Vanlı Mehmet Kuşman’ın 60 yıl önce tek dileği taşların dilinden anlamaktı. 82 yaşındaki Kuşman, kazılarda ortaya çıkarılan taşların üzerindeki yazılar sayesinde, Ararat Mirliği olarak da bilinen Urartuların devlet ve toplum yapısı, kanunları ve yaşam tarzı hakkında çok şey biliyor.
Van’ın Gürpınar İlçesi’ndeki Çavuştepe Kalesi’nde 60 yıl önce bekçilik yaparken Urartuca öğrenen Mehmet Kuşman, şimdi dünya üzerinde bu dili bilen 7 kişiden biri. Kuşman, bu işi yapmak isteyen birinin tüm hayatını buna adaması gerektiğini söylüyor.
Doğduğu köyde 60 yıl önce Çavuştepe Kalesi’nde yapılan kazılarda bekçi olarak işe giren Mehmet Kuşman, kendi çabalarıyla Urartuca dilini yazıp, konuşmayı başardı. Çavuştepe’ye gelen turistlere rehberlik yapan ortaokul mezunu Mehmet Kuşman, kendi çabası ve araştırmalarıyla Urartuca yazmayı ve okumayı öğrendi, daha sonra birçok ülkede konferans ve toplantılara katıldı.
“Bu yazıları okumayı öğrenebilir miyim dedim, hayır, çok zor dediler”
Hayatı ve mesleği hakkında Rûdaw’a konuşan Mehmet Kuşman, “Adım Mehmet soyadım Kuşman. 1940 yılında Van Bêdaya\'da, Gürpınar Aspeşniş-Çavuştepe’de doğdum. İstanbul\'dan bazı arkeologlar bölgedeki yerleşimleri incelemek için buraya geldiler. Ben de yanlarına gidip adımı yazdım. Sonra birlikte çalıştık. 1 hafta 10 gün geçti ve bir taş bulduk. Üzerinde yazı vardı. Birlikte çalıştığım kişi Prof. Afif Erzen’di. O yazıları okuyamıyordu. Ona sordum; ‘Bu yazıları okumak zor mu?’ diye, ‘Evet zor’ dedi. ‘Bunları okumayı öğrenebilir miyim?’ dedim. ‘Hayır, çok zor’ yanıtını verdi.
Daha sonra ekip gitti ve ben de Van Kalesi’ne gittim. Van Kalesi’nin surları yazılarla dolu. Fakat ben hangisinin Asurca, hangisinin Urartuca olduğunu bilmiyordum. Sonra İran’a gittim ve üzerinde yazı olan taşlar getirdim. Daha sonra Ermenistan’a ve Suriye’ye gidip yeni taşlar getirdim, Türkiye’de bulduklarımla birlikte hepsini topladım.
“22 yıl Urartu dilini öğrenmek için çalıştım”
Üç yıl içerisinde bir alfabe oluşturdum. Daha sonra bri seminer için beni Ankara’ya davet ettiler. Yaklaşık 20 profesör oradaydı, belki de daha fazla. Etrafımda toplandılar, beni tebrik ettiler ve bana aferin, aferin dediler. Daha sonra dönüp dil üzerine araştırmalar yaptım. Yaklaşık 22 yıl Urartu dilini öğrenmek için çalıştım. O zaman 650 kelime öğrendim, anlamlarını çıkardım. Ardından İstanbul’a gittim, orada bana yeni şeyler öğrettiler. Dönüp burada taşların üzerine yaşamaya başladım. Onları satarak geçimimi sağladım, çocuklarımı okumaları için üniversiteye gönderdim. Şimdi 60 yıldır burada hem çalışıyor hem de araştırma yapıyorum.”
Yaklaşık 3 bin yıl önce insanların taşlar ve katı malzemeler üzerine yazdığı harfleri ve kelimeleri araştırıyor. Şimdi ise dünya genelinde sadece 38 kişi Koşman’ın bu dar odanın rafları üzerinde ne yazdığını okuyabiliyor. Fakat onun yazdıkları, bu çivi yazısı ile yazılan dili hiç bilmeyenler için de çok önemli ve kıymetlidir.
“İşlediğim taşları satıyorum”
Kuşman şöyle anlatıyor:
“Burada işim ve mesleğim taşlar, taşları işliyorum. Bu ürünleri satıyorum ve para kazanıyorum. Buradaki çabam budur, araştırmalar yapıyorum. Diyarbakır’dan bazalt ve saspantin gibi taşları getiriyorum. Talip olanlar parasını verir ve bu ürünleri alıp gider.
Bu benim kitabım, kendim yazdım. 60 yıldır araştırma yapıyorum. Buda alfabe, Alfabe yani Urartuların alfabesi, bunlar da sayıları, sayılar taşa yazılmış. Ayrıca dışarı çıkıp üzerinde yazıt olan bir taş alabilirler. Bu onların büyük tanrısı Halidi. Bunu kendim yaptım. Artık bunun üzerinde çalışıyorum ve bu benim işim.\"
Mehmet Kuşman bu mesleğin öğrenmek isteyenler için, \"Bazı insanlara bu mesleğimi öğretmek istedim ama gelmediler, “zordur, bizim işimiz değil” dediler. Bu yazı öğrenilmesi açısından çok zordur. Yaşı 12 ile 25 arasında olanlar hiç bir iş yapmadan, tüm yoğunlaşmasını buraya verirse 5-6 yıl içerisinde bu dili ve yazıyı öğrenebilir. Ama bir gün okuyup diğer gün başka işe gitmekle olmaz. Böyle başarılı olamaz, sadece bu işler uğraşmalı” diyor.
Muhlis Kaya: Mehmet Kuşman Van için çok değerli
Van Belediyesi Turizm Müdürü Muhlis Kaya da, “Mehmet Kuşman tabii ki bizim için çok değerli. Yine Urartu medeniyeti ile ilgili yapmış olduğu çalışmalar, en azından çivi yazsısı hakkında sahip olduğu bilgiler açısından Van için çok değerli. Tabii yaşı 80’i geçmiş bir hocamızdan bahsediyoruz. Bu yüzden ondan Urartuca eğitimi konusunda istenen faydayı alamıyoruz” diyor.
“Şimdi bu dili bilen sadece 7 kişi kaldı”
Mehmet Kuşman şöyle anlatıyor:
“30-40 yıl önce dünyada Urartu yazısı ve dilini bilenler vardı belki ama üniversitelerde Urartu dili ve yazısı öğretilmiyordu. Türkiye ve dünyadaki üniversitelerde Asurca, Sümerce, Hititce vardı ama Urartuca yoktu. Bu yüzden şimdi dünyada Urartu dili ve yazısını bilen 7 kişi kalmışız. Yaşım 82 olmasına rağmen bu dili bilenler arasında en genci benim. Bu nedenle Kültür Bakanlığı beni yurt dışına gönderiyor. Amerika’da Los Angeles’ta 5 yıl üst üste Urartu dili üzerinde yapılan konferanslara katıldım. Yine Almanya, Hollanda ve Belçika’da bu konuda konferans ve seminerler düzenledik. Sağlık sorunlarım olmasaydı Japonya’ya da gidecektim, orada da bir konferansımız vardı.
Taşların üzerindeki yazılar daha çok aslanlardan, anlaşmalardan, saldırılardan, harcamalardan ve tarihi yerlerden bahsediyor. Yine gelenek-görenekler ile buna benzer birçok şeyden bahsediliyor. Yönetimleri, hükümetleri birdir ve birlik halindeydiler. Muhalefet yok, 69 tanrı-tanrıçaları var, bunlardan üçünün makamı çok büyük. En büyüklerinin ismi Halidi’dir. Halidi devlet ve savaş tanrısıdır. Ardından Taişab geliyor, o da rüzgar tanrısı. Üçüncüsü ise güneş tanrısıdır. Diğerleri ise küçük tanrı ve tanrıçalardır. Her bir kalenin bir tanrısı vardı. Kale veya elle yapılmış küçük tepelerin tanrıları.”
Yer yüzünde en eski yazı türü çivi yazısıdır ki bundan 3 bin 200 yıl önce Mezopotamya uygarlığında bulunmuş, Urartular da buna çok önem vermiştir. Bu yazı türünde en önemli unsur, sayısal alfabe kullanıldıktan sonra her harfi veya kelimeyi ifade etmek için yaklaşık 600 öğe kullanmaları ve her bir sesin kendine özel sembolü olmasıdır.
Van Kalasi’ne Tuşba diyorlardı. Onlar için çok önemliydi, başkentleriydi. Bağdat gibi, Tahran ve Ankara gibi, onlarda başkent Tuşba diyordu. Çok sayıda çivi yazısı var orada. Ayrıca Van Kalesi’nin dışında Ayanis, Azaf, Suriye, Irak, İran ve Ermenistan’da da var.\"
Bundan 60 yıl önce Mehmet Kuşman sadece taşların dilini öğrenmek istiyordu. Fakat sonra daha önemli bir şey öğrendi. Çok eski bir devletin dilini öğrenerek bunu 21. Yüzyılda hayatı için bir geçim kapısı yapabileceğini keşfetti.