Selahaddin Eyyubi'nin Hayatı

1138 yılında Tikrit’de dünyaya gelmiştir .

18.07.2014, Cum - 17:19

Selahaddin Eyyubi'nin Hayatı
Haberi Paylaş
1138 yılında Tikrit’de dünyaya gelmiştir . ( Bugün ki Irak da Dicle Nehri kenarında kurulmuş bir kasaba ). Selahaddin’in hangi etnik unsura ait olduğuna dair bir kaç tez : İbni Haldun Selahaddin’den neredeyse 200 yıl sonra 1375 yılında yazdığı Mukaddime adlı eserinde belirttiği üzere Selahaddin Eyyubi\'nin atalarının, Yemen\'in Himyeri vilayeti eşrafından Hezbâniyye Kürtlerinin Ravvadi aşretine mensup Araplardan olması ve bu aşiretin Himyeri bölgesini yüzyıllarca yönetmiş olan Devs hanedanına akraba olmasıdır. Tarihçi Yakubî\'nin bir kaydına göre de Revadi Kürtleri, Revvad b. El-Musanna el-Ezdî\'den gelir ve bu şahıs da 758 yılında Basra\'dan Azerbaycan\'a yerleştirilen Yemen Araplarındandır. Zeki Velidi Togan da Eyyubilerin önce Kürtleşmiş sonra da Türkleşmiş bir cenubî Arap sülâlesinden olduğunu desteklemiştir. Bir başka Arap Tarihçisi Ebu Farac Selahadin’in ailsesini bugün ki Azerbaycan sınırılarında bulunan Davin’den gelen bir Kürt ailesi olarak belirtir. (Ebul Farac Tarihi (Türk Tarih Kurumu Basımevi Cilt II, Sayfa 401 – 1950) Avrupalı tarihçilerin birleştiği nokta ise Selahaddin’in Kürtlüğü konusudur

Ait olduğu Revadi Kürt Aşireti, Şeddadi Kürt Devletine tabi olarak Güney Kafkasya’da varlığını sürdürmekteydi. ( Bugün ki Ermenistan ile Azerbaycan’ın kesiştiği bölgeler ). 1071 Malazgirt Savaşı’nda Müslüman olmalarından dolayı Selçuklular ile beraber savaşa girdikleri konusunda çoğu tarihçi birleşir. Keza bu savaşın ardından Anadolu’ya ve daha güney kesimlere yapılan göç dalgasına Selahaddin’in ataları da katılır.

Dedesi Şadi, Revadi Kürt Aşireti’nin reisi konumundaydı ve Büyük Selçuklu komutanları ile arası oldukça iyi durumdaydı. Hatta Minosrky’e göre Necmeddin Eyyub’in Tikrit Bölge komutanlığına getirilmesinde Şadi’nin yakın arkadaşı olan Bağdat Valisi Bihruz’dan ricasının etkisi vardır. Bu sırada Selahaddin’in amcası Şirkuh’da Suriye hüküm süren Selçuklu Atabeylerinden İmameddin Zengi ve daha sonra yerine geçen Nureddin Zengi’nin ordusunda üst düzey bir askeri rütbeye sahip idi . ( Şirkuh : Farsça dağ aslanı demektir ) . Necmeddin Eyyub biraz daha dini ve siyasi kişiliği ile ön plandayken Şirkuh ise askeri açıdan gösterdiği yiğitlik ile ön plandaydı. İleride görüleceği üzere Selahaddin’in hem dini hem de askeri yapısını kimlerden aldığı daha kolay anlaşılır.

Ebu Farac, Necmeddin ve Şirkuh’un İmameddin Zengi’nin komutasına geçmelerini farklı bir biçimde açıklar. Farac’a göre : Şirkuh Bağdat Valisi Bihruz’un çok sevdiği bir Hristysan’ı öldürmesi sonucu iki kardeş şehri terketmek zorunda kalmışlardır. Gibb’ göre ‘’ İmadeddin Zengi\'nin ordusu 1131\'de Karaca el-Saki tarafından mağlup edildi ve Zengi, Tikrit\'e sığındı. Selahaddin\'in babası Necmeddin Eyyub ve amcası Esedüddin Şirkuh Zengi\'ye yardım etmiş ve Tikrit\'te hapsedilen Aziduddin el-Mustevfi\'nin kaçmasını sağlamışlardır.[ Bunun üzerine Bihruz ile araları açılmış, buna mukabil Musul ve Halep Atabeyi Zengilere yaklaşmışlardır. Şirkuh\'un bir Selçuklu yüksek memuru öldürme olayından sonra iki kardeş Zengi\'ye başvurmuş ve 1138\'de görevinden alınan Necmeddin Eyyub ve ailesi İmadeddin Zengi\'nin hizmetine girmiştir.’’(Sir Hamilton Gibb, \"The Life of Saladin from the Works of İmad ad-Din and Baha ad-Din,\" Oxford, Clarendon Press, 1973.)

Annesi Selçukluların Harim emiri Şihabeddin Mahmud ibn Tokuş el-Harim\'un kızkardeşidir. Ailesi Selahaddin oğduktan birkaç gün sonra malum durumlardan dolayı Tikrit’ten ayrılmak zorunda kalmışlardır. Babasına İmameddin Zengi tarafından idaresi verilen Baalbek ve Şam’da çocukluğu geçmiştir. Askeri alanlardan çok dini eğitimine önem vermiştir. Daha önce bahsettiğimiz gibi askeri yönleri daha çok yirmili yaşlarında ortalarında amcası Şirkuh’un etkisi ile gelişecektir.

Büyük Selahaddin’in doğuşu , İmameddin Zengi’den sonra Zengi Hanedanlığı’nın başına geçen Nureddin’in Mısır’daki iç karışıklıklar ve Haçlı tehlikesi sonrası kendisinden yardım isteyen Mısır Halifesini yardım cevabına karşılık Şirkuh’u Mısır’a göndermesi ile başlar. 1163 yılında Şirkuh Mısır’a hareket eder ve bu sırada 25 yaşında olan Selahaddin’de amcasının yanında bu göreve katılır. Burada ilk parlak zaferi İskenderiye’ye yapılan bir Haçlı Seferi’nde amcası Şirkuh’ın savunduğu kanadın yenilmesine rağmen ordunun sol kanadında Kürt Süvari birliklerini yöneten Selahaddin’in zafer kazanmasıydı .

1169 yılında Fatımi Halifesi veziri Şavar’ın saltanatını devam ettirmek için Haçlılarla iş birliğine girdi. Şirkuh hem Haçlılar ile hem de Fatımiler ile mücadele etmek zorunda kaldı. Daha sonra Şavar’ı ihanetinin cezası olarak öldürttü. Olaydan iki ay sonra ise kendisi vefat etmiştir. Bu siyasi konjoktür’de 31 yaşındaki Selahaddin Mısır vezirliğine getirildi.

1171 yılına gelindiğin de Mısır Şii Halifeliği’ne son verek Abbasilere bağlılığını ilan etti. Fakat 1174 yılında Nureddin’in vefatına kadar Zengi’lere tabi kalmıştır. 1177 yılında Kudüs’ü alma girişiminde bulundu fakat yapılan savaşta IV.Boudin’e yenildi. Bu mağlubiyet sonrası öncelikle bölgesinde hakimiyetini tesis etme faaliyetlerine girişti. Özellikle Müslümanların hac yolarını güvence altına alması, tüm İslam camiası içinde Selahaddin’in popülaritesini üst seviyeye getirmişti . Endülüs’ten hac görevini yapmak için yola çıkan ünlü seyyah İbn Cubeyr geçtiği yollardaki sükûnet dolayı Selahaddin’i övmekten geri durmaz ve onun İslam dünyasının kurtuluşu olarak görür.( İbn Cubeyr , Sıhle )

HİTTİN SAVAŞI 1187

Selahaddin, Kudüs’ü almaya daha önce de kalkışmış idi, fakat aldığı mağlubiyetten iyi ders çıkardığından bu fethi aşamalar ile gerçekleştirme yoluna gitti. Öyle ki Kudüs yakınlarında ki su kuyularını kapatarak şehri susuz bırakmak gibi önemli planlar ile kuşatmanın kırılmasını sağladı. Aylar süren kuşatma 2 Ekim 1187 yılında sonra erdi ve şehir 88 yıl sonra Müslümanların eline geçmişti. Bu durum İslam dünyasında Selahaddin’i en yüksek siyasi figür haline getirmişti. Bundan sonraki hayatında da özellikle Haçlılar ile savaşlar ile geçmiştir.

III. Haçlı Seferinde , İngiliz Kralı Richard ( Aslan Yürekli Richard ) ile mücadelesi uzun ve iki tarafı da tüketen bir savaşlar silsilesi oldu. Bu iki hükümdarın savaşı Avrupa’da en çok anlatılan halk hikayeleri arasında gösterilmiştir. Yaşamının son yıllarında Selahaddin, Şam’a çekildi. 1193 yılında burada vefat etti Türbesi bu şehirdedir. Öldükten sonra oğulları toprakları aralarında paylaştı ve bu büyük hükümdarın mirasını kısa zamanda yok etmeyi başardı.

Ordusunda Türklerin hayli fazla olması, Annesi’nin Türk olması ve erkek kardeşinin adının Türk ismi olan Tuğtekin olması bazı Türk tarihçilerini Selahaddin’in hemen Türk olduğuna dair ucuz bir kanaate itmesi bilimsel açıdan kolaya kaçmaktan öte değildir. Nitekim o mantalite ile gidersek 36 Osmanlı Padişah’ından kaç tanesinin isminin Türkçe ve annesinin Türk olduğu sorusunu sormak da fayda vardır.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 12066 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:03:54:19
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x