HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partilerine açılan kapatma davasına değinerek “Açtıkları kapatma davası HDP’yi daha fazla büyütecek ve daha fazla güçlendirecek, kimsenin kuşkusu olmasın,” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında konuştu.
Buldan, HDP’ye açılan kapatma davası ile ilgili “Ne zaman pislikleri ortaya dökülse akıllarına HDP, Kürtler geliyor. Bu iktidarın anayasa ve hukuku rafa kaldırması bugünler içinmiş. Mafyaya sıfır soruşturma, HDP’ye kapatma. Tam da 7 Haziran’ın yıl dönümünde,” dedi.
Buldan’ın konuşmasından satır başları:
“Birbirlerine sokakta dahi söylenmeyecek ağır sözler sarf edenler, savaş, rant, talan ve Kürt düşmanlığında birleşerek hukuksuzluk, gasp, yolsuzluk, yoksulluk üreten bir talan düzeni kurdular.
Organize suç örgütleri mafyayı Susurlukçuları, darbecileri, ırkçıları satılmış medyayı, kadın katillerini bu düzenin ortağı yaptılar. Türkiye ile sınırlı kalmadılar. Suriye’de El-Nusra, IŞİD, ÖSO çetelerini bu düzenin dış ayağı yaptılar.
Erdoğan 2007’de derin devleti minimize etmek, mümkünse yok etmek bunu başarmak gerekiyordu ya, tam tersini yaptı. Mafyanın itirafında olduğu gibi her suçta beraber oldukları büyük bir geniş aile kurdular. Bunun adı yerli ve milli suçlular itirafıdır. Mafya ve çeteleri öyle güçlendirdiler ki, suç örgütlerini ve Susurluk takımını devletin başına adete kayyım yaptılar.
Yöneticileri suç örgütlerinin hukuk dışı her faaliyetinden siyasal olarak beslendiler, güç devşirdiler, kara para ekonomisiyle siyasetlerini alttan finanse ettiler.
Müsilaj Sorunu
Bugünlerde biliyorsunuz özellikle Marmara Denizi’nde ortaya çıkan deniz salyası ürkütücü boyutta. Ancak mafya, bürokrasi, siyaset ittifakının ülkeye yaydığı müsilaj Marmara’dakinden daha beterdir. Bu siyasetin ürettiği salya tüm ülkeyi pandemi gibi sarmıştır. Tıpkı 90’lardaki gibi… Bu zihniyet yıllardır bu ülkeyi adeta sümenaltı cumhuriyetine dönüştürmüştür. Bütün pisliklerin üstünü devlet sırrı söylemiyle kapattılar, kapatmaya devam ediyorlar.
Dönemin Başbakanı Çiller’in yazılı emriyle 1994 tarihinde Özgür Ülke gazetesini bombaladılar. 95’te gazi katliamını yaptılar. Emir verenler, tetiği çekenler bellidir. Ama ortada sorumlu yoktur, hepsi sorumluluktan kaçmıştır. Devletin hafızası varsa halkların da hafızası vardır. Biz bunu asla ve asla unutturmayız.
Bu iktidar da geçmiştekilerle aynı yolu izlemeye devam etmektedir. 1993’te Muş’ta 9 köylüyü yakarak katledenler ve onları beraat ettirenlerle Roboski’de 34 köylüyü bombalayıp dosyayı kapatmaya çalışan bu iltidar, bugün ittifak halindeler.
AKP dönemindeki filler de failler de bellidir ama hepsi kendisini köşe bucak gizlemektedir. Eninde sonunda filler ve failleri adalet önünde mutlaka bir araya getirileceklerdir. Roboski’de köylüleri katleden uçaklar Rus uçağı mıydı? Şemdinli’deki kitabevini bombalayanlar Kolombiya’dan mı geldiler? Van’da Servet Turgut’a işkence yapan helikopter İran’a mı aitti? Suruç ve Ankara Gar Katliamını yapanlar açtığınız koridordan giren IŞİD değil miydi? Suriye’ye, çetelere sağladığınız silahları bir kargo şirketi mi gönderdi? IŞİD’le petrol ticaretini siz değil deniz korsanları mı yaptı?
Bu işlenenlerden asla kaçamayacaksınız. Gerçeklerin ve suçların üzerini örtemeyeceksiniz, izin vermeyeceğiz. Her yeri saran bu kirli döngüyü toplumu kabullendirmeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız.
Kapatma Davası
Yargının içinde düştüğü çukuru bizler görebiliyoruz. Suç örgütlerinin üzerine gitmeyen yargı HDP hakkında yeniden kapatma davası açarak mafyatik düzene bir kez daha kalkan oldu. Ne zaman pislikleri ortaya dökülse akıllarına HDP, Kürtler geliyor. Bu iktidarın anayasa ve hukuku rafa kaldırması bugünler içinmiş. Mafyaya sıfır soruşturma, HDP’ye kapatma. Tam da 7 Haziran’ın yıl dönümünde. 7 Haziran 2015 seçimlerinin yıl dönümünde HDP’ye bir kez daha kapatma davası açtılar. Kobani kumpas davasında olduğu gibi kirli, siyasi bir operasyonla karşı karşıyayız. Bugünkü mafyatik düzenin bir kırılma noktasıdır 7 Haziran.
Onca baskı ve zulüme rağmen halklarımızın değişim umudunu tüketemediler, halk iradesini teslim alamadılar, haziran dayanışmasını ve ruhunu yenemediler. HDP’ye kurulduğu günden bu yana pervasızca saldırdılar, saldırmaya devam ediyorlar. Binlerce yönetici ve üyemizi tutukladılar ama bize geri adım attıramadılar. HDP, eşit ve özgür yaşam fikriyle tüm Türkiye’ye açıldı. HDP’nin rüzgarı her yerde esti, herkese nefes oldu.
Dün açtıkları kapatma davası 6 yılın intikam davasıdır. Dün bir kez daha haklı çıktık, bu kumpas davasının hukuki değil siyasi olduğunu 7 Haziran tarihi tescillemiştir. Bir kez daha bunları suç üstü yakaladık. Bu dava, HDP’nin yürüttüğü siyasetle, HDP fikriyatıyla baş edememe davasıdır. Bu dava Susurluk tuğlalarının çekilecek olmasından duyulan korkudur, Kobani’yi düşüremeyen IŞİD’in intikamını alma davasıdır. Bu dava, demokratik siyaseti engelleyemeyen darbeci iktidarın intikam davasıdır. Teşhir olan, yolsuzluk, hırsızlık ve çete düzeninin intikam davasıdır.
Kapatma davası açarak HDP’yi ve Türkiye halklarını susturabileceğinizi sanıyorsunuz çok büyük yanılıyorsunuz..
Halklarımızın güçlü iradesi karşısında asla başaramayacağınızı size söylemek isteriz. Mafya ve çetelerin yazdığı siyasal tarihiniz değil, halklarımızın yazdığı onurlu tarih kazanacaktır. Suçlular ittifakı değil, halklar ittifakı kazanacak.
Açtıkları kapatma davası HDP’yi daha fazla büyütecek ve daha fazla güçlendirecek, kimsenin kuşkusu olmasın. Mücadelemiz daha da büyüyecek. Meydanı bu çete-mafya düzenine bırakmayacağız. Yolumuza engeller çıkarsalar da, bundan sonra da bir bir aşmaya devam edeceğiz. Buna gücümüz de kararlılığımız da var. İstedikleri kadar bizi siyaset dışına atmaya çalışsınlar, demokratik siyasetten vazgeçiremeyecekler bizi. Demokratik ittifaka yürüyüşümüzü durduramayacaklar. Türkiye halkları görmelidir ki ülkeyi bu çöküşten çıkaracak güç ve demokratik seçenek sadece HDP’dir. Kapatma davasının sonuçlarını biz değil, iktidar düşünsün. Kimse karamsarlığa kapılmasın.
Biz ne yapacağımızı gayet iyi biliyoruz. Siyasal tarihimiz tecrübelerle doludur. Demokratik seçeneklerimiz her zaman için vardır. Bu seçeneklerimizi sonuna kadar işleteceğiz. Demokrasiden, adaletten ve barıştan yana olan herkesle, tüm demokrasi güçleriyle, toplumsal muhalefetle en geniş demokrasi bloğunu mutlaka oluşturacağız. Bizler adalet ve hakikat mücadelesinde birleşen milyonlarız, gençleriz, kadınlarız, emekçileriz.
Türkiye’nin bugün karşı karşıya olduğu çöküşün nedeni Kürt sorununun çözümsüzlüğüdür. Bu çözümsüzlük döngüsü çete mafya sarkacıyla sürdüren akıl, 1990larda iş başındaydı ve bugün yine bir kez daha karşımızda. Kürt sorununa karşı siyaset aklının yerini alan ve Kürt düşmanlığında birleşen imha aklı, Türkiye’yi 90’lardan daha büyük bir çöküşle karşı karşıya getirmiştir. 2015 kırılma noktasıdır. İktidar çözüm sürecine siyasi fırsatçılıkla yaklaşmasaydı, masayı devirmeseydi, Türkiye bugün siyaset-mafya-çete üçlüsünün ve yarattığı kirlenmenin esiri değil; barış, adalet, demokrasi hakimiyetiyle büyük bir dönüşümü başarmış olacaktı.
İktidar ülkeyi ayrıştırıcı ve yıkıcı etkisi büyük olan savaş konseptini seçti. 5 Nisan 2015 Sayın Öcalan’la diyalogun, yani çözüm sürecinin bitirildiği tarihtir. Siyasi heyetlerin İmralı Adası’na gittiği son tarihtir. Bu tarih hukuk dışına da çıkma tarihidir. “