Öyle ki Kürt-Kürdistan sorununu çözdüler, nitekim halkların sorunu ile uğraşıyorlar. Bu nedendendir ki kurdukları partinin isminde bile haklar kelimesini kullandılar.
Sayelerinde yorulmuyoruz, yormuyorlar bizi. Adımıza düşünüyorlar, yazıyorlar, konuşuyorlar sağolsun bunu yapan bir örgüt var. Bunu anlamayan ilkel kalmış insanlarımızda var bunun yanında mesela bağımsızlık, devletleşme gibi kelimeleri ağızlarından eksik etmiyorlar ama iyiki de birileri onlara gerçeği hatırlatıyor. Devletleşme ve bağımsızlık gibi söylemlerin uca çıktığı noktada müdahale edip düşman ağzıyla konuştuklarını hatırlatıyorlar. Balık hafızalı bir milletiz ya. Erdoğan’ın söylemi vardı “Ülkemin güneybatı’sında bir Kürt devleti kurulmaması için elimizden geleni yapacağız” sözlerini hatırlatıyorlar bize.
Unutmamak gerekir birde bir parti var. Öyle ki Kürt-Kürdistan sorununu çözdüler, nitekim halkların sorunu ile uğraşıyorlar. Bu nedendendir ki kurdukları partinin isminde bile haklar kelimesini kullandılar. O kadar bizi düşünüyorlar ki sağolsun bu halkın ferdlerini fazla yıpratmama adına türk solundan transfer yapıyorlar. Mesela bir türkü getirip eşbaşkan yaptılar ve o kadar sempatik olduğu için bu davaya bağlılığından dolayı Kürdistan’ın orta yerinde işgal meclisine parlamenter yaptılar. Onun dışında Mahir ÇAYAN’ın kadim ve sadık dostu var, o günden bu yana Türk solunda terfi üzerine terfi yapan kendini aşmış solu zirveye ulaştırmış zat şimdilerde de tecrübesiyle Kürt halkına yardımcı olan Ertuğrul KÜRKÇÜ’müz var. Onun kadar kim savunabilir ki bu halkı ve bu davayı. Bir türlü Sırrı’nı çözemediğimiz çekirdekten yetişme son 3-5 yıldır öne sürülen Sırrı’yı da unutmamak gerekir. Bu davaya ve bu halka öyle bağlı ki bazen onlarca cenazemizin olduğu zamanlarda, tabutunun bedeninden ağır çektiği Cizre’de katledilen Cemile’nin yasında bile kendi acısını içine atıp dışa vurmadan gülerek ve güldürerek bu halka moral veren Sırrı’mız.
Tabii ki de bağımsızlıkçı örgütlerimizde var. Bizim işgal devletine korkun bizden ile eşdeğer anlam taşıyan “Kurdistana Evet, Savaşa Hayır” sloganının muciti olan yöneticilerin bulunduğu örgütlerimiz. Bu yöneticilerimizin bir kısmı 80’li yıllarda askeri darbenin muhatabıydılar. Yiğitçe alanlarda-sahada mücadele ettiler, çarpıştılar ve sonuç itibariyle kazandılar. Bu kazanımları az-buz küçümsenecek bir kazanım değildi. Bu büyük kazanımlarını taçlandırmak için 30 küsür yıllık bir süredir bu kazanımlarını kutluyordular ve onlarca yıllık bir kutlamanın bitişinde tekrardan sahaya döndüler. 80’li yıllarda Kürdistan’da sosyalizmin dibe vurduğu dönemlerde sosyalizmin yok oluşuna razı olmayıp el atarak zirveye ulaştıran bu yiğit yöneticilerimiz bugün ki koşullarda milliyetçiliğin çöküşüne ramak kalmışken birden milliyetçiliğe el attılar ve zirveye çıkarmak için çaba içerisine girdiler. Kürdistan’da farklı ideolojilerin yok olmaması adına bugün milliyetçiliğe el atan o yöneticilere ne kadar teşekkür etsek azdır.