İran'dan Türkiye'dekine benzer bir hikaye: 'Farsça konuş çok konuş'

Kürtçe konuştukları için insanlara işkence yapıldığını söylüyor Mesgari: “Sadece Hewraman bölgesinde, (Kürtçe’nin bir lehçesi olan) Hewramanca konuştukları için yüzlerce kişiye işkence yapıldı. İnsanlar darp edildi.”

02.10.2023, Pts - 09:53

İran'dan Türkiye'dekine benzer bir hikaye: 'Farsça konuş çok konuş'
Haberi Paylaş

Ferzad Kemanger, Rojhilat’ta (Doğu Kürdistan) Kürtçe ders veriyordu. Ağustos 2006’da gözaltına alındı. Kemanger gönüllü olarak ders veriyordu. Yazar ve hak savunucusu olan Kemanger, 9 Mayıs 2010 yılında idam edildi.

Zara Muhammedi de Ferzad Kemanger gibi Rojhilat’ın Bane şehrinde Kürt çocuklarına Kürtçe ders veriyordu. Muhammedi 23 Mayıs 2019’da tutuklandı. Zara Muhammedi 6 ay 10 gün hasip cezası ile cezalandırıldı ve 12 Aralık 2019’de serbest kaldı.

İran ve Rojhilat’da Kemanger ve Muhammedi gibi resmi olmamasına rağmen, Kürt çocuklarına Kürtçe ders veren onlarca öğretmenden bahsediliyor. Bunlar köy köy, ev ev gezip ders anlatıyorlar.

Bu yıl 8.si düzenlenen Belgesel Film Festivali FilmAmed’in açılış filmi olan “Zimanê Dayikê” (Anadil), İran ve Rojhilat’ta Kürtçe ders veren öğretmenlere odaklanıyor.

Festival için Diyarbakır’a gelen yönetmen Sarkew Mesgari ile, filmini ve Kürtçe öğretmenleri konuştuk.

46 dakikalık film, bu gönüllü öğretmenlerin hikayelerine odaklanıyor.

"Kürtçe konuştukları için, insanlar işkence gördü"

Bundan yüz yıl önce İran’da, modern okullar açıldı. Yaklaşık 40 yıl önce de Anayasa’ya İran’da konuşulan dillerle ilgili bir madde eklendi. Bu maddeye göre İran’da resmi dil, Farsça. Ancak “mahalli” diye nitelendirilen diğer dillerle gazeteler çıkarılabilir, yayın yapılabilir ve kitle iletişim araçlarında bu diller kullanılabilir. Anayasa’nın 15. Maddesi olan bu madde uyarınca, ayrıca okullarda bu dillerin edebiyatı öğretilebilir.

Yönetmen Sarkew Mesgari bu maddeye dikkat çekiyor ve filminin üzerinde şekillendiği temelin bu madde olduğunu belirtiyor. Mesgari'ye göre İran’da bu madde hiç işletilmedi:

“İran’da modern okulların oluşturulması zamanında, ilk adım olarak İran’daki diller dillere saldırıyorlar. Sadece Farsça olmasını istiyorlar ve bunun için çabalıyorlar. Bundan yüz yıl önce İran’da kamusal alanda sadece Farsça’nın hakim olmasını istiyorlar.”

Türkiye’de Cumhuriyet’in kurulmasının ardından geliştirilen “Türkçe konuş çok konuş” benzeri bir uygulama, o dönemler İran’da da uygulanmış. Kütüphanelere, kahvehanelere ve diğer kamusal alanlara “Farsça sohbet edin” yazıları yazılıyor.

Bu dönem yaşananları Mesgari “dil soykırımı” olarak nitelendiriyor.

O dönem Kürtçe konuştukları için insanlara işkence yapıldığını söylüyor Mesgari: “Sadece Hewraman bölgesinde, (Kürtçe’nin bir lehçesi olan) Hewramanca konuştukları için yüzlerce kişiye işkence yapıldı. İnsanlar darp edildi.”

Yönetmen Sarkew Mesgari’nin verdiği bilgilere göre, İran’da Kürtçe yayın yapan dergiler, devletin Kürtçe yayın yapan televizyon kanalları var. Kürtçe kitapların basılmasında bir engel yok. 3-4 yıldır Sine şehrinde üniversitede Kürt Dili ve Edebiyatı bölümü var. Ancak, orta öğretimde Kürtçe eğitim serbest değil: “Kürtçe’nin İran’ın mahalli dili olduğunu söylüyorlar. Bununla Kürtçe’ye hakaret ediyorlar. Onların deyimiyle, Kürtçe Farsça’nın bir lehçesi. Bununla ilgili kitaplar yazıyorlar. Aynı şey Beluci, Leki ve diğer diller için de geçerli. Bir sınır çiziyorlar ve diğer dillerin bu şekilde var olmasını istiyorlar.”

Sınırlar aşıldığında…

Peki acaba bu çizilen sınırlar aşıldığında ne olur?

Mesgari filminde yansıttığı gibi bu öğretmenler gönüllü olarak ders veriyorlar. İktidar bunlardan haberdar. Bir yere kadar pek müdahale etmiyor. Ancak ne zaman ki çizdiği ‘sınırlar’ geçilirse, o zaman o öğretmenler için zorlu süreçler başlıyor:

“Ne zaman ki öğretmen bir şiir okutmaya kalksa, Kürt Dili ve Edebiyatı ile ilgili bilgiler paylaşılmaya başlansa, o zaman, o öğretmen ‘ülke için tehlikeli’ olmaya başlıyor. Siyasetten bahsedilmesinden haz etmiyor sistem. Kürdistan kültür, tarih ve folkloru ile ilgili konuşulmasını istemiyor.”

Daha kısa bir süre önce iki öğretmenin tutuklandığını ve bir ay hapis cezası ile cezalandırıldıklarını söylüyor. İki üç gün önce serbest kalmışlar.

“Resmi okullarda çekime izin verilmedi”

Filmini 2 buçuk yılda tamamlamış yönetmen Mesgari. Filminde resmi okullardaki durumu da yansıtmak istemiş ancak buna izin verilmemiş:

“Çok emin adımlarla ve yavaş yavaş ilerledim filmim için. Sorunla karşılaşmadım. Yalnız bana izin vermediler. Eğitim Müdürlüğü’ne gittim, başvurdum. Bir hafta boyunca kapılarında bekledim. Resmi okul öğretmenleri ve öğrencilerini filme almak istiyordum. Onlarla konuşmak istiyordum. Ancak o izni verdiler mana. Bana dediler ki, ‘fotoğraf da çekemezsin.’ Tahran’da Eğitim Bakanlığı yetkilileri ile görüşmek istedim. Ama olmadı. Bu her iki olay, işimin yavaşlamasını yol açtı.”

Sarkew Mesgari hakkında

Belgesel sinema yönetmeni. Rojhilat’ın Bane şehrinden. Fotoğraf çekmeye başlayarak sinemaya giriş yaptı. Tahran’da Genç Sinemacılar Merkezi’nde çalıştı. Bir sene burada film yapım dersi aldı. Tahran’da üniversitede sinema bölümünü bitirdi. İran Sinema Evi’nde çalıştı.

Bir tanesi kısa olmak üzere üç belgesel film yaptı. Kısa film, Tahran halkının karlı bir gününü anlatıyordu. İkincisi Kürt halı yapımı, üçüncüsü de “Zimanê Dayikê.”

Bianet Ferid Demirel
Bu haber toplam: 4369 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:17:29:03
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x