DSG, geçtiğimiz hafta Uluslararası Af Örgütü'nün raporunda yayımlanan ve tutuklu silahlı örgüt mensuplarına ve aile üyelerine yönelik işkence iddialarını reddetti.
Rojava Özerk Yönetimi’nden konuya ilişkin yapılan açıklamada, "İşkence ve kasıtlı öldürme iddialarıyla ilgili olarak, özerk yönetim, bu tür yasa dışı eylemleri yasaklayan kanunlara ve uygulamadaki görevine saygı duyuyor. Biz uluslararası hukuka uyuyoruz" ifadesine yer verildi.
Özerk Yönetim, işlenen suçların "bireysel eylemler" olduğuna yer verdiği açıklamada Uluslararası Af Örgütü’ne de çağrıda bulunarak, "faillerin cezalandırılabilmesi için" güvenlik güçleri hakkında ellerindeki delilleri yayımlamasını istedi.
Özerk Yönetim’in açıklamasında, "Güçlü bölgesel ve uluslararası çaba gerektiren tavsiyeleri konusunda Uluslararası Af Örgütü ile koordinasyon sağlamaya açığız" denildi.
Rojava’daki Hol kampında, çoğu IŞİD mensuplarının akrabaları olmak üzere 47 ülkeden 43 binden fazla kişi yalıyor.
Rojava Özerk Yönetimi, kamp ve gözaltı merkezlerinin ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olması için defalarca uluslararası topluma çağrıda bulunarak sorumluluklarını yerine getirmesini talep etti.
Rojava’da halen 56 bin IŞİD savaşçısı ve aile üyeleri, özerk yönetimdeki kamp ve cezaevlerinde bulunuyor.
Ne olmuştu?
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Dr. Agnès Callamard, Nisan ayı raporunda DSG’nin "işkence ve kötü muamele gibi savaş suçları işlediğini. Cinayet gibi savaş suçları işlemiş olabileceğini" söyledi.
Raporda ayrıca şu ifadelere yer verilmişti
"Kuzeydoğu Suriye gözaltı kampları, onbinlerce erkek, kadın ve çocuğun süresiz olarak herhangi bir suçlama olmaksızın gözaltında tutulduğu devasa ölçekte yeni bir Guantanamo'ya benziyor.
Burada 'teröre karşı savaş' döneminin uzun yansımasını görüyoruz: Süresiz gözaltı ve işkencenin, 'ulusal güvenlik' adına meşrulaştırılarak normalleştirilmesi, oysa aslında bu uygulamalar ne güvenliğe ne de adalete hizmet ediyor.
Gerçekten de bu kamplar, acımasız ve insanlık dışı koşulları nedeniyle kötü bir şöhrete sahip oldu…’’
Raporda ayrıca ABD personelinin de bu ihlallerden haberdar olduğu iddia edildi