23-24 Nisan 1915, Ermeni aydınlar, Milletvekilleri, yazar ve entelektüler başta İstanbul olmak üzere pek çok yerde alınır. Yönleri Der El Zor başta olmak üzere bugün Suriye denilen coğrafyadaki toplama kamplarına verilir. Ardında bir, beş, on öldürülür. Sonra, Tehcir kararı ile kapsama tüm Ermeniler alınır. Onların da varlıklarına el konularak hazineye aktarılmak üzere biriktirilir... Toplanma kamplarına doğru yola koyulan Ermenileri, yollarda Diyarbakır valisi Dr. Reşit gibi pusuda bekleyenler vardır ki bunlar kadınların üzerlerindeki ziynet değerleri gasp eder, direnen ya da deşifre ihtimali görülenler kurşuna dizilir ya da Dudeng gibi mağaralara atılır. Kalanlar yolculuğa yeniden sürülür. Aç, susuz, çulsuz ve takatten düşen insanlar, yürüyemez halde olanları katledilir, cesetleri yol kenarlarına atılır. Der El Zor'a, hedefe/toplanma kamplarına varabilen az sayıda insan olur. Hedefe varmak da kurtuluş değil, orada da Muhtasar/vali Çerkez Salih Zeki ve ekibi bekler. Çerkez Salih Zeki kendi deyimi ile "burada siz deyin 50 bin, ben diyeyim 200 bin Ermeni'yi öldürdüm." diye, yaptıkları ile övünür. Bu Salih Zeki, 1920'de Bakü'de Doğu Halkları Kurultayında ve aynı tarihlerde Mustafa Suphi'nin yanında Türkiye Komünist Partisi(TKP) merkez komitesi üyesi olarak yer alır. 1940'a kadar Sovyetlerde yaşar.
23-24 Nisan 1915'te başlayan operasyon, Temmuz ayına kadar devam eder. İttihat ve Terakki Sorumlusu Talat Paşa’nın defterinde çıkan notta, Sadece "800 bin insan çürütüldü ve Ermeni meselesi hal oldu!" notu düşürülür.
Oysa ki rakam daha yüksek ve en azından bir milyonun üstündedir! Ne fark eder, rakam toplu imhayı hedefledikten sonra, bir detayda ibaret kalır.
Bu operasyona, dünyada gecikmiş de olsa devletlerin ezici çoğunluğu, İttihat ve Terakki'nin A Takımı ile İçinde Almanya'nın bitaraf olarak yardımcı olanlar özür ile soykırım dedi. Ancak, yeni Türkiye devletinin, İttihat ve Terakki Cemiyetinin B Takımı tarafından kurulduktan sonra, insanlık için yas olması gereken günü, "bayram" diye ilan ile kutlar oldular.. cürüm ve çürüme böyle silinmeye konuldu ve çalışıldı.
Sadece 23-24 Nisan için mi?
Değil!
19 Mayıs Pontus Rum halkının Karadeniz'de imhası, Spor Bayramı.
3-4 Mayıs 1937 Dersim Tertelesinin başlanmasına Bakanlar kurulunda karar verilmesi. Selçukluların Mezopotamya, Anatolia ve Avrupa'ya açılışlara denk getirilerek Türklük Bayramı denilmesi
22 Temmuz 1922'de İzmir yangını ile başlayıp, 30 Ağustosa kadar, Antik Grek coğrafyası, felsefe, tarih, matematik ve mimari sanatın doğduğu İyonya'nın kadim insanlarının imha, mübadele ve kaçırtma yoluyla temizlemeyi 30 Ağustos'ta bitirmeleri "Zafer" diye ilan edip, bayramlaştırmaları, tarih bilincini silme değil mi?
Mustafa Kemal, 29 Ekim 1907'de İttihat ve Terakki Cemiyetine üye olur ve üyelik yemini eder. Tüm İttihatçı olanlardan sonra o günü "Cumhurun" canına okunmuş olmasına rağmen, "29 Ekim 1923 Cumhuriyet " ilan ile 1923''ten itibaren "bayram" diye kutlanır olur!
Otokton halkların acılı yaş ve imhası üzerine kurulan devletin operasyonlar tarihleri, Türk devletinin "milli bayramları" edilmiş, yaslı milletlerin tarihlerine bindirilmiş!
23 Nisan da bunlardan biri!