Erdoğan\'ın bazı vekillere, Davutoğlu ekibinin operasyon düzenleyerek, kendisini Saray\'a hapsetmek istediğinden dert yandığı söyleniyor.
Erdoğan’ın yaşanan son gelişmeler üzerine kendisine yakın bazı vekillere Davutoğlu ekibinin operasyon düzenleyerek, kendisini Saray’a hapsetmek ve AKP üzerindeki etkinliğine gölge düşürmek istediklerini paylaştığı konuşuluyor.
Kulislerde konuşulan iddialara göre, AKP içerisinde irade gösterme eğilimine sahip Ahmet Davutoğlu ve ekibi yanına Mit Müsteşarı Hakan Fidan’ı da alarak 7 Haziran seçimlerinde kazanılacak olası bir zaferin ardından Erdoğan’ın kanatları altından çıkmayı planladı.
Ahmet Davutoğlu, aktif siyasete katılmayacağını deklare eden, ancak geçmişte yaşanılan kırgınlıklar nedeniyle Erdoğan ile arasına mesafe bırakan Abdullah Gül ile Bülent Arınç, Beşir Atalay, Hüseyin Çelik gibi AKP’nin önde gelen ağabeyleri, Yalçın Akdoğan gibi etkili kardeşleri ve diğerleri tarafından da açık bir destek buldu.
AKP içerisinde hala oldukça güçlü olan Erdoğan, Parti içindeki istihbarat ağı vasıtasıyla bu gelişmelerden haberdar oldu. Yandaşlarına karşı Davutoğlu ve ekibini teşhir etmek ve kendisine karşı planlanan tezgahı bozmak amacıyla evvela Hakan Fidan’a baskı kurarak adaylığını geri çekmesini sağladı. Ancak bu süreçte Erdoğan ile Hakan Fidan arasında da belirgin bir kırgınlığın yaşandığı gözlemlendi.
Yaşanan tüm bu gelişmeler, Davutoğlu ve ekibinin Erdoğan’a karşı başkaldırdığı şeklinde yorumlara yol açtı. Erdoğan da artık Başbakanlık koltuğunda kendi direktiflerine harfiyen uyan Davutoğlu’nun oturmadığının farkına vardı ve ona olan güvenini kaybetti.
Erdoğan, artık Davutoğlu ve ekibinin her girişiminin ardında kendisine karşı düzenlenen bir komplo arayışı içinde olacak gibi görünüyor. Despot ve diktatörel eğilim içindeki her liderde olduğu gibi Erdoğan’ın da çevresindeki insanlara güvenmeme ve onların her davranışını kontrol altına alma eğilimi yatıyor. Erdoğan’ın Hakan Fidan’ı Mit Müsteşarlığı pozisyonunda istemesinin en önemli nedenlerinden biri Ak Parti’yi ve devleti kendi kontrolü altında tutabilme histerisinden öte bir şey değil.
Fidan’ın istifası ilk kıvılcım oldu
Erdoğan ile Başbakanlık arasındaki gerilimin ilk kıvılcımı Mit Müsteşarı Hakan Fidan’ın istifası sonrası kamuoyuna yansıdı. Başbakan Ahmet Davutoğlu gölge başbakan yakıştırmalarından hazetmiyor ve 7 Haziran seçimlerinin ardından Erdoğan’ın AKP üzerindeki etkisinden kurtulmayı hedefliyordu.
Bu amaçla Davutoğlu’nun uzunca bir süre Ak Partinin önde gelen isimleriyle gizliden gizliye görüşmeler gerçekleştirdi. Bu görüşmeler neticesinde öncelikli olarak seçimden güçlü bir şekilde çıkabilmenin gerektiği üzerinde hem fikir olundu. Bunun için de güçlü vekil listesi oluşturabilmek için harekete geçildi. Ak Parti’ye sadakati kanıtlanmış, görevlerindeki başarıları bilinen bürokratlara aday olun talimatı ulaştırıldı.
Bu bürokratlar arasında en popüler olanı ve Davutoğlu’nun mutlaka yanında görmek istediği Hakan Fidan’a da Dışişleri Bakanlığı sözü verildi ve aday olmaya ikna edildi. Fidan, görev süresi içinde çok fazla yıpratıldığı ve hedef isim haline geldiği için bu teklifi kabul etti ve kendisine karşı komplo düzenlendiğini düşündüğü 7 Şubat’ta görevinden istifa ederek aday adaylığını açıkladı.
Erdoğan bu gelişme üzerine küplere biner ve Hakan Fidan’la bizzat görüşerek onu bu kararından vazgeçirmeye çalışır. Ancak bu konuda başarılı olamayınca, bu talebini basın aracılığıyla dile getirerek Hakan Fidan’ı bir anlamda AKP seçmeninin önüne atar. Hakan Fidan uzunca bir süre geri adım atmamak için dirense de, kendisine karşı gelişen yoğun baskılara dayanamayarak adaylığını geri çeker.
Hakan Fidan’ın adaylığını geri çekmesi sonrasında Erdoğan’ın yaptığı bir açıklama bu ilişkiyi gözler önüne serecek mahiyette: “Onu böyle bir göreve getiren benim. Müsaade edilmiyorsa orada kalması ve ayrılmaması gerekirdi. Tabii ki kırgınım.”
Abdullah Gül de diskalifiye edildi
Davutoğlu ve ekibinin bir sonraki hamlesi, gerek AKP nezdinde gerekse AKP’li olmayanların, yumuşak mizacı ve uzlaşmacı kişiliğiyle saygı duyduğu Abdullah Gül’ün yeniden aday gösterilmesi idi. Bu hamlenin AK Parti’ye olumlu dönüşünün olacağı düşünülüyordu.
Ancak tüm bu gelişmelerden, AKP içinde güçlü bir istihbarat ağı kurmuş olan Erdoğan’ın habersiz kalması düşünülemezdi. Bu çalışmalardan haberdar olan Erdoğan, yakın çevresiyle gerçekleştirdiği istişareler sonrasında harekete geçti ve önce Mit Müsteşarı Hakan Fidan’ın adaylığını geri çekmesini sağladı ve ardından Gül’ü, aktif siyasete yeniden girmeyeceğini açıklamak zorunda bıraktırdı
Erdoğan Davutoğlu ve ekibine karşı savaş açtı
Bunun ardından Erdoğan AKP içinde belli bir ağırlığa sahip olan Davutoğlu’na karşı deyim yerindeyse savaş açtı. Kendisine yakın vekillerle yaptığı görüşmelerde Davutoğlu’nun planlarından bahsederek açık bir şekilde eleştirerek Davutoğlu’nu yalnızlığa sürükledi. Söylentilere göre, Erdoğan bu görüşmelerde parti içindeki bir grubun kendisine karşı girişimlerde bulunduğunu söyleyerek “Beni saraya hapsetmek istiyorlar,” şeklinde tepki gösterdi.
Bu gelişmelerin ardından Erdoğan’ın Davutoğlu ile ipleri tamamen kopardı: Ukrayna ziyareti öncesi Atatürk havalimanında düzenlediği basın toplantısında gündeme bomba gibi düşen açıklamalar yaptı ve “İzleme Heyeti\'ne karşıyım, haberleri gazetelerden okuyorum!” açıklamasında bulundu. Ardından Ukrayna dönüşü yine basının karşısına çıktı ve bu kez de Dolmabahçe açıklamasını hedef aldı: “Açıklanan 10 maddelik metinde bir demokrasi çağrısı yok. Bu metnin demokrasi adına neresini kabul edeceğim?\"
Bu açıklamalar Saray ile Başbakanlık arasındaki gerilimin iyice ayyuka çıktığının işaretiydi. Erdoğan bu açıklamalarda aslında Hükümetin icraatlarını beğenmediğini ve kendisinin devre dışı bırakılmak istendiği mesajını aleni bir şekilde veriyordu. Bu söylemlerle AKP seçmeni ile Türkiye’deki milliyetçi kesimlerin hedeflendi ve bir taşla birden fazla kuşun vurulmak istendiği gözlemleniyordu.
Bülent Arınç\'tan çok sert tepki geldi
Bu açıklamalara hükümet tarafından nasıl bir cevap verileceği merak konusuydu. Beklenen açıklama AK Parti içinde çok sevilen hükümetin ılımlı simalarından biri olan Bülent Arınç’tan geldi. Geçmişte bir çok kez Erdoğan’ın sert ve tepki çeken açıklamalarını yumuşatmaya çalışan ve bu nedenle bir çok kez Erdoğan’la kırgınlık yaşayan Bülent Arınç, beklenmedik bir şekilde Erdoğan’a çok sert bir tepki gösterdi:
“Biz her zaman görüşüyoruz. Olan bitenler herkesin gözü önünde oluyor ama ben bir hükümet üyesiyim. Benim bir başbakanım var ve bu hükümet 7 aydan beri ülkeyi yönetiyor. İnşallah 2 ay sonra seçimlere gideceğiz ve 7 Haziran’dan sonra da yine Sayın Davutoğlu liderliğindeki hükümetimiz görevine devam edecek. Dolayısıyla ben bir bakan olarak hepimizin başbakanı Sayın Davutoğlu’nu yıpratacak, kamuoyunda yıpranmasına yol açabilecek her türlü tehlikeye karşı savunurum.”
Bu söylemler Davutoğlu ile birlikte hareket eden ve Erdoğan’a kırgın olan, diktatörvari yaklaşımlarından rahatsız olan grubun Erdoğan’a baş kaldırdığının açık emarelerini taşıyordu. Davutoğlu’nun liderliğinin 7 Haziran sonrası devam edeceğinin üstüne vurgu yapılıyor ve Erdoğan Davutoğlu’nu yıpratacak, kamuoyunda yıpratacak bir tehlike olarak ilan ediliyordu.
Padişah ile Vezir arasındaki uzun süre önce gizli kapılar ardında başlayan bu savaş artık tamamen kamuoyunun gözleri önünde sürdürülmeye başlanmış durumda. Artık bu savaşın bitirilmesi gibi bir durum söz konusu değil. Erdoğan kendisine karış planlanan bu girişimlere karşı şimdilik uzlaşma yolunu seçmeyi değil, AK Parti seçmeni nezdindeki gücünü ve karizmasını kullanmayı seçecektir. Davutoğlu ve Erdoğan muhalifleri ise sahip oldukları hükümet gücünü sonuna kadar kullanarak Erdoğan’ın Gölgesi’nden kurtulmaya çalışacaklardır.
Erdoğan\'dan Paralel AKP teşkilatı
Yaşanan gerilim, 7 Haziran seçimleri için hazırlanan milletvekili aday adayı listelerini de etkiledi. AKP kulislerinde, Erdoğan’ın AKP yönetimine karşı paralel yeni bir AKP teşkilatı kurduğu konuşuluyor.
İddiaya göre, aday adayları ile ilgili çalışmaları Saray’da gerçekleştiremeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakın çevresi, bunun için Ankara’nın Oran semtinde yeni bir villa kiraladı. Aday adayları ile ilgili görüşmeler ve çalışmalar da buradan yürütülüyor. AKP Genel Merkezi’nde hazırlanan listeler ise Saray ekibinin çalışması ile karşılaştırılacak. Liste son olarak Saray’da şekillenecek, yani Erdoğan kendisine yakın adaylara IN derken, kendisine tehlike arzedenlere OUT diyecek ve 7 Haziran sonrası hükümetteki etkisinin azalmasına engel olacak.
Danışıklı Dövüş
Kamuoyunda, Erdoğan ile Davutoğlu ekibi arasında “danışıklı dövüş” olabileceği iddiaları da ortaya atılmıyor değil. Ancak, Saray’a yakın kaynaklar, Erdoğan’ın eleştirilerinin danışıklı dövüş çerçevesinde olmadığını, Erdoğan’ın, parti içinden kendisine yönelen muhalefetten büyük rahatsızlık duyduğu ve bu rahatsızlığını “bunlar beni arkamdan hançerlediler” diyerek dile getirdiği öne sürülüyor.
Erdoğan\'ın geçmişte defalarca kez Ak Parti\'nin önde gelen kurmaylarıyla kamuyona açık bir şekilde ve karşısındakini rencide edecek biçimde tartışmalardan kaçınmadığı hafızalarda. Hal böyleyken Erdoğan\'ın danışıklı dövüş içinde bulunmayacağı, kendisine yakıştırılan Kasımpaşalı Delikanlı edası ve AKP benim, ben AKP\'yim egosu nedeniyle aleni bir savaşın yaşandığı rahatlıkla söylenebilir.
Sonuç olarak bir yanda Türkiye’nin ilk Başkan’ı olma hayalleri kuran ve bunun için ne yapılması gerekiyorsa yapmaktan geri durmayacak Erdoğan ile “Gölge Başbakan” yakıştırmalarından hazetmeyen ve yetki ve kararlarına sürekli müdahale edilmesinden rahatsızlık duyan Davutoğlu arasında patlak veren bu savaş gündemi daha uzun süre meşgul edeceğe benziyor. Bu savaştan kimin galip çıkacağı şimdilik meçhul olsa dahi, Erdoğan’ın varlığının AKP içinde iyiden iyiye tartışılacağı su götürmez.