Acıyı ayrıştırmaya çalışanlar bu kez de içeriden bölmeye çalışıyor.
‘NEDEN?’ SORUSU NEDEN OLMUŞ
Sergiye adını da veren bu üç kelime, ‘Acının İki Yüzü’ bazen asker ailelerinin hikayelerini seriyor, bazen de gerilla ailelerinin hikayelerini, bazen de onları yan yana getiriyor hatta. Kamuran Erkaçmaz’a bu projeyi başlatan en büyük nedense savaşın yaşamında bıraktığı izlerin çok derin olması. 3 dayısının gerilla olması ve hayatını kaybetmesi, memleketi olan Urfa’da değil de Adana’da büyümek zorunda olmak beraberinde ‘neden?’ sorusunu getirmiş. O soruyu ateşin düştüğü ocaklarda sormak için de sırt çantasını alıp tek başına otostopla gitmiş pek çok yere. Trabzon, Erzurum, Tarsus, Samsun ve daha nicesi.
ACILAR VE YOKSULLUĞUN ORTAK MANZARASI
‘Oğlunu savaşta kaybedenler sanki cımbızla çekilmiş gibi, o aileler hep çok yoksul’ diyen Erkaçmaz, bu projede tabir-i caizse bir elçi görevi gördüğünü ve o ailelerin çok benzer olduğunu söylüyor. Tarsus’ta gerilla ve asker ailelerini yan yana getiren Kamuran Erkaçmaz, ‘Anneler ağlamasın demek çözüm değil. Barış istiyorsak siyasetçilere bırakmayalım. Kaleminle, tuvalinle çizeceksin barışı. Öğretmen öğrencisine anlatırsa barış olur ancak’ diyor.
Kağıt toplayıcılığı ile geçimini sağlayan Hüseyin Çoruh, çöplerden bulduğu demirle, kağıtla büyütmüş evlatlarını. Şimdiyse yok evladı, askerde yaşamını yitirmiş. Soruyor; ‘Devlet acımızı kaç saat paylaşabilir ki bizim?’
Konya’da oğlunu kaybettiğini öğrendikten sonra konuşma yetisini kaybeden Ramazan Başer ise, serginin en etkili yüzlerinden. ‘Toprak ancak üstünde ölen varsa mı vatan dır?’ diye soruyor sizlere.
Doğan Dudu Çetin’i Muğla Güllüce’de görmeye giden Erkaçmaz, ‘Kürtlere kininiz var mı?’ diye sorduğunda, ‘Ne kinim olsun, o çocuk niye dağa çıktı bilmiyoruz ki?’ cevabını almış. Çetin ailesinin yanına büyük tedirginlikle gittiğini söyleyen Erkaçmaz, ‘Yoksulluk her hallerinden belliydi, ama tabağındaki cevizi benimle paylaştı.’ Diyor.
Yine bir gerilla babasının, ‘Bizim acılarımızın sadece dili farklı’ diyor.
Uğur Kaymaz’ın annesi de var bu sergide. Şimdi Diyarbakır’daki annelerin acısına yaslanan hükümete soruyor Erkaçmaz, ‘Bu ülkede çocuklar 12 yaşındaki arkadaşına yağdırılan kurşunları görüyor, ya ne yapsınlar?’
Fotoğraflar sizi Türkiye’nin her noktasına götürüyor, ön yargıları parçalıyor. Kamuran Erkaçmaz bunu kendisinin de fazlasıyla yaşadığını söylüyor. ‘Bir Trabzonlunun bir Kürt’ü böyle güzel misafir edebileceğini aklımdan geçirmezdim’ diyen Erkaçmaz, çok daha büyük tepkiler beklediğini ama kendisinin sanat tarihi okuduğunu öğrendiklerinde, Sümela Manastırı’nı dahi gezdirdiklerini ifade ediyor.
‘BARIŞ’ TÜM TÜRKİYE’Yİ GEZSİN DİYE
Projeye karar verdiğinde neredeyse hiçbir şeyi yokmuş. Meclise gitmiş önce Sırrı Süreyya Önder’in sonra onun yönlendirdiği kişilerin kapısını çalmış. Küratörlüğünü Hüseyin Karabey, tasarımını Sera Dink, üstlenmiş. Dilşad Canan ve Kadir İlter kurgusunu yaparken çevirileri ise Baptist Gacoin yapmış. 8 Haziran’a kadar Tütün Deposu’nda olan serginin görüşmeler yaptığı tüm illerde açılmasını isteyen Erkaçmaz, bunun için destek beklediğinin de altını çiziyor.