DSG’den yapılan yazılı açıklamada, “Son askeri operasyonlar Fırat’ın doğusunda 30 bin sivili yerinden etti. Ayn İsa’nın kuzeyi, Kobani’nin doğusu, Serekani’nin doğusu ve Tel Tamir’in kuzeybatısından 56 köy ve mezranın bulunduğu bin 100 kilometrekare işgal edildi” denildi.
ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon, Türkiye ve bağlı güçleri, ateşkesi ihlal etmekle suçladı. Koalisyon, ihlalin insani felaketin büyüklüğünü arttırdığını belirti.
Koalisyon tarafından yapılan açıklamada, Türkiye ile ABD arasında geçen ay Rojava konusunda varılan mutabakata işaret edilerek, “Uzlaşıya varılan askeri operasyon bölgesi dışındaki Suriye topraklarında işgal devam ediyor” ifadeleri kullanıldı. Açıklamada, Türk askeri ve bağlı Suriyeli grupların bölgede 108 kara operasyonu düzenlediği ve insansız hava araçlarıyla 82 noktayı bombaladığı belirtildi.
DSG yönetimi, unsurlarının anlaşma doğrultusunda 32 kilometrenin gerisine çekildiğini vurguladı. Yönetimin açıklamasında, “Anlaşmaya göre askeri operasyon dışında kalan bölgelerdeki 110 noktaya top atışları ve ağır silahlarla ateş açıldı. Bu saldırılarda savunma pozisyonundaki güçlerimizden 182 savaşçı öldü, 243’ü yaralandı” denildi.
DSG Genel lideri Mazlum Kobani ise Türkiye ve bağlı güçlerin uyguladığı ‘soykırım ve etnik temizlik politikaları’na karşı uyararak, BM’nin Türkiye’nin Suriye’nin kuzey sınırı boyunca inşa etmeyi düşündüğü güvenli bölgede incelemelerde bulunması için komisyon kurma çabalarını eleştirdi.
Kobani, Twitter hesabından dün paylaştığı mesajda, “Türkiye, uluslararası hukuk kapsamında etnik temizlik politikalarını uygulamaya çalışıyor. Sayın Guterres’in, Türkiye’nin (güvenli bölge) teklifini incelemek ve yerleşim yerleri kurmak için bir komite oluşturma olasılığı hakkındaki açıklaması, BM’nin soykırım politikalarıyla ilgili riskli bir suç ortaklığı sayılır. BM’nin rolü ve görevi, etnik temizlik projelerine katılmak değil, yerel nüfusu korumaktır” diye yazdı.
Uluslararası Koalisyon, Rusya ve ABD’den de yapılan açıklamalarda, Türkiye ve Suriyeli silahlı gruplar tarafından alınan Serekani ve Gire Spi’de ‘demografik değişim politikalarının engellenmesi’ çağrısı yapıldı.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi, açıklamasında, Türkiye ve bağlı güçler tarafından kontrol altına alınan bölgelerde ‘savaş suçu işleyenlerin’ araştırılmasını talep etti. Açıklamada, bu suçu işleyenlerin, uluslararası yasaları ve sözleşmeleri ihlal etmeleri, ahlaki ilkeleri ve sivillerin güvenliğini göz ardı etmeleri sebebiyle adalete teslim edilmeleri istendi. Komitenin açıklamasında ayrıca, “Türkiye, halkımıza karşı uluslararası yasaklı silahlar kullanması sonucu, çocuklar da dahil olmak üzere 30'dan fazla silahsız sivilin hedef alınmasıyla (savaş suçları) doruk noktasına ulaştı” ifadeleri kullanıldı.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı Abdulkerim Ömer, Türkiye’nin bulunduğu bölgelerde savaş suçu işlendiğine dair delillerinin olduğunu savundu ve bölgeye gelerek incelemelerde bulunmak isteyen özel komisyonları karşılamaya ve çalışmalarına destek vermeye hazır olduklarını kaydetti.
Uluslararası yasaklı silahların kullanımını doğrulayan durumların söz konusu olduğunu iddia eden Ömer, elindeki numunelerin tıbbi ve yasal işlemlere tabi tutulması gerektiğini ifade etti.
Ömer ayrıca, Türkiye’nin, suçunu gizlemek adına Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne 30 bin Euro bağış yaparak uluslararası soruşturma komisyonun kurulmasını önlemeye çalıştığını iddia etti.