Molla Mustafa Barzani’yi Irak Muhaberatı\'nın suikastından kurtardı, Hafız Esad ile Iraklı Kürtleri görüştürdü. Aile kökeni Türkiye\'den. Kendisi Suriye asıllı, Irak vatandaşı... Batı medyasının \'Kürdistan\'ın James Bond\'u\' dediği İbrahim Gabari yaşadığı Erbil\'de ilginç hayat hikayesini ve bölgedeki gelişmeleri Al Jazeera’dan Can Hasasu\'ya anlattı
İbrahim Gabari... Bağdat’ın El Mustansıriyye Üniversitesi’nde Siyasal Bilimler Fakültesinde öğrenciyken Irak Muhaberatı\'nın dikkatini çekmesi, onun filmlere konu olacak öyküsünün başlangıcı oldu.
İbrahim Gabari’nin aslı, Şırnak’ın Gabar bölgesine dayanıyor. Ataları, Suriye’nin Haseke bölgesine yerleşti. Gabari ailesi bu bölgede 23 köye yayılan bir nüfusa sahip. Üniversite eğitimi için gittiği Bağdat\'ta uluslararası ilişkiler okuyup, bu alanda kariyer yapmak istiyordu. İstediği de oldu, ama kader ona biraz dolambaçlı bir yol çizmişti. Anlattığına göre, 1970 yılında Irak Muhaberatı kendisiyle temas kurdu ve Kürt lider Molla Mustafa Barzani’yi (Mesut Barzani\'nin babası) izlemesini teklif etti. Irak Muhaberatı, Gabari\'nin babasının Molla Mustafa Barzani ile tanışıklığını biliyordu. Gabari\'den bu tanışıklığı kullanarak Barzani\'ye yaklaşmasını istiyordu.
Gabari görevi kabul etti. Molla Mustafa Barzani\'yi sık sık ziyaret edip, bu ziyaretleri çektiği fotoğraflarla belgeliyordu. Barzani\'nin karargâhı, karargâhta görüştüğü kişiler ve korumalarının sayısı ile ilgili bilgiler düzenli olarak Bağdat\'taki Muhaberat merkezine akıyordu. Ancak, Irak istihbaratının bilmediği bir şey vardı. İbrahim Gabari, muhaberatın kendisiyle kurduğu ilişkiyi ve talebini Barzani\'ye anlatmıştı. Yani, bütün bunları Barzani\'nin bilgisi dâhilinde yapıyordu ve aslında O bir Kürt ajanıydı.
Barzani\'nin hayatını kurtardı
Gabari uzun süre Irak Muhaberatı\'nı bu şekilde oyaladı. Aynı zamanda, Muhaberat\'ın planlarını ve araştırdığı konuları Barzani\'ye bildiriyordu. Bu durum iki yıl boyunca böyle devam etti. Muhaberat 15 Temmuz 1972 tarihinde, Molla Mustafa Barzani\'nin odasına konulmak üzere, bomba yerleştirilmiş bir evrak çantasını Gabari\'ye teslim etti: \"Muhaberattaki bomba uzmanı bana, bombanın aktif hale gelmesi için, çantadaki düzeneğe nasıl pil yerleştireceğimi gösterdi. Pil takıldıktan 1 saat sonra bombanın patlayacağı söylendi. Çantanın bu zamanlamaya uygun bir şekilde yerleştirilmesi gerekiyordu.\"
Gabari çantayı aldı ve Irak\'ın kuzeyine, Molla Mustafa Barzani\'nin karargâhının olduğu bölgeye gitti.
\"Karargâha varınca durumu anlattım. Barzani\'nin de bomba uzmanları vardı. Onları çantayı incelemeye aldılar. Çantayı incelediklerinde düzeneğin pil takıldıktan hemen sora patlayacak şekilde ayarlandığını gördüler. Bu da, Muhaberatın patlamada benim de ölmemi istediğini gösteriyordu. Muhtemelen karşı istihbarat faaliyetinde olduğumu anladılar. Arkadaşların söylediğine göre çantadaki patlayıcılar, o dönem yalnızca bazı yabancı devletlerin sahip olduğu türdendi.\"
Gabari, Barzani\'nin hayatını kurtardığı gibi kendi hayatını da kurtarmıştı. Olay, Batı medyasında geniş bir yer buldu. Başarısız suikast girişimi, o dönem Iraklı Kürtlerle barış görüşmeleri yürüten Bağdat yönetiminin güvenilmezliğini kanıtlıyordu. Deşifre olan Gabari, Fransız gazetelerinde \'Kürdistan\'ın James Bond\'u\' olarak anıldı.
Irak, İran, Suriye üçgeni
1970\'lerde dönemin İran Şahı, Irak ile olan sınır anlaşmazlıkları nedeniyle Kürt peşmergelere destek veriyordu. Silah ve cephane yardımının yanı sıra, \'uzman\' desteğinde de bulunuyordu. Tahran ve Bağdat arasında varılan Cezayir anlaşması bu desteğin sonu oldu. Zor durumda kalan Barzani, Irak\'ta barınamayacağını anladı, ailesi ve yakınları ile birlikte İran\'a gitti.
Bu olaydan sonra, Iraklı Kürtler bölgede yeni müttefik bulmak için girişimler başlattı. Gabari, Suriyeli olması nedeniyle, Barzani tarafından Şam\'a gönderildi:
“1976’da Suriye’ye, Hafız Esad ile görüşmeye giden ilk Kürt heyetinin başkanlığı ile görevlendirildim. Baba Esad ile 45 dakikalık bir görüşmem oldu. O sırada Mustafa Barzani hastaydı. Hafız Esad, Mustafa Barzani\'nin oğluyla görüşmek istedi. Mesud Barzani Londra’daydı. Londra’ya gittim ve Mesud Barzani’yi Şam\'a getirdim. Orada Esad yönetimi ile masaya oturdu. Celal Talabani de Hafız Esad\'la ayrıca görüşüyordu.
Talabani o zamanlar henüz Kürdistan Yurtseverler Birliği\'ni kurmamıştı. Siyasi konularda Mesut Barzani\'yle aralarında anlaşmazlık bulunuyordu. Talabani’nin Suriye Muhaberatı ile arası iyiydi. Mesut Barzani görüşmeden sonra Şam\'dan ayrıldı. Ben Şam\'da kalıyordum. Bir gün Suriye Muhaberatı beni tutukladı. Hiçbir geçerli neden yoktu, bana söylenen.”
Tedmur hapishanesinde Rus işkencesi
Suriye’nin işkence ve infazlarla ünlenmiş Tedmur hapishanesine atılan Gabari, 1977’den 2000\'e kadar, 24 yıl boyunca ziyaret ve görüş hakkı olmaksızın hapis yattı. Gabari, Rusya ve Suriye rejimi arasındaki ortaklığın o yıllardan günümüze kadar geldiğini düşünüyor:
“Her gün işkence görüyorduk. Suriyeli işkenceciler kendi aralarında işkence yöntemlerinin uygulanması konusunda tartıştıkları zaman, ‘Ruslar bize böyle öğretmemişti’ veya ‘Ruslar bunu böyle yapıyordu’ gibi ibareler kullanırdı. Bu da Esad’ın ölüm ve işkence çetelerinin Rusya tarafından eğitildiğini ve Putin’in neden bugün oğul Esad’e sahip çıktığını çok güzel açıklıyor.”
Dönemin Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad vefat edince yerine İngiltere\'de yaşayan oğlu Beşşar Esad geçti. Oğul Esad\'ın yönetime geçtikten sonra çıkardığı aftan yararlanan Gabari, 2000 yılında, mahkemesiz girdiği Tedmur hapishanesinden yine hakim yüzü görmeden serbest bırakıldı.
Eski ajan gözüyle bölgedeki gelişmeler
Eski ajan Gabari, şimdilerde KDP\'nin dış ilişkiler bürosundaki görevinin yanı sıra, yerel medya organlarında siyasi analist olarak yazılar yazıyor, televizyon programlarına katılıyor. En çok ele aldığı konu ise Kürt halkının geleceği. PKK’yi ve Abdullah Öcalan’ı gençlik yıllarından beri izleyen Gabari, PKK’nin Türkiye, Irak ve Suriye’deki son stratejisini de eleştiriyor:
“Ben bir Kürdüm ve halkımın haklarını Türkiye’de, Suriye’de, Irak’ta, her zaman ve her yerde savunurum. Ancak Kürt haklarını savunuyorum bahanesiyle ortaya çıkan ve Kürt halkının asıl düşmanlarından İran ile işbirliği yapan PKK’yi kabul etmem mümkün değil. Türkiye dışı ve hatta bölge dışı güçlerin maşası, işbirlikçisi haline geldiler. PKK, İran ve Rusya’nın maşası oldu”.
Gabari’ye göre Kandil, kitleyi İmralı’nın çizdiği yol haritasından uzaklaştırıyor:
“Türk hükumeti Abdullah Öcalan’ı hapisten çıkartırsa işte o zaman akla-kara belli olur. O zaman diyalog ve Kürt halkının gerçek çıkarları için masaya oturanlar ile gençlerimizi İran’ın tetikçisi yapanlar arasındaki fark ortaya çıkar. Halkın Öcalan’a saygısı büyük. Ama Kandildekiler Öcalan’ın yolunda değil, onu etkisiz hale getirmek istiyorlar.\"
‘Hendekleri İran kazdırıyor’
Nusaybin, Şırnak hattındaki operasyonlar nedeniyle Türkiye ve Kürdistan Bölgesel yönetimi arasındaki sınır kapısının kapandığını hatırlatan Gabari, söz konusu bölgelerde PKK uzantılı grupların silahla şehre inmesinin tesadüf olmadığını düşünüyor:
“Sayın Barzani ile Türk yönetimi ne zaman bir konuda anlaşsa, İran maşası Cemil Bayık ve PKK bir yerlerde harekete geçiyor. Şimdi de bunu Rusya desteği ile yapıyorlar. Kürdistan Yönetimi ve Ankara arasında petrol ve doğalgazın boru hatları ile Türkiye’ye taşınması konusunda anlaşmalar yapıldığı bir dönemdeyiz. PKK bu enerji hatlarının geçtiği bölgelerde kurtarılmış bölge diyerek olaylar çıkartıyor. Kazılan hendeklerin her biri barış yoluna, Kürt halkının haklarını elde etmesi yoluna konmuş bir engeldir. Hendekleri de İran kazdırıyor.\"
HDP başarısı ve başarısızlığı
Gabari’ye göre Halkların Demokrasi Partisi (HDP)’nin 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde elde ettiği sonuçlar, Kürt halkı için neyin doğru neyin yanlış oluğunu gösteriyor:
“HDP ve liderliği eğer erdemli hareket etseydi, şiddeti destekleyen ve cesaretlendiren tutum takınmasaydı, Türkiyeli Kürt kardeşlerimizi barış dolu, parlak bir gelecek bekliyordu. Ancak HDP, fermanın elinde olmadığını gösterdi. PKK’nin ve emrinde olduğu güçlerin etkisinde.”