Suriye Hava Sahasında 14 Ülkenin savaş uçakları bu topraklarda uçmakta ve çıkarlarına göre tahlil yapmaktadırlar. Bu kadar karmaşık bir durum ortadayken sadece Rus Savaş Uçağının sınırı ihlal etmesi şaşırtıcıdır. Hele de o bölgeyi avuçlarının içi kadar tanıyor ve biliyorken.
Rusya Dışişleri Bakanının bu günkü açıklamalarına baktığımızda Türkiye\'ye herhangi bir askeri müdahalede bulunulmayacağını, fakat bunun karşılığının diplomatik veya ekonomik yaptırımlarla verileceğini deklare etmiş bulunuyor.
Yani fiili bir müdahale söz konusu değildir. Askeri müdahaleyi sümen altı eden bir Rusya var karşımızda.
Türkiye cenahında resmi ağızlardan yapılan açıklamalara baktığımızda, Rus savaş uçağının sınır ihlali ve angajman kurallarını çiğnediği, yapılan ikazlara rağmen bu ihlali devam ettirdiği için düşürüldüğü açıklandı.
Rus Medyasından ve kaynaklarından servis edilen açıklamalara bakıldığındaysa yapılan uçuşların tamamıyla IŞİD’e ve hükmettiği merkezlere yönelik olduğunun altı çizilmektedir. Sınır ihlalinin yapılmadığı konusunda çeşitli açıklamalar yapılmaktadır.
Rusya’nın iddia ettiği açıklamalara baktığımızda şunu tahmin edebiliyoruz. Türkiye eğer bu konuda ciddi ise sınır ötesinde savaşan IŞİD ve diğer cihatçı örgütlere karşı yaptırım uygulaması, durumu bizimle askeri alanda paylaşması ve bu mücadelenin daha geniş sahalara uygulanması için kararlı adımlar atılması konusunda ısrarlı.
Özellikle Rusya- Suriye ve bu topraklara hükmeden diğer güçlerin de kamuoyunda belirttiği iddiaları da gözden kaçırmamak gerekir. Özellikle Rusya’nın üzerinde durduğu söz konusu sınırlarda bu kadar kolay hareket edebilen, iddia edilen IŞİD ve benzeri cihatçı örgütlerlerle gerek iktisadi gerekse askeri ilişkilerin kimlerle nasıl gerçekleştiğinin bilinmesi. Haricinde bu örgütlerle hangi güçlerle ilişki içerisinde olduğunu ve hangi devletlerle hareket edildiğinin bilinmesi gerektiğinin altını çizmekte ve çok vahim iddialar ortaya atılmaktadır.
Daha önce de G20 zirvesinde Rusya Lideri Vladimir Putin’in ağzından yapılan açıklamalar da bu yönde kuşkuları artırmaktadır.
Gerekçe ise iddia edilen ve söz konusu örgütün hükmettiği Petrol Sahalarından çıkarılan petrolün aylık getirisinin 40 Milyon Doları bulduğu ve bu yapının gittikçe etki alanlarının genişlediği-güç kazandığı varsayımı ve bunun da sınırlardan geçirilip bu yönde satılması söz konusu üzerinde durulan en çarpıcı gerekçeleridir. Bu gerekçelerin doğruluğunu şu an kestirmek zor olsa da bu konu gündemi daha çok meşgul edeceğine ve tartışılacağına benziyor. Bu karmaşık ilişkiler ağının hangi ölçülerde sürdürüldüğü de şu an kestirilememektedir.
Tahminimce Rusya askeri bir müdahaleden çok bu istihbari kayıt ve bilgileri bir an önce toparlayıp bunları kanıtlamak için Rusya Devleti bu yönde kolları sıvayacak tüm istihbari bilgileri bu yönde kullanıp ve bu konuyu Birleşmiş Milletler nezdinde diplomatik usullerle açığa çıkarıp bedeli ne olursa olsun altından hangi güç ve devlet çıkarsa çıksın bu konuyu Birleşmiş Milletler Genel Konseyinin insiyatifine ve onayına sunacaktır.
Bu yönde yaptırım uygulanması için çaba gösterecektir. Rusya muhtemelen bu grupların çoğunun \'terörist\' olarak görülmesi gerektiğini savunacaktır.
Haliyle Birleşmiş Milletlere bu yönde sunulacak istihbarat bilgileri ve belgeler eğer dikkate değer bulunur ve kanıtlanır, iddialardan öte gerçek ise yaptırımın hangi koşullarda gerçekleşeceği üzerine bu kurum nezdinde değerlendirmeler yapılacaktır. Bu iddialar eğer doğru ise ki bu konu da yaptırım uygulanacaksa ki yaptırımlar; ya sınırların tamamı ile geçici bir süre ile kapanması ya da NATO veya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylanacak bir yaptırım veya NATO’ya bağlı askeri güçlerin konuşlandırılması da olabilir.
Tabi ki bu yazdıklarım sadece kişisel bir tahmin ve varsayımdır.
Haliyle bu durum Suriye’de yaşanan mücadelede cephede etkin rol oynayan Kürt cenahında da olumlu veya olumsuz yansımaları olacak ve belki de sürpriz sonuçlar doğuracaktır. Dengelerin nasıl korunacağını iyi çözülmeli ve bölgede yaşanan güç dengesinin çok iyi tahlil edilmesi gerekmektedir. Mevcut durumun korunmasının sağlanması da bu yönde önemlidir.
Tabi ki böyle bir durumda Kürtlerin lehine de büyük fırsatlar doğabilir. Nedir bu sonuçlar diye bakarsak: Rusya’nın Kürtlere desteğini artırmasının kuvvetli bir olasılık olduğunu söyleyebiliriz. Veya tersine bir durum olması halinde bölgenin demografik yapının değişmesi bu yönde istenmeyen sonuçlar doğurabilir ve bu çerçeve de sağlam adımlar atılmalıdır. Bunu fırsat olarak görüp de Batı’ya sırt çevirip Rusya ile hareket edilmesi fikri de çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir ve kazanımlar heba olabilir.(1847 Mahabad Cumhuriyeti’nden çekilen destekle dağılması buna bir örnektir.)
Kısacası aleyhte ve lehte de değişiklikler olabilir.
Peki, bu konuda Suriye’de bulunan mevcut Kürt Siyasetinin tutumu nasıl olacaktır. Bu yönde olayların gerçekleşmesi durumunda pozisyonlarının ne olacağı konusunda bir konsensüs sağlanacak mı? Suriye’de mevcut Kürt Siyaseti bu yönde ortak bir akılla hareket edebilecekler mi.? Tarihin onlara sunduğu bu fırsatları kendi lehlerine çevirebilecekler mi.?
Seçeneklere baktığımızda Kürdler’ in önünde iki temel kart görünüyor. Ya Amerika ya da Rusya’dan yana tavır koyacak?
Tercihini ABD’den yana kullanırsa dolayısıyla NATO’yu ve özelde de Avrupa’yı arkasına almak olur. Bu durumda Türkiye’de bir NATO üyesi ve dolayısıyla bu yönde Kürtler ile aynı saflarda yer alma durumu doğacaktır. Tabi ki aynı saflarda yer alma durumu Türk Kamuoyunda, toplumunda karşıt bir bir refleks doğurabilir. Böyle bir senaryonun gerçekleşmesi halinde böyle bir tablo istense de istenmese de doğacaktır. Olaya olumlu bakacak olursak; bu tutum da Türkiye ile sıcak ilişkilerinde doğmasına ve Kuzey’de yaşanan olumsuz havanında dağılmasına vesile olabilir.
Bunda korkulacak kadar içinden çıkılmaz bir durum olmadığını Kürdistan Federal Bölgesi örneğinde görebiliyoruz. Korkulanların aksine KFB-Türkiye ile hem dostane hem de Ticari ilişkiler en üst seviyededir. Ticaret hacmi oldukça yüksektir. Bundan korkmamak gerekir.
Diğer seçenek olan Rusya ile hareket etmesi halinde ki bu İran-Irak ve Suriye devletlerinin içinde bulunduğu bir konsepttir. Tarihe bakıldığında bu devletlerin Kürtler ile ilişkilerinin yok denecek kadar az olduğu gerçeği göz önüne alınırsa bu yönde yapılacak geriye doğru bir tutum Kürt’lere Avrupa kapılarını kapatabilir. Avrupa’ya rağmen statü kazanılmayacağı da bilinmektedir. Dolayısıyla böyle biz düzlemde gelişmelerin ne olacağını ileri ki dönemlerde hep birlikte göreceğiz.
Tercihler kimlerden yana kullanılacak? Sorular ve sorular…
Peki, Rusya savaş uçaklarının düşürülmesi kimlerin işine yarar? NATO üyesi bir ülkenin kendi başına karar verebilmesinin mümkün olmadığı ve NATO’yu da bağlayacağının da bilinmesi gerekiyor. Söz konusu bu vahim olayı bir sınır ihlali veya diğer adıyla angajman kuralı ile geçiştirmek pek mantıklı gelmiyor.
Çünkü şu anda Suriye Hava Sahasında 14 Ülkenin savaş uçakları bu topraklarda uçmakta ve çıkarlarına göre tahlil yapmaktadırlar. Bu kadar karmaşık bir durum ortadayken sadece Rus Savaş Uçağının sınırı ihlal etmesi şaşırtıcıdır.
Hele de o bölgeyi avuçlarının içi kadar tanıyor ve biliyorken.
Diplomatik taktik mi yoksa Suriye’de olası bir güç dengesinin sarsılması mıdır olanlar. Politik aktörler devrede. Belki de Ortadoğu’da oyun kurucuların kurguladığı haritaların yeniden dizayn edilmesiyle de açıklanabilir.
Kriz derinleşecek gibi. Bekleyip göreceğiz…