. Fakat ABD’nin işin bu tarafına odaklanmadığını görüyoruz. IŞİD’le mücadeledeki çelişki de bu: IŞİD Türkiye sınırlarını kullanabiliyor, buradan nefes alabiliyor ama IŞİD’le mücadele ettiğini söyleyen güçler bu kanalların kesilmesi konusunda ciddi yaklaşım sergilemiyor.
Kürtler bedel öderken IŞİD Amerikan askeri varlığı açısından kullanışlılık arz ediyor. Beri tarafta ABD’nin Kürt politikası başından beri kendi içinde çelişkili. Irak tarafında Türkiye’nin askeri operasyonlarına ses çıkarmıyor ya da yeşil ışık yakıyor; Suriye’de de insansız hava araçlarıyla düzenlenen operasyon ve diğer saldırılara ses çıkarmıyor. Bir yandan da SDG ile ortaklığı sürdürüyor.
Fehim Taştekin