İpek Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Gökhan Bacık, Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani\'nin bağımsızlık için referandum yapabileceklerini açıklamasını, “’Bir çocuğun, bir devletin doğum alametleriyle karşı karşıyayız. Bunu boğmaya kalkmak çok tutarlı gözükmüyor. Fakat bunu da babası bizmişiz gibi büyük bir sevinçle karşılamak da başka açıdan bir sorun.’’ dedi.
Bacık, Barzani’nin Federal Kürdistan parlamentosuyla görüşerek bağımsızlığa gidecek referandumun hukuki alt yapısını hazırladığını belirtti. Kürt devletinin teknik olarak kurulum aşamasında olduğunu ifade eden Bacık, \"Sadece uluslararası meşruiyet yani tanınma eksik bir devlet ortaya çıkıyor ve ben artık bağımsızım dediğim zaman filmin tamamlanması için diğer devletler kendisini tanıyor. İşin bu noktaya geldiği kanaatindeyim. Şüphesiz bunun iki tane faktörü var. Bir tanesi yüzyıldır süren Kürtlerin siyasi mücadelesiyle ilgili bir şey. İkincisi de Saddam Hüseyin döneminde Amerika’nın Birleşik Devletleri’nin uçuşa yasak bölge, çekiç güç gibi aktörlerle iç içe geçmiş bir alt yapısı var. Bir devletin ortaya çıkmasının, yani bir bebek devlet ortaya çıkmasının bütün alametleri önümüzde duruyor.’’ şeklinde konuştu.
‘’KÜRDİSTAN İSMİNİN KÜRTLER ÜZERİNDE BİR ETKİSİ OLACAKTIR’’
‘Kürdistan ismini telif hakkıyla ilgili Kürtlerin partileri, şirketleri, ticaret birlikleri var fakat Kürtlerin bir devleti yok.’ diyen Bacık, ‘’Dolayısıyla bu isim çok önemli. Bundan sonra eğer Barzani, Kürdistan Cumhuriyeti’nin isim hakkını alırsa bütün diğer Kürtler, Güney Kürdistan, Kuzey Kürdistan, Yukarı Kürdistan, Aşağı Kürdistan gibi bir isimleme yapacaklar. Bu çok kritiktir. Çünkü milliyetçilikte ve devletçilikte isim fevkalade önemlidir. Barzani bunun farkında. Bunun Türkiye’deki, İran ve Suriye’deki hatta Ermenistan’daki Kürtler üzerinde de etkisi olacaktır.’’ diye konuştu.
‘’BEBEĞİ BOĞMAYA KALKMAK BAŞKA HUSUMETLER DOĞURABİLİR”
Metaforik olarak siyaset ve uluslararası ilişkilerde kaçınılmaz olanı durdurmaya çalışmanın tepki olacağını bildiren Bacık, şöyle devam etti: ‘’Burada bütün alametleri ortay çıkmış bir Kürt devleti var. Bunu boğmaya kalkmak, bununla uğraşmaya kalkmak hem gerçekçi olmaz hem başka husumetler doğurabilir. Fakat diğer taraftan bebeğin yürümesini, büyümesini, kişilik kazanmasını da beklemek gerekiyor. Bu doğumu gerçekleştiren ebeden, anne, babadan daha fazla da sevinmeye kalkmak da başka bir açıdan çok gerçekçi değil. Türkiye’nin burada siyaset ve ekonomi arasında denge kurması gerekiyor. Siyasi faktörler ekonomiyle çözülür düşüncesinin yanlış olduğunu bize gösteren son 50 yılda yüzlerce veri var. Bir çocuğun, bir devletin doğum alametleriyle karşı karşıyayız. Bunu boğmaya kalkmak çok tutarlı gözükmüyor fakat bunu da babası bizmişiz gibi büyük bir sevinçle karşılamak da başka açıdan bir sorun. Denge ve sağlık içerisinde, rasyonel bir perspektifle bir olaya bakmakta fayda olduğu kanaatindeyim.’’
YASAL ALTYAPIYI ABD AÇTI
Prof. Dr. Gökhan Bacık olası bir Kürt devletinin kurulması durumunda tanınmasına ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı: ‘’Batı’da bunu yerine getiremedik gibi bir algı var. Diğer bir nokta da her bir ülkelerin kendilerine göre küçük hesapları var. Mesela İsrail ilk kurulduğu zaman Arap olmayan ülkelerle periferi kurmaya çalışmış. İsrail buradan iki türlü fırsat alanı oluşturacaktır. Birincisi Arap olmayan bir devlet kuruluyor bölgede. İsrail için bölgenin ne kadar Arap olmayan aktörlerle güçlenmesi iyidir. İkincisi bu olay bir taraftan bir Kürt devletinin doğumu ama aynı olay bir Arap devletinin bölünmesidir. Dolayısıyla Arap kamuoyu bu olaya bir tepki gösterecektir. Türkiye’nin de IŞİD’den sonra, Irak’taki bu gelişmelerden sonra Kürt devletinin bağımsızlığı konusunda çok sürpriz bir şey yapacağı kanaatinde değilim. ABD açısından sorun zamanlama sorunudur. Çünkü bugünkü Kürt devletini var eden legal alt yapıyı, uçuşa yasak bölge, Saddam dönemi. Bugünkü mezhepsel sorunları oluşturan anayasayı yazan ABD’dir. Bugün Talabani Bağdat’ta Cumhurbaşkanlığı sarayında oturuyorsa, yasal yapı ABD’nin açtığı bir süreç sonrası ortaya çıkmıştır. Hal böyle iken zamanlama ve konjonktür dışında çok büyük bir sıkıntı doğurması söz konusu değil.’’