Siyasal baskılar nedeniyle 22 yıl önce Türkiye’den ayrılmak zorunda kalan Müzisyen Kemal Kahraman bugün Türkiye’ye dönüyor.
Sizi yurt dışına götüren nedenler nelerdi?
Türkiye’de bireysel, toplumsal kimlikler oldukça baskın ideolojik tarifler üzerine kurulu ve bu tarifler sadece devlet aracılığıyla değil okulda, otobüste, sokakta, mağazada kısaca hayatın her alanında, üstelik çoğu zaman bir bilinçaltı refleksi olarak bizzat toplum tarafından da dayatılır. ‘90’lı yılları düşündüğümüzde, 70 yıllık siyasi dayatmalar sarsılıyor ve herkesin kendi oluşuyla ilgili cevap bulmak zorunda olduğu sahici sorular ortaya çıkıyordu. Biz gençler de bu sarsılmayı yaşıyorduk. Ben kendi oluşumla ilgili sorularıma cevap ararken hayatın her alanında yaşadığımız bu toplumsal, siyasal baskının etki alanı dışında bir vakum alanına ihtiyaç duyuyordum; bu sebeple yurt dışına çıktım. Almanya’da akrabalarım olduğu için, oraya gitmeyi tercih ettim.
Türkiye’yi bırakmak zorunda kaldığınızda geri döneceğiniz zamanı sanırım hep düşünmüşsünüzdür. Şimdi dönüyorsunuz; neler hissediyorsunuz?
Çok verimli bir 20 yıl yaşadığımı düşünüyorum, bir tatmin ve iç rahatlığı duygusuyla dönüyorum.
Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldığınız dönemle, bugünkü Türkiye’yi karşılaştıracak olursanız neler söylemek istersiniz?
Türkiye’de devlet sistemi ve toplum, özellikle son on yılda hızlı bir dönüşüm geçirdi; geçiriyor... Başlarda insanlar bu dönüşümü, deyim yerindeyse “dinciler” aracılığıyla da olsa, genelde toplum için faydalı bir süreç olarak algıladı. Ancak gerek iktidarın “muktedir” oldukça daha açık gösterdiği gelecek hesapları gerekse Ortadoğu’daki gelişmelerle birlikte düşünüldüğünde, bugün önceki dönemleri aratan bir gerilim var.
DERSİM’İ ALMANYA’DA TANIDIM
Uzun süredir yurt dışında yaşamak zorunda kaldınız. Bu durum, müzik çalışmaları başta olmak üzere yaşamınızı nasıl etkiledi?
Yurt dışına çıkışım kanuni sebeplerle ya da buralarda olmayan bir yeniliği bulma hevesiyle başlamadı; buralara ve kendine daha derinden yaklaşabilmenin özlemiyle başladı. Yurt dışındaki 22 yılım, Türkiye’de hiçbir zaman olmadığı kadar Dersim ve Dersim kültürüyle dolu geçti. Her yeni çalışmada Dersim kültürü ve tarihine ilişkin hayal edemeyeceğim kadar çok ve şaşırtıcı şey öğrendim; kendim için çok heyecanlı keşifler yaptım; Zazaca’yı daha iyi öğrendim, güzelliklerini, inceliklerini keşfettim; Aleviliği fark ettim; Zazaca, Kürtçe Alevi literatürünü, teolojisini, mana ve sembol dünyasını, Şahmaran masalını keşfettim. Tüm bunlar üzerinden Dersimli olmanın ne demek olduğunu, Anadolu, Mezopotamya’nın derin kültürel hafızasındaki kökleriyle anlamaya çalıştım. Yüzlerce aşk türküsü, ağıt , ninni öğrendim; hayat hikayeleri dinledim. Dersim’i Almanya’da, Dersim’den uzak kaldığım bu süreç içinde anladım ve kendimdeki bastırılmış Dersimliyi açığa çıkartma, keşfetme imkanı buldum.
HEYECANLA BEKLİYORUM
Özellikle Türkiye’de yapılan etkinlik ya da konserlerde Metin -Kemal Kahraman ismi kullanır. Müzikseverler artık Metin-Kemal kardeşleri birlikte dinleyebilecekler.
Albümler Metin-Kemal adıyla yayınlandığı, sahnede de albümlerdeki repertuvar icra edildiği için böyle başladı, insanlar bu isimle tanıyınca birçok yerde insanları tek isim yazmaya ikna etmek mümkün olmadı. Ben sahnede müzikal olarak eksikliğimin çok hissedildiğini sanmıyorum; solist olarak Metin öndeydi. Çok heyecan verici bir tecrübe olacak. Metin ve tüm ekiple İstanbul, Ankara gibi şehirlerde, Diyarbakır’da, Mardin’de ve özellikle de Dersim’de konserler vereceğimiz beni şimdiden heyecanlandırıyor...