Son günlerde Rojava’da seçimler gündeme gelmeye başladı.
Hayır, bu görüşlere katılmıyorum. Seçimlerin yapılması kurulan sistemin gereğidir. Kurucu bir meclis oluşturuldu. Böyle kararlaştırıldı. Halkın meclisinin olması gerekiyor. Halkın temsiliyeti gerekiyor ve demokratik adımın gereği olarak da böyle bir seçimin yapılması gerekiyor. Tabi bu, bazılarının dediği gibi PYD’nin yaptığı bir sistem veyahut bir seçim değildir. Sistemin bir seçici kurulu oluşturuldu ve o kurul bu seçimi kararlaştırdı. Hem seçim kanunu hem bölgenin üç kantona bölünmesi ve buralarda seçim yapılması çok demokratik bir şekilde yapılıyor. Bu seçimlerin yapılıyor olması da çok normaldir çünkü demokratik yapının bir gereğidir. Biz de bir parti olarak yapılacak olan bu seçimlere katılacağız.
Sayın Müslim, siz bu seçimin kurul tarafından belirlendiğini ifade ediyorsunuz ama yapılan eleştireler de bu kurulun yapısına ilişkin. Kurulda yer alan partiler ve kişilerin sizin partinize yakın parti ve kişiler olduğu ve diğer partilerin bunun dışında kaldığı şeklinde eleştiriler var.
Biz kurmadık bu sistemi. Bizim demokratik özerklikle ilgili bir projemiz vardı. Bu kurul oluşturulduktan sonra bizim hiç ilgimiz kalmadı. Bu kurucu meclis biliyorsunuz hem Araplardan hem Süryanilerden hem de Kürtlerden oluşuyor. Bu kanunu da, seçim kanunu da, kurucu meclis koydu. Biz beraber bu kararı almaya çalışıyoruz ama PDK-S gibi partiler dışarda kalıyorlar. Biz Kürt Yüksek Konseyi’ni oluşturduğumuzda, idarenin kurulması ve kanunun hazırlanması kararlaştırılmıştı. Onlar kabul etmediler ve sürecin dışında kaldılar. Kanton yönetiminde yer alan partiler de şimdi kanunları belirliyorlar ve seçim hazırlığı yapıyorlar.
Kürdistan Demokrat Partisi-Suriye (KDP-S) lideri Siûd Mele ‘Silahlı gücü elinde bulunduranlar bu seçimi düzenliyorlar, biz katılmayacağız, sonuçlarını tanımayacağız’ diyor.
Madem Siûd Mele seçimlere katılmayacağını söylüyor, peki ne istiyor kendisi? Biz bu aşamadan sonra yapılan bu sosyal sözleşmeyi [anayasa] yok mu sayalım? Sözleşmeyi oluşturan ortaklara biz bırakıyoruz mu diyelim, ya da kurulan bu kantonlardan vaz mı geçiyoruz diyelim? Bunlar Kürt Yüksek Konseyi’nde beraber kararlaştırdığımız konular. Buyurun uygulayın işte, buyurun siz de katılın! Siz sürecin gerisinde kaldınız, geç kaldınız. Kararınız olduğu halde yönetime katılmayıp, bir de engellemek istediniz. Sonradan da o kararınızdan pişman oldunuz. Şimdi niye katılmıyorsunuz kanton yönetimlerine? Şimdi Rojava’da bir sistem var ve bu artık PYD meselesi değildir. Var olan silahlı güçler de PYD’nin güçleri değildir. Siz de biliyorsunuz ki YPG’nin içinde Araplar da, Süryaniler de, halkın her kesiminden insanlar var. Yani bunların hepsi PYD mi?
Eğer YPG gerçekten de PYD’nin olsa bizim için çok büyük bir şeref olur ama öyle değil. Bu kurumlar halkın kurduğu kurumlardır. Bu seçimler de halkın isteğidir. Eğer seçimlere katılmak istemeyen partiler varsa, o zaman alternatifini ortaya koysunlar. Ne istiyorlar, halk için ne öneriyorlar? Eğer bizi Hewler Anlaşması’na götürmek istiyorlarsa, seçim kararı zaten Hewler Anlaşması’nın kararlarıdır. Bu kararları biz cebimizden çıkarmadık ki! Kendilerine çağrımız odur ki gelip yönetime ve seçimlere katılsınlar çünkü kendilerinin de yeri var.
Peki güvenlik açısından seçimlerin yapılması için şartlar olgunlaştı mı? Bazı partiler Suriye’de savaşın devam ettiği bir ortamda seçim nasıl yapılabilir diye soruyorlar.
Biz eleştirilere açığız. O zaman gelsinler beraber bir çare bulalım var olan sorunlara. Görüştüğümüz siyasi güçlerle, ki zaten muhalefetin içindeyiz, uluslararası güçler dâhil her kesimle görüşüyoruz. Hiçbir kesimin, Suriye krizinin bitmesi, savaşın son bulması için belirlemiş olduğu bir tarih yoktur! Kimse savaşın ne zaman biteceğini bilmiyor. Bu durum on yıllarca da sürebilir, yani o zaman biz 10-15 sene bekleyecek miyiz? Bu halkı böyle yüzüstü mü bırakacağız? Kaldı ki Rojava bölgesi Suriye’nin en güvenlikli yeridir. Biz zaten kendi sistemimizi de kurmuşuz. Bu yüzden seçimlerin yapılması için en uygun yer de Rojava’dır. Eğer bir yerlerin güvenliğini bahane ediyorlarsa o zaman, başka güvenlik sorunu olmayan yerlerde yapalım seçimleri.
Özellikle de Kamışlı ve Haseke’de rejimin varlığı dile getiriliyor. Rejimin gölgesi altında seçimin yapılamayacağı şeklinde eleştiriler var.
Rejim güçleri, Kamışlı’da sadece havaalanında ve Tay mahallesinde vardır. Haseke içinde de belli bir merkezde varlar. Başka da bir yerde rejim güçleri yok. Diğer bütün yerler Kürt kontrolü altındadır. Eğer birileri bahane aramak istiyorsa o başka bir durum tabi. Ama bunu bahane için söylemiyorlarsa, seçimler pekâlâ yapılabilir. Yani eğer güvenlik nedeni ile yapılmasın diyorlarsa, alternatifi nedir bu işin, güvenlik ne zaman tam olarak sağlanacak peki, 10 sene sonra mı?
Basına yansıdığı kadarıyla seçim konusu halkta olumlu bir hava yaratmışa benziyor. Ama aynı heves bazı siyasi partilerde yok. Bu durumu neye bağlıyorsunuz?
Bu partilerin zaten halk tabanı yok. Kendi adaylarını, temsilcilerini çıkaracak adayları yok. Şimdi oluşan idareye bakalım, adaylara bakalım, hiçbirisi de PYD’den değil. Hepsi halkın içinden gelen adaylar çünkü hepsini halk belirlemiş. Gelecekte bu durum daha da demokratik olacaktır. Seçime yanaşmayan partiler her zaman halka dönmekten korkmuştur. Umut ediyorum ki bu fobiden kurtulurlar. Halk için doğru dürüst çalışsınlar ki halk da onları kendi temsilcileri gibi görüp sevsinler.