Suriye’nin kuzeyinde yeni tehlike... IŞİD’den daha zeki bir örgüt mü yayılıyor?

IŞİD’in Suriye ve Irak’ta birçok kenti işgal ederek ilan ettiği halifeliği Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG), ABD’nin başını çektiği uluslararası koalisyonun desteğiyle Deyrezor’un Bağoz beldesinde düzenlediği operasyonla fiilen son buldu.

12.04.2019, Cum - 05:52

Suriye’nin kuzeyinde yeni tehlike... IŞİD’den daha zeki bir örgüt mü yayılıyor?
Haberi Paylaş

Ancak IŞİD gibi El Kaide’den türeyen bir başka örgüt olan Heyet Tahrir Şam (HTŞ), şimdilerde Suriye’nin İdlib kentinde aynı amaçlarla varlığını sürdürüyor. Bu örgütte yapısı ve ideolojisi gereği IŞİD ile aynı özellikleri taşıyor.

İngiliz Independent gazetesi, İdlib’de yerleşen HTŞ ve kentteki duruma ilişkin bir rapor yayımladı. Raporun özeti şöyle:

Irak ve Suriye'de birçok kenti işgal ederek büyük bir yıkıma sebep olan “IŞİD halifeliği” dört yıl süren savaşın ardından yıkıldı. Ancak IŞİD gibi El Kaide kaynaklı bir başka radikal grup Suriye’nin kuzeyinde kök salmaya başladı. Şu anda yaklaşık 3 milyon insanı kontrolü altında bulunduran bu örgütün Suriye’nin kuzeyi ve hatta Ortadoğu’da uzun süreli yeni bir tehdite yol açması olası.

Heyet Tahrir Şam’ın İdlib’deki ilerleyişi

Bu yılın başlarında Nusra Cephesi olarak da adlandırılan Heyet Tahrir Şam (HTŞ) adlı grup, İdlib'de rakip isyancı grupları püskürtmesinin ardından, kentteki tüm kurumlar üzerindeki hakimiyetini dayatmaya başladı. HTŞ’nin kontrolünde bulunan ve yaklaşık 6 binden fazla öğrencisi olan üniversite de bunlardan biri.

Independent’e konuşan İdlib'deki Özgür Halep Üniversitesi öğrencilerinden Ahmed, “Geçen hafta sınavların ortasındayken geldiler ve üniversiteyi ele geçirdiklerini söylediler” dedi.

Üniversiteyi ele geçirdiklerinde okuldaki öğrenci ve öğretmenler plarak gösteri yaptıklarını, üniversite binası dışında eğitimlerine devam ettiklerini dile getiren Ahmed, ancak okuldaki birçok profesörün HTŞ tarafından tutuklandığını, baskıya maruz kaldıklarını ve okul yönetiminin kapatıldığını belirtti.

Ahmed bu konuda, “Şaşırmadım. Sorun, zihniyet. Hem HTŞ hem de IŞİD devrimimizi yok etmek için Esed'le birlikte çalıştı” ifadelerini kullandı.

HTŞ de IŞİD ile aynı hayale sahip

Teyet Tahrir Şam da tıpkı IŞİD gibi şeriat temelinde kendi “İslami devletini” kurma hayaline sahip. IŞİD hızla genişlemeyi esas alarak 2014-15 yıllarında Irak ve Suriye’de birçok yeri kontrol etmeyi başardı, ancak aynı şekilde süratle işgal ettiği toprakları kaybetti.

Ancak HTŞ daha uzun soluklu bir oyun oynadı. Beş yıl boyunca değişik isimler altında varlığını sürdürdü. Pragmatikti ve gerektiğinde diğer gruplarla çalıştı. Ama aynı zamanda fırsatçıydı ve rakiplerini ezdi. Yerel olarak başarılı olmaya odaklanmak için El Kaide’nin küresel emellerini bir kenara koydu. Bunu yaparken IŞİD’den çok daha dayanıklı bir güç uyguladı.

New American Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nde görev yapan Nicholas Heras, “HTŞ, Selefist Sünni İslam'ın katı bir yorumuna dayanan bir devlet inşa etmek için IŞİD’le aynı nihai hedefi paylaşıyor. Ancak bunu yaparken kendince daha akıllıca bir yol izliyor. Diğer radikal grupların var olmasına izin vererek, ancak güçlü bir mafya örgütü gibi, rakipleri karşısında ezici ve konsantre bir güç kullanma yeteneğini sürdürerek devam ediyor” dedi.

Heras, “HTŞ ayrıca, İdlib'deki tüm iç ve dış ana sınır noktalarını kontrol ederek eyaletteki karayollarını kontrol ederek kendisini konumlandırdı. Bunu yaparken de İdlib’deki fiili egemen güç olmaya çalıştı” diye konuştu.

Ortadoğu’da yayılma amacı güdüyor

Özgür Halep Üniversitesi'nin kapatılması, farklı bir güç gösterisiydi. Sonuç olarak, binlerce öğrenci eğitimlerini durdurmak zorunda bırakıldı ve birçoğu tekrar yerinden olma ihtimaliyle karşı karşıya kaldı.

Independent’e konuşan Özgür Halep Üniversitesi öğretim görevlilerinden biri, “Profesörler ve akademisyenle ve bazı öğrenciler tutuklandı. Bu durum eğitmenler ve öğrenciler için çok tehlikeli. Birçok profesör şimdi Suriye'den ayrılmayı düşünüyor. Yedi ya da sekiz yıl önce kaybettiği şeyleri başarmaya çok yaklaşan binlerce öğrenci, okumayı bitirmekten vazgeçti. Hayalleri çöktü” dedi.

Ancak, Özgür Halep Üniversitesi’ndeki bu durum, Ortadoğu’da yayılma hedefi güden El Kaide’nin Suriye’deki yapılanmasının sebep olduğu sorunların sadece küçük bir parçası. 2017'nin başlarında ABD Başkanı’nın Uluslararası Koalisyon Özel Temsilcisi Brett McGurk, “11 Eylül saldırılarından bu yana El Kaide’nin en büyük sığınağı İdlib’de bulunuyor” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Hızla taraftar desteği topladı

2017 yılında ilan edilen Heyet Tahrir Şam, El-Kaide'nin Suriye kolu olan Nusra Cephesi’nden türedi. Bu grup da 2012’de El Kaide'nin merkezi komutası ile IŞİD liderliği tarafından Esed’i devirmek ve Suriye’de emirlik kurmak için oluşturuldu.

Nusra, Suriye iç savaşının ilk günlerinde, onlarca radikal grubunun en güçlü ve en disiplinli gruplarından biri olarak ön plana çıktı. İç savaşa hızlı katılması ve savaş alanındaki gücü nedeniyle, Suriyelilerin birçoğunun alıştığından daha aşırı bir ideolojiyi desteklenmesine rağmen, halk arasında taraftarlar kazandı.

2013 yılında bu grup ikiye ayrıldı. IŞİD lideri Ebu Bekir El Bağdadi, komutasındaki grubunu Nusra ile birleştirmeye çalıştı. Ancak Nusra'nın lideri Ebu Muhammed El Culani birleşmeyi reddetti ve El Kaide'ye olan sadakatini açıkladı.

Nusra başlangıçta hayatta kalmak için Suriye muhalefetine girmeye odaklandı. Fakat bir süre sonra, daha ılımlı gruplar oluşturdu ve onlara hükmetti.

ABD, IŞİD’den önce Nusra'ya müdahale etti, Eylül 2014 gibi erken bir tarihte grubun liderliğine yönelik hava saldırıları düzenledi. Rusya'nın 2015'te Suriye'ye girmesi, İdlib hava sahasının kontrolünü ele geçirmesi ile Suriye hükümeti bölgeyi kuşattı.

İdlib’de uluslararası baskı hükümetin saldırılarını önledi

Ancak uluslararası baskılar, Rusya ve Suriye hükümet güçleri tarafından İdlib’e gerçekleştirilecek olası bir saldırıyı önledi. Fakat bu statü kırılgandı. Dolayısıyla İdlib’de taraflar arasındaki çatışmalar son aylarda arttı.

Geçtiğimiz aylarda Suriye hükümeti ve Rusların İdlib'deki “silahsızlandırılmış” bölgeleri bombalaması sonucu yüzlerce kişi öldü, 40 bin sivil evlerinden kaçtı. İdlib'de yaşayan birçok kişi hala Suriye hükümetinin olası bir saldırısından korkuyor.

Öte yandan Rusya ve Türkiye arasında 2018’de varılan anlaşma uyarınca oluşturulan bu “silahsızlandırılmış” bölge planı olası bir operasyonun uygulanmaya konmasını engelliyor. Geçtiğimiz üç ay içerisinde de bölgedeki ateşkes defalarca ihlal edildi.

İdlib’de, Suriye hükümetini taarruzdan caydırmak amacıyla askeri güç yerleştiren Türkiye, Rusya ile varılan anlaşma kapsamında Şam ile diğer muhalif gruplar arasında bir anlaşmaya varılmasını umuyordu. Fakat o dönemden beri HTŞ’nin İdlib’deki ilerleyişi bu umutları azalttı.

İdlib’deki mukaveme sivillere zarar veriyor

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu Direktörü Lama Fakih, “Heyet Tahrir Şam’ın muhalefet üzerindeki baskıları, Suriye hükümetinin kullandığı baskıcı taktiklerin bir kısmını yansıtıyor. Çünkü muhalifleri keyfi olarak tutuklamak ve işkence etmek için meşru bir mazeretleri yok” dedi.

HTŞ, onlara karşı konuştukları gerekçesiyle yerel bir radyoda çalışan Raed Fares ve Hamoud Jneid de dahil, tanınmış birçok aktivistin öldürülmesinden sorumlu tutuluyor.

Ortadoğu Enstitüsü'nün kıdemli üyelerinden biri olan Charles Lister, HTŞ’nin hükümet güçlerinin saldırılarına karşı duruşunun sivillere zarar verdiğini ve sivillerin bu durumda kurban olduğunu söyledi.

HTŞ’nin Suriye hükümeti ve tüm müttefikleri ile Türkiye ve desteklediği muhalif grupların hedefinde bulunduğunu dile getiren Lister, “Tüm bunlar bir dengeye bağlı. Yani bölgedeki siviller, Türkiye, Rusya, Suriye ve diğer gruplar arasında gözlemlediği dengeler. Yani burada kendisine benzetmeye çalıştığı halk ile arasındaki tüm köprüleri yıkamaz. Fakat, bir yandan kendi taraftarlarına zayıf görünmemek ve bir taraftan da karşıtlarına saldırmak zorunda kalıyor” dedi.

Bu durumda HTŞ’nin kendi halifeliğini kurabilmesi pek mümkün görünmüyor. Ne varki İdlib'deki üç milyon kişi, Rus bombalamaları ile HTŞ hapishaneleri arasında sıkışıp kalmaya devam ediyor. Belkide bu tam da HTŞ’nin b planladığı gibi olabilir.

Nicholas Heras, “HTŞ İdlib'de o kadar kök salmış ki, burada güç kaybetmesinin tek yolu, İdlib'den çıkarılmasıdır. Bu da birçok kişinin ölmesine ve yerinden olmasına yol açar” dedi.

Rudaw
Bu haber toplam: 14130 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:03:46:39
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x