Geçen haftaki yazımın başlığı "Dünya savaşa mı gidiyor?"du. Bu hafta biraz daha karamsarım. İran'da rejimin iki numaralı adamı olan Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin makam helikopterinin yere çakılması sonucunda hayatını kaybetmiş olması çok düşündürücü bir gelişme.
İsrail'in Hamas'ın saldırısına uğraması sonrasında Orta Doğu'da yaşananların bundan sonra hangi gelişmelere yol açacağını kestirmek şimdi daha da zorlaştı. Hayatını kaybeden Reisi'nin İran'daki mevcut rejimin devamı açısından belirleyici konumda bulunması bu olayın kaza olmadığını düşündürüyor. Bu önemli olayın İran'daki ve Orta Doğu'daki dengeleri nasıl etkileyeceğini önümüzdeki dönemde göreceğiz. İran'ın birçok bakımdan bölgenin kilit ülkelerinden biri olduğunu unutmamak gerekiyor.
Putin'in savaş şenlikleri
Orta Doğu kaynarken Rusya-Ukrayna savaşı da üçüncü yılına girdi. Rusya'daki rakiplerini farklı yöntemlerle devre dışı bıraktıktan sonra beşinci seçim zaferini kazanan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in muazzam zafer gösterileri düzenleyerek halk kahramanı haline gelmeye çalıştığı görülüyor. Çok sayıda Rus askerinin hayatına mâl olan savaş çılgınlığını başarı olarak göstermeye çalışan Putin'in kendini savunmak için kullandığı başlıca koz, Batı'nın Rusya'yı yok etmek için giriştiği kolektif saldırının kendi hamlesi sayesinde önlendiğini vurgulamak.
New York Times gazetesi, Putin'in bu efsaneyi yaymak için her yöntemi kullandığını ve dünyanın dört bir yanındaki Rusya düşmanlarına karşı kahramanca savaşan lider olarak bir kahramanlık destanı yazmaya çalıştığını belirtiyor.
Putin ile Şijinping'in ABD düşmanlığı
Putin'in bir yandan da Çin Devlet Bakanı Şijinping ile ortak düşman olarak gördükleri ABD'ye karşı bir cephe oluşturmak için çaba harcadığı görülüyor. Çin'in Tayvan üzerindeki iddialarını ABD'ye hatırlatmak için Çin ve Rusya'nın bölgede ortak askeri tatbikat yapmak istediğini de unutmamak gerekiyor. Önümüzdeki dönemin bu bakımdan kritik gelişmelere sahne olması bekleniyor ve bu gelişmeler ABD tarafından yakından takip ediliyor.
Bu arada Rusya petrol ve gaz gelirlerini kullanarak ekonomisini ayakta tutmayı ve savaş sanayiini geliştirerek büyümeyi sürdürdüğü, devasa boyutlardaki Çin ekonomisinin ise yeni sorunlarla karşılaşmaya başladığı görülüyor. Önümüzdeki dönemin bu bakımdan da ilginç tartışmalara yol açabileceği ve jeopolitik gerilimlere yeni bir boyut kazandırabileceği belirtiyor.
Avrupa'dan hiç söz etmedik, oysa Rusya ile yakın bağları bulunan Avrupa ükelerinin de bu gelişmelerden etkilenmesi ve siyasi rejimlerinin zorlanması söz konusu olabilir.
Başlıktaki soruya cevap vermek kolay değil ama şimdi gelinen noktada hesapsız atılacak adımların yeni savaşları tetikleyebileceğini unutmamak gerekiyor.
Osman Ulagay-T24