HDP, DTK, DBP ve HDK’nin düzenlediği ortak basın toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, hükümetin cezaevinde yaşanan ölümlere karşı tutumunun kabul edilemez olduğunu söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Diyarbakır’da olağanüstü toplandı.
HDP Eş Genel Başkanları Sezai Temelli ve Pervin Buldan başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya, DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk, DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan ve HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit de katıldı.
Toplantı devam ederken, HDP, DTK, DBP ve HDK eş genel başkanları ve eş sözcüleri, Newroz kutlamaları ile PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı Leyla Güven’in 139 gündür sürdürdüğü ve tüm cezaevlerine yayılan açlık grevi eylemlerine ilişkin ortak basın toplantısı düzenledi.
HDP, HDK, DTK ve DBP’nin ortak açıklamasını okuyan Buldan, “Newroz kutlamaları herhangi bir olumsuzluk yaşanmadan, büyük bir kitlesellikle gerçekleşti. Milyonlarca insan tüm baskılara, zulme ve engellemelere rağmen Amed, Van ve İstanbul başta olmak üzere il ve ilçelerimizde çok net mesajlar verdi” şeklinde konuştu.
Hükümete Çağrı
Buldan, cezaevlerinde son 10 günde dört siyasi tutuklunun tecridi protesto etmek için yaşamlarına son vermesine de değinerek, “Tüm kurumlar olarak, bizler elbette ölümü değil yaşamı ve yaşatmayı savunuyoruz. Nedeni ne olursa olsun kendi yaşamına son vermeyi doğru bulmadığımızı bir kez daha ifade ediyoruz” dedi.
Yaşamını yitiren tutukluların cenazelerine ilişkin hükümetin tavrı için ise ‘kabul edilemez’ diyen Buldan, şöyle devam etti:
“Cenazelerin ailelerden kaçırılması, ailelerin onayı alınmadan ve defin hakkı gasp edilerek zorla defnedilmesi, dini vecibelerin yerine getirilmesinin engellenmesi büyük bir utanç konusudur. Acı olan ve şaşkınlıkla izlediğimiz odur ki, bazı bakanlar meydan meydan dolaşarak tarihin utanç sayfalarında yer alacak olan bu uygulamalardan övgü ile bahsedebilmektedir. Ne yaparsanız yapın sorumluluktan kaçamazsınız, devletin koruması altında yaşanan ölümlerin sorumlusu siz yetkililersiniz.”
“Hukuk ve insanlık değerleri açısından İmralı’da aile ve avukat görüşünün bir an önce yapılması gereklidir” ifadelerini kullanan Buldan, son olarak iktidara seslenerek, “Hukuki ve yasal hakların kullanılmasını engellemeyin, 4 yıldır süren mutlak ve ağırlaştırılmış tecridi sonlandırın” diye konuştu.
Neler Oluyor ?
HDP Hakkari Milletvekili ve DTK Eş Başkanı Leyla Güven’in 8 Kasım’da başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi 139’uncu gününde devam ediyor.
Güven’in yanı sıra 7 bin tutuklu cezaevlerinde, onlarca siyasetçi ve aktivist de yurt dışında açlık grevi eylemini sürdürüyor.
1 Mart tarihinden itibaren tüm cezaevlerine yayılan açlık grevi eylemleri devam ederken, son 10 günde cezaevlerinde dört siyasi tutuklu da yaşamına son verdi.
17 Mart’ta Zülküf Gezen Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde, 23 Mart’ta Ayten Beçet Gebze Cezaevi’nde, 24 Mart’ta da Zehra Sağlam Erzurum Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde ve son olarak 25 Mart’ta Medya Çınar Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde ‘tecridi protesto etmek için’ yaşamını sonlandırmıştı.
Yaşamını yitirenlerin cenazeleri alıkonularak polis ve jandarma ablukasında defnedilirken, kitlesel ziyaretler engelleniyor.
Peş peşe gelen ölüm haberleri üzerine Güven tutuklulara bir çağrıda bulunmuş, ‘açlık grevinde güç ve morale ihtiyaç olduğunun’ altını çizerek, ‘yaşamına son verenlerin çok değerli olduğunu ancak her eylemin kendisinden bir parça götürdüğünü’ kaydetmişti.
Tutuklulardan yaşamlarına son vermemesini isteyen Güven, “Bu eylemler karşısında saygıyla duruyoruz. Ama şunu söylemek istiyorum; zaten başlatılmış bir eylemimiz var. Biz zaten eylem halindeyiz, sonuç almaya yaklaştık. Açlık grevi eylemcileri etrafında yerlerimizi almalıyız. Yeni eylemlerde bulunmamalıyız” demişti.
Cezaevlerindeki siyasi tutuklular adına açıklama yapan Deniz Kaya da tutuklulardan yaşamlarına son vermemesini istemiş, “Taleplerimiz kabul görene kadar direnişimizi sürdüreceğimizi belirtiyoruz” demişti.