Habertürk TV’ye konuşan Ahmet Davutoğlu, AK Parti MKYK'sinin büyük çoğunlukla “CHP'yle koalisyon kuralım” dediğini aktardı. Davutoğlu, neden koalisyon kurulamadığı sorusuna ise “Kendi partimin içinde bana karşı bir hareketlenme başladı kongrede Eylül’de. Şunu fark ettim. İki tarafın da tabanları çok yatkın değil. Kemal bey de kendi tabanından tepki altında. Bizim tabanda da on yılların uzaklaşması dolayısıyla karşılıklı güvensizlik hali var” yanıtını verdi.
Davutoğlu, "Koalisyon yürüseydi 15 Temmuz gibi yaşanan o acı olaydan önce tedbirler alınabilirdi" diye konuştu.
Sözcü'nün haberine göre Davutoğlu, 7 Haziran seçimlerinden sonra yaşanan süreci şöyle anlattı:
“7 Haziran seçimlerinden sonra MKYK’yı topladım. AK Parti MKYK’sı büyük çoğunlukla ‘Cumhuriyet Halk Partisi’yle koalisyon kuralım’ dedi.
Sayın Cumhurbaşkanı bana yetki verdi birinci parti olarak. Sayın Kılıçdaroğlu’yla görüştükten sonra… 10 yılların biriktirmiş olduğu bir şey var.
İstikşafi tabirini kullandım. Diplomaside kullanılan bir tabir. Birbirimizi daha yakından tanıyalım ve sağlam bir temel atalım diye. Ve çok iyi bir döküman oluştu orada.
Kendi partimin içinde bana karşı bir hareketlenme başladı kongrede Eylül’de. Şunu fark ettim. İki tarafın da tabanları çok yatkın değil. Kemal bey de kendi tabanından tepki altında. Bizim tabanda da on yılların uzaklaşması dolayısıyla karşılıklı güvensizlik hali var.
Yukarıda anlaşıp tabana yayamazsanız bir müddet sonra kendi tabanınızla çatışmalar doğar. Birtakım o anlamda tepkiler geldi. Kurmuş olsaydık da Sayın Cumhurbaşkanının daha sonra kendisinin en yakın arkadaşı olan ve onun için 2008’de siyasete girmiş olan bana 1 Kasım sonrasında tutumuna baktığınızda, muhtemelen o koalisyon da yürümezdi.
Cumhurbaşkanının tutumu dolayısıyla. Bir uyum problemi çıkardı. Bütün Bakanlar Kurulu kararı nihayetinde Cumhurbaşkanı imzasından geçecek. Ben o zaman da seçim kaybetmiş, bir de ülkeyi bu şekilde bırakmış krizlerle… Arada o krizi benim yönetmem gerekecekti.
Yönetirdim. Ama gördüm ki çok rahat yürüyebilecek bir ilişki biçimi değil. Kurulsa ve kurumsal şekilde bu yürüseydi 15 Temmuz gibi yaşanan o acı olaydan önce tedbirler alınabilirdi belki. O zaman gördüm ki şunu göstermem gerekiyor kendi partime: Biz seçime gireriz ve kazanırız. Açık söyleyeyim herkes sahip çıkar, 1 Kasım 2016 seçimi o gün başında bulunduğum kadrolarla birlikte bizim zaferimizdir.”
Davutoğlu, “Neden kolay teslim oldunuz” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“O koltuğun kendisi anlamlı olmadı benim hiçbir zaman. Onun için çok rahat bıraktım. Ama kolay olmadı. 7-8 Eylül 2015’te Yüksekova’da 16 şehidimiz vardı. Iğdır’da 14 şehidimiz vardı. 12 Eylül’de 1 hafta sonra bizim kongremiz vardı. Ben bıraktım partiyi şehitlerimizi defnettim. O sırada benim arkamda bana karşı listeler hazırlandı.
Bana ‘ihanet’ suçlaması yapanlar vicdan muhasebesi yapsınlar. Bir başbakan çoğunluğa sahip olmadığı olağanüstü bir dönemden geçerken, şehitlerini defnederken, Ankara’da kendi partisi içerisinde birtakım insanlar mevki makam mücadelesi vermeye başladılar.
O zaman direndim. Bırakmadım. Fedakarlık ederek direndim. Hepsi benim arkadaşım diye. Aynı isimlerin dokuz ay sonra benim aleyhime hiç ortada olmayan bir gerekçeyle imza toplayacaklarını düşünemedim.”
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Ayasofya kararını da değerlendirdi. "Danıştay hukuki bir karar, saygıyla karşılamak lazım. Özlemle beklenen on yılların meselesi kapanmış görünüyor” diyen Davutoğlu, iktidar partisini de uyardı. Davutoğlu "İktidar Ayasofya konusunu bir kitle konsolidasyonu için kullanırsa büyük yanlış yapar" dedi.
Karar gazetesinin haberine göre Davutoğlu, Ayasofya içindeki düzenlemelere de ilişkin de “Hristiyanın da manevi haz alabileceği şekilde mekan düzenlemesi doğru olur” diye konuştu ve şunları söyledi:
"Ayasofya müze olmadan önce çok kıymetli halılar vardı. Şimdi orası metruk bir zemin. Ayasofya'nın diğer mekan unsurlarına kadar bir estetik düzenleme yapılması lazım. Gerçekten Mimar Sinan'ın katkılarıyla süregelmiş bir mekandan bahsediyoruz. Buna ikonalar dahil olmak üzere bunları korumak bize düşer. Hristiyanın da manevi haz alabileceği şekilde mekan düzenlemesi doğru olur. Entelektüel Hristiyanları Sultanahmet Camii büyüler. 15 gün kısa bir süre. Halılardan aydınlatmaya kadar en iyi şekilde tanzim edilmesi lazım. Burada mahçup olmamak lazım.”