Ergun Babahan'ın konuya ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
Bir iktidar toplumun taleplerine cevap veremez hale gelince, yasa mühendisliği arayışlarına giriyor, partilerden partilere transferi yasaklamak vs… Bugün gelinen noktada görünen gerçek şu ki, AKP içinde asıl huzursuzluk, CHP’nin DEVA ya da Gelecek Partisinde ödünç milletvekili vermesinden çok günü geldiğinde AKP içinde büyük bir boşalma, taşınma korkusu yaşanabileceğine yönelik.
Şu anda Türkiye'de bir muhalefet boşluğu var, Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP bu boşluğu dolduramıyor. Herkes bunu net görüyor. Genelde lafları eveleye geveleye söylüyorlar. Ciddi bir çıkış ve ta ır yok. Kürtler şu anda Türkiye’de Güney Afrika’nın siyahilerine dönüşmüş durumda. Fiili olarak oy hakları, seçme ve seçilme hakları elinden alınmış. Türkiye’de Kürtlere yönelik bir ırkçı rejim kurulmuş durumda. CHP burada yok. Bekçiler, polisler her gün sokakta, evinin bahçesinde, balkonunda insanları dövüyor, bir devlet terörü yaşanıyor, CHP orada da yok…CHP ürkek, ezik…
Ali Babacan’ın Mithat Sancar üzerinden HDP’ye verdiği mesaj bile anlamlı, önemliydi, CHP bunu bile yapamıyor. Çok silik, devletin çizdiği sınırlar içinde kalan, Saray’a montajlanmış, İş Bankası ve Belediyeler üzerinden yediği rantla mutlu olan bir parti.
Yavuz Baydar'ın değerlendirmeleri şöyle:
CHP eğer bir otobüs ise, camları buzlu ve buzlu camla ilerliyor. Taktik olarak bir takım adımlar attığı söylenebilir ama verimsiz taktikler bunlar. Bir stratejinin de olmadığı anlaşılıyor. Arada sırada Demokrasi İttifakı lafları gündeme getiriliyor. Ama Demokrasi İttifakının ne olacağı, nasıl şekilleneceği, nasıl bir yol haritası izleneceği, nasıl bir metotla, yöntemle AKP-MHP iktidarının zorlanacağı konusu tamamen meçhul…
Bir tıkanma var bu tıkanmayı da Davutoğlu ve Babacan’ın tek başına aşacak gibi de pek görünmüyor. Tüm bunlar her iki parti liderini (Babacan-Davutoğlu) acaba bir baskın seçim gündemi gelir mi gelmez mi endişesiyle hareket ettiğini de söylüyor. Seslerin yükseltmeleri (Babacan-Davutoğlu) bir pozisyon alma, meydanı boş bırakmama, bir takım açıklamalarla doldurma çabası. Davutoğlu eski defterleri açma yanlısı, kendince bir şeyler söylüyor. Davutoğlu olayın, kitabın ortasına bir türlü gelmiyor. Davutoğlu konusunda ciddi bir inandırıcılık, güven problemi var….
Babacan sözkonusu olduğunda bu sefer MHP kesimi delleniyor. Bir taraftan da Babacan’ı- AKP’nin ilk dönemindeki o müthiş ekonomik başarılara, Kemal Derviş programı devralmış ve onu uygulamıştı, inat ve kararlılıkla, onlar sanki onun esere değilmiş gibi, gökten paraşütle inmiş ‘neoliberal aktör’ gibi tanıtarak onu daha çok güvenilirliğiyle tanıtma….
Klasik bir Türkiye kayıkçı kavgası yeniden bu isimler etrafında şekillenmeye başladı….
Erdoğan, Libya zaferini cebine koyarak farklı bir güçlendirilmiş bir profille erken seçime gitmek isteyebilir. Erdoğan’ın kafasında çok net bir strateji var. Bahçeli de daha çok partisinin yüzde 10 üstünde kalması, iktidardan kopmaması , iktidara macunlanmış halinin bozulmaması sözkonusu. Ama bir de ortada tabi aşağıya doğru yuvarlanmakta olan bir ekonomik hazin tablo var, üretim iyice yavaşlamış durumda, işsizlik yükseliyor, Türk parası devalüe edilmiş durumda, enflasyon yukarıya doğru fırlama eğilimde, ekonomi sistemde Türkiye’yi taş dönemine döndürme sözkonusu.