SDG'nin Rakka ve Deyr ez Zor güçlerini Afrin'e kaydırma kararı, ABD, koalisyon güçleri ve Rusya'nın hesaplarını bozdu. İki soru önem kazanıyor; SDG’nin bu kararı sahayı nasıl etkiler, ABD ve Rusya’nın tutumu ne olur?
Afrin savaşı 48’inci gününe girdi. Birleşmiş Milletleri’nin (BM) aldığı ateşkes kararına rağmen TSK'nin ara vermediği saldırılara karşı saha aktörleri politikalarını gözden geçiriyor. Bugüne kadar Afrin'deki güçleriyle saldırılara karşı direnen YPG öncülüklü Demokratik Suriye Güçleri (SDG) güçleri, Rakka ve Deyr ez Zor'da IŞİD ile mücadele eden güçlerini Afrin'e kaydırma kararı aldı.
Rusya’nın ilişkilerini bitirme noktasına getirdiği SDG’nin güçlerini çekme kararına ABD’nin nasıl bir tutum takınacağı merak konusu. Nitekim SDG’nin bu kararından sonra Türkiye'ye “operasyona ara verme, sonlandırma" çağrıları yapılmaya başlandı.
ABD ve uluslararası koalisyon güçlerinin, her ne kadar Fırat'ın batısıyla ilgilenmediklerini söylese de Mienbic, Rakka ve Deyr ez Zor'dan güç kaydırılmasına sessiz kalmama ihtimali oldukça yüksek. Çünkü, Rakka'nın özgürleşmesiyle bitme noktasına gelen IŞİD ve Suriye iç savaşının yeniden alevlenmesinden korkuluyor.
Afrin’e yönelik saldırıların başladığı günden itibaren SDG’ye desteğini sürekli deklere eden ABD'nin asıl amacının, Türkiye'yi tahrik etmek ve saldırısını meşrulaştırmak olduğu ifade ediliyor. Ancak YPG'nin aldığı karar, ABD ve Rusya başta olmak üzere saha aktörlerini politikalarını gözden geçirmeye zorluyor. ABD ve Rusya politikalarında bir değişiklik olur mu olmaz mı bir yana, Suriye’de artık hiçbir şey hesaplandığı ve planlandığı gibi olmayacağı kesin.