Kürdün “sol” oluşunun arşivi

Türkiye’nin Kürt sol hareketlerinin 1960’lardan günümüze seçme metinlerini bir araya getiren Kürdistan Sosyalist Solu Kitabı temininde güçlük olan metinleri bir araya getirerek bakışımızı genişletiyor.\n\n Gerçi Kürt beşerî coğrafyasında bir “sol” ve.

06.06.2014, Cum - 06:31

Kürdün “sol” oluşunun arşivi
Haberi Paylaş
Türkiye’nin Kürt sol hareketlerinin 1960’lardan günümüze seçme metinlerini bir araya getiren Kürdistan Sosyalist Solu Kitabı temininde güçlük olan metinleri bir araya getirerek bakışımızı genişletiyor.

Gerçi Kürt beşerî coğrafyasında bir “sol” ve bir “sağ” yok değil. Beri yandan hem sağdan hem soldan bakan birçoklarına göre, “Kürt” deyince bu zaten sol demektir! Bu algının oluşum tarihini anlamak için 1960’lar/70’ler dönemine dönmek, Kürt varlığının ve kimliğinin tanınmasının, sosyalist sol düşüncenin nüfuzuyla iç içe geçen gelişme seyrine bakmak gerekir. Türkiye’nin Kürt sol hareketlerinin 1960’lardan günümüze seçme metinlerini bir araya getiren Kürdistan Sosyalist Solu Kitabı, böyle bir bakış için malzeme sunuyor.

Kitabın girişine Hamit Bozarslan’ın Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce dizisinin (İletişim Yayınları) Sol cildinde yer alan “Kürt sol hareketi” makalesi; sonsöz olarak ise Ahmet Hamdi Akkaya’nın Toplum ve Bilim’in 127. sayısında yer alan, “Kürt hareketinin örgütlenme süreci olarak 1970’ler” makalesi konmuş. Bu iki makale, sunulan malzemeyi bir kanavaya oturtmamızı sağlıyorlar.

Seçkinin ilk öbeğini, 1962’den üç metin oluşturuyor: Yön’de biri “Doğulu Gençler” imzasıyla biri Dr. Sait Kırmızıtoprak imzasıyla yayımlanmış, “Doğu sorunu” üzerine iki tartışma metni ve Musa Anter’in bu tartışmaya müdahalesi… İlginç bulduğum bu tartışmayı özetlemek isterim. Tartışma, Ahmet Hamdi Başar’ın yayımladığı Barış Dünyası dergisinde çıkan, Güneydoğu’nun geri kalmışlığıyla ilgili bir yazıya dayanıyor. Kürtçe üzerindeki baskıları da konu eden bu yazıda, Rusçanın yanı sıra yerel dillerin de öğrenildiği Sovyetler Birliği örnek gösterilerek Kürt diliyle, Kürt edebiyatıyla ilgili enstitüler kurulması, çalışmaların yapılması önerilir. Yön’de Sait Kırmızıtoprak’ın başını çektiği bir grup Kürt aydını, Barış Dünyası’ndaki bu yazıyı, hem Kürt sorununun derinine inmek hem de gerçek çözümün sosyalizmde olduğunu ilanen tebliğ etmek için fırsat bilirler. Kalkınmacı ve medeniyetçi söylemin kâr ve sömürü hesabına dayanan riyakârlığını eleştirir, “sömürge aletlerinin faziletkâr hareketlermiş gibi takdimini” teşhir ederler. Sermaye, “yarı derebeyi yarı burjuva sınıfıyla ve Kürt münevverleriyle” işbirliği arıyordur onlara göre. Barış Dünyası’nın dille ilgili önerilerini de “maskeli asimilasyonizm” olarak damgalarlar. Musa Anter ise bu eleştiriyi eleştirir: Barış Dünyası’nın “realist” ve “insancı” tutumunu küçümseyen Yön’ün, suret-i haktan görünmesine karşın “Katangalar, Laoslar, Mısır çöllerinde fellahın ızdırabını teşhise kalkışır”ken Doğu’daki sefaleti, zulmü görmediğine dikkat çeker. (İsterseniz, Kürt sorunundan gayrı, Türkiye’de liberalizm-sosyalizm tartışmasının her şeyden önce sükunetle yürütülememesinin tarihine de oturtabilirsiniz bu polemiği.)

Seçki, İsmail Beşikçi’nin iki makalesini içeriyor. İlki, 1960’ların ikinci yarısındaki Doğu mitingleri üzerine yazdığı makaledir. 1967’de yayımlanan bu inceleme, “Hoca”nın Kürt “olayına” angajmanının başlangıcını işaretlemesi bakımından da önemlidir. Diğeri ise Beşikçi’nin “olgunluk” döneminden, Kürdistan’la ilgili “devletlerarası sömürge” tezini ileri sürdüğü makalesidir.

Dr. Kırmızıtoprak’ın bu defa siyasî ismiyle, Dr. Şivan imzasıyla yaptığı Kürt milli hareketi muhasebesi ve Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nın 12 Mart dönemindeki savunması, Kürt siyasi fikriyatında 1960’lar/70’ler dönümünde gerçekleşen kopuşu yansıtan iki metindir. Biri Barzanigil çizgi içindeki, sağdaki, diğeri soldaki kopuşu belgelerler. Genel karakteriyle, radikalleşme yönünde bir kopuştur bu. Radikalleşme, Barzanigil geleneği sola doğru ittirecek, zaten solda olanları Türk solundan ayrıştıracak, bu arada silahlı mücadelenin kaçınılmazlığını genel kabul haline getirecektir.

1970’lerde Türk solundan ayrı yapılanan Kürt solunun belli başlı unsurlarının temel fikirlerini özetleyen metinler, kitapta bir başka öbek oluşturuyor: Kemal Burkay’la bilinen Özgürlük Yolu, teorik mesaisiyle bilinen Rızgari, ondan kopan Ala Rızgari, Türk solundaki “Kurtuluş” hareketinden kopan Tekoşin, Maocu Kawa, Barzanigil hareketin sollaşmasından doğan Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları... Dönemin sosyalist terminolojisi içinde, Kürdistan’ın sömürgeliğiyle ilgili, Kemalist rejimle ilgili, feodalite meselesiyle ilgili, dünya kapitalist sistemi ve uluslararası sosyalist hareketle ilgili tartışmaların bir resmigeçidini izleyebilirsiniz. Türk solundan kopuşun, onunla yoğun bir tartışma içinde cereyan ettiğini de görebiliyoruz bu resmigeçitte.

PKK’nin, bütün bu birikimi bir “evveliyata”, bir tür “tarihöncesine” dönüştürdüğünü söylemek mümkündür. Ne var ki o evveliyatı bilmek, aslında PKK’nin anlaşılması için şarttır. Kitap, işte bu bilgiyi sağlıyor okura; aynı zamanda, evveliyatın kadrinin bilinmesini de sağlıyor! (Olur da kitabın yeni baskısı olursa istek parçam: 1970’lerin etkili Kürt sol örgütlerinin 1980’lerden itibaren marjinalize olduktan/edildikten sonraki fikirleri hakkında birkaç özet metin katılabilir derlemeye.)

PKK’nin kendisine gelecek olursak… Derlemede örgütün çıkış manifestosu ve Abdullah Öcalan’ın bir “demokratik modernite” makalesi yer alıyor. İlki 1978, ikincisi 2012 tarihini taşıyan bu iki metin, sadece politik programatiğin değil terminolojinin, dilin, referansların değişimini çarpıcı bir biçimde önümüze seriyor. (Söylemeye gerek yok, “PKK hakkında her şeyi” bu iki metinden anlayamayız, zaten böyle bir iddiayla da sunulmuyorlar.) Fakat satır aralarında bir devamlılığı da okuyabilirsiniz. İşte, o devamlılığı okuyabilmek için de kitaptaki diğer metinlerde (öncelikle Önsöz ve Sonsöz’de) gezinmeniz ve tabii son otuz yılı hafızanızdan geçirmeniz gerekir. 1978 tarihli “Kürdistan Devriminin Yolu” manifestosunda, şiddetin/zorun rolüyle ilgili Hamit Bozarslan’ın dikkat çektiği “Fanoncu” momentin izleri ilgiye değerdir. Öcalan’ın metninde (yakın tarihli birçok metninde) dikkate değer bir yan ise, iktidar ve tahakkümün “ilke olarak” sorgulanışındaki anarşist esintiler…

Kürdistan Sosyalist Solu Kitabı, belgelik değeri yüksek bir kitap. Temininde güçlük olan metinleri bir araya getirerek bakışımızı genişletiyor.

KÜRDİSTAN SOSYALİST SOLU KİTABI

60’lardan 2000’lere Seçme Metinler

Hazırlayanlar: Emir Ali Türkmen, Abdurrahim Özmen

Dipnot Yayınları

2014, 680 sayfa, 35 TL.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 12251 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:23:42:20
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x