\'\'Sykes-Picot anlaşması ve onun çizdiği sınırlar 100 yıl aradan sonra tekrar tartışmaların ana merkezinde.\'\'
Osmanlı Devleti\'nin parçalanması sürecinde Birleşik Krallık, Fransa ve Rusya arasında imzalanan Sykes – Picot Antlaşması, “Küçük Asya Antlaşması” (Asia Minor Agreement) olarak da bilinir.
Anlaşmayı yazanlar Mark Sykes ve François Georges-Picot\'tur, imzalayanlar ise Edward Grey ve Paul Cambon\'dur.
I. Dünya Savaşı sırasında, 29 Nisan 1916\'da Kut\'ül Ammare Kuşatması sonrasında İngiliz kuvvetlerinin Osmanlı 6. Ordusu karşısında bozguna uğramasından 17 gün sonra, 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan ve Türkiye\'nin Orta Doğu topraklarının paylaşılmasını öngören gizli antlaşmadır.
1915\'te Arabistan Yarımadası\'nı ele geçiren İngiltere, Türkiyeye karşı ayaklanan Mekke\'li Şerif Hüseyin\'i destekleyerek Irak ve Filistin toprakları üzerinde kendisine bağımlı bir Arap devleti kuracaktı. Mekke Şerifi Hüseyin ile Mısır\'daki İngiliz Yüksek Komutanı McMahon arasında böyle bir antlaşma gizli olarak imzalanmıştır.
Neresi Kimin Olacaktı?
Fransa böyle bir plana karşı çıkıp Britanya\'ya baskı yaparak yeni bir antlaşma yapılmasını istedi. Rusya\'nın onayı ile imzalanan bu antlaşmaya göre;
Rusya\'ya, Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis ile Güneydoğu Anadolu\'nun bir kısmı,
Fransa\'ya, Doğu Akdeniz bölgesi, Adana, Antep, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Musul ile Suriye kıyıları,
Britanya\'ya Hayfa ve Akka limanları, Bağdat ile Basra ve Güney Mezopotamya verilecekti.
Fransa ile Britanya\'nın elde ettiği topraklarda Arap devletleri konfederasyonu veya Fransız ve İngiliz denetiminde tek bir Arap devleti kurulacak,
İskenderun serbest liman olacak,
Filistin\'de, kutsal yerleşim yeri olması nedeniyle bir uluslararası yönetim oluşturulacaktı.
1917\'deki Bolşevik Devrimi’nden sonra Rusya antlaşmadan vazgeçmiş, Lenin gizli olan bu anlaşmayı dünya kamuoyuna açıklamıştır.
Kürdistan Parçalandı
Anlaşmayla beraber, Kürdistan toprakları farklı ülkelerin sınırlarına dahil edildi ve Ortadoğu’da Kürtler, 100 yıldır süren savaşların ortasında kaldı.
Sykes ve Picot, \"imparatorluğu içselleştirmiş kişiler.\" Her ikisi de sömürge yönetiminde yetişmiş, bölge halkının Avrupa imparatorluğu altında daha iyi koşullarda olabileceğine inanan aristokratlar.
Her ikisi de Orta Doğu\'ya dair derin bilgilere sahip.
Birinci Dünya Savaşı\'nın yarattığı karmaşanın ortasında alelacele yürüttükleri müzakerelerde varılan anlaşmanın prensipleri bugün de Ortadoğu\'yu etkilemeye devam ediyor.
Sykes-Picot anlaşması ve onun çizdiği sınırlar 100 yıl aradan sonra tekrar tartışmaların ana merkezinde.
Cetvelle Çizdiler
Anlaşmada ilk dikkati çeken, Ortadoğu haritasına baktığımızda gördüğümüz “cetvelle çizilen düz çizgiler”dir.
Her ne kadar Sykes-Picot anlaşmasının cetvelle çizdiği sınırlar mezhepsel bölmeyi temel alsa da, yeni yaratılan sınırlar, sahadaki mevcut mezhepsel, aşiretsel veya etnik ayrımlarda karşılığını bulmadı.
Örneğin Sünni aşiretlerin yoğun olduğu Irak-Suriye sınırı fiili olarak buharlaştı ve her iki ülkenin bu bölgeleri IŞİD’in denetimine girdi.
Bölgeyi emperyalistlerin etki alanlarına göre bölen anlaşmanın en büyük mağduru Kürtler oldu.
Bölgenin kadim halklarından olan Kürtler, sınırlar çizilirken dört ayrı ülkede dört parçaya bölündü.
Arap halk ayaklanmaları süreci Kürtler’de de bir uyanışa yol açtı ve anlaşma tarafından çizilen sınırların ayırdığı farklı ülkelere dağılmış olan Kürtler tarihte olmadığı kadar birbirine yakınlaştı.