HAMAS 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail’e saldırınca, tüm Ortadoğu’da da büyük değişimin fitilini de ateşlemiş oldu.
İsrail, İran’ın desteğiyle büyüyen hem Hamas’ı, hem de Hizbullah’ı etkisiz hale getirdi.
İran ve Rusya bölgeden çekildi. Suriye’de Esad rejimi çöktü.
Ortadoğu’yu sarsan bu değişim rüzgârının Türkiye’ye de ulaşabileceğini ta işin başından gören devlet, telaşla önlem almaya, ‘iç birliğini’ sağlamaya girişti.
MHP lideri Devlet Bahçeli 1 Ekim 2024'te DEM partililerle tokalaştı ve 22 Ekim 2024'teki Grup toplantısında da ‘Türkiye’ye getirilirken, ‘her türlü hizmete hazırım’ diyen terörist başı, buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin.”’diyerek yeni bir sürecin başladığını ilan etti.
Herkesi şok eden bu söylemler havada kalmadı.
Devletin seçtiği ve rol verdiği Dem Parti kadroları seferber oldu. İmralı’da ‘tecrit’te olan Öcalan ve siyasi partiler ile görüşmelerin ardından MHP liderinin çerçevesini çizdiği ‘silah bırak ve örgütü feshet çağrısına yanıt, Öcalan’dan 25 şubat 2025 tarihinde ‘barış ve demokratik toplum’ etiketiyle geldi.
Öcalan ‘devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.’dedi.
Silahlı mücadele ile bağımsız Kürdistan kurmak için yola çıktığını propaganda ederek gerçek Kürt yurtsever örgüt ve kadrolarını tasfiyeye girişen, 40 yılı aşkın bir süre Kürt halkına da çok ağır bedeller ödeten PKK, lideri Öcalan’ın ‘Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.’sözleri gibi bir ucubeye tam bir itaatle ‘Devlet ve toplumla bütünleşme’ hedefiyle Kongresini topladı.
Ne kadar ilginç değil mi?
MHP lideri Devlet Bahçeli emir verdi, Öcalan çağrı yaptı ve PKK kongresini toplayarak kendisini feshetti!
5 /7 Mayıs tarihlerinde toplanan PKK 12. Kongresi, PKK’nin örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırması kararlarını alarak PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdığını ilan etti.
Bizler derin devletin Kürt yurtsever hareketinin önünü kesmek, sömürgeci politikalarını hayata geçirmek için kurduğu ve Kürtlerin başına bela ettiği PKK adlı korku filminin son sahnelerini izlemekten üzüntü duymuyoruz.
Hayırlı olsun diyoruz.
Biliyoruz ki;
Öcalan ‘bağımsız Kürdistan’ dediğinde de
ortak vatan demokratik Ulus, ekolojik kadın özgürlükçü toplum pradigması, konfedarlizm gibi sayısız saçma sapan diğer önerilerinde de
‘devletle bütünleşme’ dediğinde de, ‘asrın şeysi’ diye övmeyi alışkanlık haline getiren yalakalar bu katıksız teslimiyete de güzellemeler yapmayı sürdürecekler.
Yine biliyoruz ki;
PKK nin yaratığı ekonomik ve siyasi rantlardan yararlanmak için de seferber olanlar çıkacak.
Farklı Kürt alternatiflerinin önüne geçmek, ‘Ulusal birlik’ ambalajı ile Öcalan’ın devletle bütünleşme çağrısına tüm Kürt yapılarını da dolaylı olarak elemlendirme çabaları sürdürülecektir.
Bir yandan devlet diğer yandan bu ranttan nasipleneneler veya nasiplenmeye heves edenler tarafından Kürt siyasetine yönelik blokaj devam ettirilecektir.
Öcalan veya onun yerine liderliğe hazırlanan kadrolar eliyle devletin Kürt varlığını Türk varlığına armağan etmek için yönlendirme çabası sürecektir.
Ancak ne Kürtler eski Kürtlerdir, ne de dünya eski dünyadır!
Her şeye rağmen PKK nin silah bırakması ve kendini feshetmesi hayırlıdır.
Bu işten en çok Kürtler karlı çıkacaktır.
Başta HAK-PAR olmak üzere, Kürt halkının meşru kolektif hakları için kararlıca mücadele eden, şahsi beklentilerle savrulmayan siyasi yapılar ve kadrolar da devletin tuzaklarına karşı daha uyanık, daha deneyimli ve güçlü olarak sürece müdahale etmeyi sürdürecek ve mutlaka başaracaktır.
