Suriye’de yaklaşık iki yıldır devam eden iç karışıklığın gölgesinde seçime hazırlanan Batı Kürdistan’da, Kürd partileri arasındaki ilişkiler gündemi oluşturuyor. Seçimlerde 15 partiden 3’ü PYD’yi destekliyor.
Suriye’de iç savaş devam ederken Rojava’da önemli gelişmeler yaşanıyor. Bölgede yakından takip edilen Rojava’nın önümüzdeki süreçte yeni oluşumların gündeme geleceği bildiriliyor.
Rojava’da 7 Ocak 2013’de PYD öncülüğünde “Geçici Yönetim” ilan edilmesi ardından; anayasa, yeni yönetim modeli ve seçim yasası açıklandı. Bölge Cizire, Kabone ve Efrin olarak üç kantona ayrılırken, demokratik bir sisteme geçilmesi halinde Suriye’nin bir parçası olarak kalınacağı deklere edildi. PYD’ye bağlı Halk Savunma Birlikleri (YPG) ise özerk yönetimin savunma gücü olarak düzenlendi. Ekonomi, altyapı ve sosyal sorunların özerk yönetimin işini ciddi anlamda zorlaştırırken, aşırı dinci grupların kuşatma ve saldırıları ise Geçici Yönetimi zorluyor.
Rojavalılar haziran ayında yapılacak seçimleri ‘devrimin’ ikinci yılı ile taçlandırarak geçirmek isterken, şimdilik Cezîre kantonunda güvenlik sıkıntıları bertaraf edilmiş olsa da Efrîn ve Kobanê kantonlarında seçimlerin savaş halinden kaynaklı ertelenebileceği konuşuluyor.
Kürd partileri arasındaki ilişkiler
Konuya ilişkin açıklamada bulunan PYD’nin siyasi danışmanı Sehanok Dibo, Rojava’daki Kürd partileri arasında herhangi bir sorun olmadığına dikkat çekerek, 57 kurum içerisinde 11 siyasi partinin demokratik özerkliğe PYD ile birlikte imza attığını ve bu partilerden Geçici Yönetim’de yer alanların da olduğunu belirtti. Bugün itibariyle Rojava’daki gelişmelerde diğer partilerle bir konsensüs olduğunu belirten PYD Siyasi Danışanı Sehanok Dibo, PYD’nin Baas rejimiyle ilişki içerisinde dolduğu yönündeki iddianın yanlış olduğu, kendilerinin bunu kabul etmediklerini, rejimle birlikte çalışmadıklarını söyledi.
Suriye’nin asıl gündemi seçim değildir
Suriye’de yaşanan iç savaş ve yıkım haline dikkat çekerek, rejimin silahlı çözümden başka bir seçenek sunmadığını ifade eden Suriye Kürd İlerici Demokratik Partisi Yüksek Konseyi Üyesi Salih Derwêş ise, “Şu an Rojava’da bir seçim yapılırsa çok büyük olayların yaşanması tehlikesi söz konusu. Suriye gündemi seçim gündemi değildir şu durumda. Suriye halkı dağılmış, dışarıya göç etmiştir. Bu rejim silahlı çözümden başka bir şey istemiyor, seçim için karar vermek için çok erken. Ayrıca PYD’nin iddia ettiği gibi bölgedeki Kürd partileri arasında bir birlik ya da konsensüs söz konusu değildir. Rojava’daki 15 partiden sadece 3’ü PYD’ye destek vermektedir” dedi.
Kürd, Arap ve Hırıstiyanlar bir arada seçime gidiyor
Kanton yönetimleri oluşturulurken bölgede yaşayan Kürdler dışındaki etnik ve inanç gruplarına dönük de bazı düzenlemeler yapılmıştı. İlk aşamada oluşturulan 80’i aşkın üyeye sahip Kurucu Meclis seçime gidilmesi yönünde bir düzenlemeye gitmişti. Her üç kantonda yaşayan grupların kendi iradeleri ile seçime gitmesi sağlanmaya çalışılsa da, yerel partiler arasında yaşanan uyuşmazlıklar dikkat çekiyor. Seçime gitmek için herhangi bir ön şart konmazken, hazırlanan seçim evrakında, 18 yaşını dolduran herkesin sandığa gidebileceği belirtiliyor. Adaylık konusunda ise 22 yaşını doldurmuş olmak ve herhangi bir yüz kızartıcı suç işlememiş olma şartı getirildi. Ayrıca aday olmak isteyenlerin herhangi bir askeri gücün ya da asayişin üyesi olmaması gerekiyor.
Seçimler sonunda Meclisa Zagonsaz’ın (Kurucu Meclis) 101 sandalyeli ve her 15 bin kişi için bir temsil hakkı öngörülüyor. Bu noktada Cezîre Kantonu için ayrı bir madde konularak Kürd vekillerin oranı yüzde 20, Süryanilerin yüzde 10, Arapların ise yüzde 10’dan aşağı olmayacağı şeklinde düzenlendi. Yasaya göre teknokratlar ve diğer oluşumların oranı da yüzde 5’in altına düşmeyecek.
Öcalan referanslı program
Seçim sistemi ve seçim yasası konusunda Öcalan referanslı bir program dahilinde çalıştıklarını dile getiren Sehanok Dibo, “Halkın büyük çoğunluğu Abdullah Öcalan’ın demokratik özerklik fikrini destekliyor. Kurtuluş dışarıdan gelmez. Bu halkla gelir. Biz Kapitalist modernite kaynaklı bir çözüme sıcak bakmıyoruz. Burada halkın büyük çoğunluğu demokratik özerklik modelinden yana. Bu esas üzerine demokratik özerklik oluşturuldu. Halk savunma güçleri YPG de bu esas üzerine kuruldu” diye konuştu.
Demokratik bir çözüm için demokratik siyaset lazım
Orta Doğu sorununun yüz sene önce başladığını ve Kapitalist modernitenin Orta Doğu halklarını birbirine kırdırmak istediğini sözlerine ekleyen Dibo, “Öcalan’ın dediği gibi halkların bir arada yaşayabilmesi demokratik bir çözüm bizim kırmızı çizgimizdir. Demokratik bir çözüm için ise demokratik siyaset lazım. Demokratik siyaset de demokratik ulus inşasıyla hayat bulacak. Orta Doğu’da kimlik bunalımı söz konusudur. Suriye’de Kürd varlığı rejimin eliyle yok edildi. Kürd halkının hiçbir halkla sorunu yoktur. Bugün görüyoruz ki bu problemler tekrarlanmaya çalışıyor. Bundan dolayı biz bu tekrarın karşısında duruyoruz. İktidarlar askeri yöntemlerle bir sonuca ulaşamayacaklarını anladıktan sonra ispanyada ve diğer birçok ülkede otonomi, federasyon gibi yöntemler geliştirdi ve bu yöntemlerle iktidarlarını sürdürebiliyorlar. Biz ise Kantonlar kapitalizme hizmet edecek bir yönetim şekli olmadığı için, kantonları tercih ettik” dedi. Kapılarının herkese açık olduğuna vurgu yapan Dibo, Türkiye’yi ziyaret ettiklerini ve kısa bir zaman önce Avrupa parlamentosuyla görüştüklerini, onların da demokratik özerkliğe yaklaşımlarının olumlu olduğunu belirtti. Dibo, “Güney Kürdistan federasyonundan faydalanabiliriz. Rojava’daki bir başarı bütün Kürdistan içindir. Bizim Rojava olarak Kürdistani bir duruşumuz var” dedi.