KK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, Meclis’e sunulan yasayı, \'Eğer bazı biçimsel değişiklikler, ifade düzeltmeleri yapılabilirse ve o temelde bu tasarı yasalaşırsa çok önemli, tarihi bir adımı ifade eder.
İzleme komisyonu kurulmalı ve Önder Apo’nun koşulları değişmeli. Çünkü Önder Apo başmüzakerecimiz. Son noktayı Önder Apo koyacak. Üslubunda düzeltilmesi gereken şeyler var. İsminden başlamak üzere kullanılan dil çözüm dili değil. Yeni yasa ama hala üslup eski. Bu değişmeli\' şeklinde değerlendirdi.
Özgür Gündem gazetesine açıklamalar yapan Kalkan, \'93’ten beri Önder Apo’nun geliştirdiği bir diyaloğu var. 93 Martı’nda ateşkes ilan edildi, Cumhurbaşkanı Özal’dı, Başbakan Demirel’di. O zamanın yönetimi ile ciddi bir diyalog kuruldu ve bu Erbakan hükümeti ile sürdü. Daha sonra Ecevit hükümeti ile sürdürülen diyalog, tartışma süreci var. 2005’ten bu yana da hem İmralı’da hem dışarıda sürdürülmüş bir diyalog süreci var. İmralı’da kaç görüşme oldu bilmiyoruz, Oslo’da ne kadar görüşme oldu onların bilançosu verilebilir. Yani aslında diyalog süreci de kısa olmadı, çok uzun bir diyalog süreci oldu.\' dedi.
Kalkan’ın Özgür Gündem’e yaptığı açıklamanın ilgili kısmı...
Türkiye’de de birçok çevre bahsi geçen yasa tasarısını, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi AKP ile yapılmış bir pazarlığa bağlıyor. Tasarının bu süreçte olmasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunlar görüştür. İnsanlar değerlendiriyor, onları hemen mahkum etmek, yanlıştır. Herkes düşünmeli, düşündüğünü ifade de etmeli, ama her düşünce gerçeği yansıtıyor, yeterlidir denmez, tartışmalı olur. Buna saygı duymak lazım, biz kesinlikle böyle yaklaşıyoruz. Fakat gerçekçi değerlendirirsek, seçim öncesi alelacele yapılan bir çalışma değil. Bu yasa geç kalmış bir çalışmadır. Gerçekten de Önder Apo da son görüşmede öyle tanımlamış. 10 yıl önce çıkmalıydı diyor. O zaman Türkiye bu kadar sorunları ve zorlukları yaşamazdı. Bölge de bu kadar vahşi çatışmalara sahne olmazdı. Türkiye, Kürd sorununu demokratik siyasetle çözseydi, Irak’taki değişim, Suriye’deki değişim, Tunus’tan Mısır’a kadar olan değişimler kesinlikle farklı olacaktı. Oralardaki mevcut yaşananlardan da Türkiye’deki demokratikleşmemenin payı var, sorumluluğu var. Bu bakımdan geç kalmış bir yasa. Onu söyleyenler şimdiye kadar olanı yok sayıyorlar. Oysa 93’ten beri Önder Apo’nun geliştirdiği bir diyaloğu var. 93 Martı’nda ateşkes ilan edildi, Cumhurbaşkanı Özal’dı, Başbakan Demirel’di. O zamanın yönetimi ile ciddi bir diyalog kuruldu ve bu Erbakan hükümeti ile sürdü. Daha sonra Ecevit hükümeti ile sürdürülen diyalog, tartışma süreci var. 2005’ten bu yana da hem İmralı’da hem dışarıda sürdürülmüş bir diyalog süreci var. İmralı’da kaç görüşme oldu bilmiyoruz, Oslo’da ne kadar görüşme oldu onların bilançosu verilebilir. Yani aslında diyalog süreci de kısa olmadı, çok uzun bir diyalog süreci oldu. Bu diyalog süreci birkaç kez müzakereye evrilme noktasına geldi.
Sayın Cemil Bayık iki gün önce bize, ’Eğer bu yasa tasarısı çıkarsa biz bunun böyle kalmasını değil müzakereye geçilmesini isteyeceğiz’ dedi. Müzakereden kastınız ve ilk etapta atılabilecek birkaç adımı sıralayabilir misiniz?
Cemil Bayık, İnceleme Komisyonu, İzleme Komisyonu ve Öcalan’ın koşullarının değişmesini sıraladı. Bu bakımdan sadece bu yasayı çıkartmak önemli değil, gerekli değil onu devam ettirmek, yani müzakereyi başlatan onu bu temelde pratiğe geçiren adımların gelmesi gerekli. Çünkü süreç çok kritik. Bu konuda biz diyoruz; \'zaman yok, artık sabredilemez.\' Diyorlar, \'PKK sıkışmış, ondan dolayı böyle istiyor.\' Kesinlikle öyle bir şey yok, hiçbir sıkışmışlığımız yok. Ortadoğu sıkışmış. Ortadoğu’daki gelişmeler Kürdleri sıkıştırıyor, PKK’yi de sıkıştırıyor, ama daha fazla Türkiye’yi ve AKP’yi sıkıştırıyor. Kesinlikle bir zorlama değil. Mevcut gelişmelerin gereklerine göre adım atılmasını istiyoruz.