HDP ve DBP’den Hasip Kaplan’a yönelik sert bir ton kullanılırken, DTK ise eleştirmesine rağmen Kaplan’a yönelik siyasi bir linç yürütülmemesi gerektiğini belirterek şerh koştu.
Eski HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Selahattin Demirtaş’ın yerine gelebilecek isimlerden olduğu belirtilen Sırrı Süreyya Önder için "HDP kurultayında Demirtaş’ın yerine sakın bir Türk göz dikmesin, benim naçizane önerim, herkes haddini bilecek..! Kusura bakmayın barajı aşan Kürt halkının oyları üzerinde sörf yapacak hiçbir halkın zamanı yoktur, Başur ve Rojava söz konusu olacaksa,bu işi ruhundan anlatacak liderler zamanı..!” dedi ve ekledi “"Sırrı gitsin film çeksin..!”
Bu açıklamaların, Halkların Demokratik Partisi(HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) cephelerinde yankıları oldu ve peş peşe açıklamalar geldi. Bu açıklamalarda HDP ve DBP’den Hasip Kaplan’a yönelik sert bir ton kullanılırken, DTK ise eleştirmesine rağmen Kaplan’a yönelik siyasi bir linç yürütülmemesi gerektiğini belirterek şerh koştu.
SHP ile başlayan ve HEP, DEP ile devam eden Kürt siyaseti ile Türk solu arasındaki yakın ilişki ayrı bir yana dursun, bunun son halkası olan HDP, devlet ile PKK arasında yürütülen müzakerede, Türkiyelileşme projesiyle anlam kazanmıştı. Hatta %13,1 oy oranını aldığı 7 Haziran seçimleri ardından müzakereleri yürüten en tepe isimlerden Beşir Atalay, "HDP'ye de büyük rol verildi, yani HDP aslında -önce BDP, sonra HDP- yani biz onlara siyasetin tekrar içinde etkili rol verdik. Aslında onlar çok da eleştiri alıyorlardı yani parlamentodaki çalışmalarıyla ilgili falan. Biz bir anlamda onları güçlendirdik." demişti. Amaçlanan, siyaset kanalıyla Kandil üzerinde baskı yapmak ve hedeflenen legalleşme sürecinde Türkiye toplumu ile entegrasyonu sağlamak idi. Ancak Kandil’in bunu savaşına bir malzeme kılması ve ardından HDP’den beklediği desteği tam olarak alamaması bir krize neden olmuştu.
Belki bugünlerde Hasip Kaplan üzerinden patlak veren krizi, Kandil’in hendek hamlesiyle birlikte değerlendirmek gerekmektedir. Problemin farklı cephelerden yansıyan birçok soruyu barındırdığı muhakkak. “Kandil’in HDP’yi pasifleştirmesi mi yoksa HDP yönetiminin, örgütün çatışmaları şehirlere taşıdığı “öz yönetim ilanları” dönemlerinden yeteri destek vermemesi mi? Türk geniş kesimlerinin Çözüm masasıyla gelen desteklerini kullanan ve şehirlere güç yığan bir Kandil mi var yoksa Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’yle sorunlarında Kürtleri bir koçbaşı yapan Türk solu mu var?” Bu soruların net bir cevabı yok, herkes bulunduğu cepheden kendince bir sonuç çıkartıyor. Ancak Kürt toplumunda, Altan Tan’ın kimi zamanlar dile getirdiği “Türk solunun Erdoğan ile kavgalarında Kürtleri koçbaşı yaptıkları ve Çözüm müzakerelerini kavgalarına heba ettikleri” kanısı yaygın. Ve pek haksız da sayılmazlar.
Fakat Hasip Kaplan’ın çıkışı, bu denli halk merkezli bir hassasiyetten kaynaklanmıyor . DTK’nın da "linç edilmemesi gerektiği" şerhiyle bir nevi katıldığı Hasip Kaplan’ın çıkışı, daha çok Türkiyelilişme yerine, Suriye’deki “YPG kazanımlarına” yoğunlaşan Kürt ağırlıklı bir siyaset arzusunun dışa vurumu. Kaplan ve onun gibiler, Türk soluyla geçmişten bu yana girişilen ittifakın bugün Kürt siyasetçileri gölgede bıraktığı fikrine kapılmış durumdalar. Ahmet Türk ve Sırrı Sakık gibi isimler belediye başkanlıklarıyla pasifize edilirken Leyla Zana gibi sembol isimler ise dışlandı. Tepedekilerde olmasa da orta kadrolardaki birçok isim, bu durumdan rahatsızdı. Bu nedenle Ankara merkezli HDP yönetiminden Kaplan’a sert tepki gelirken, Diyarbakır merkezli DTK ise siyasi linçe dikkat çekerek farklı bir noktada duruyor.
HDP, bu ihtilaftan doğabilecek kan kaybını en aza indirmek için bir süreç başlatacaktır. Bu süreçte iki tarafın da ittifak edebileceği bir isim olarak Ahmet Türk zikrediliyor. Ahmet Türk, Türkiye’de Türk ve Kürt toplumunun iç içe geçişinin sembol bir ismi aynı zamanda. Devletin kimi zamanlar gazabına uğramış, işkencelerine maruz kalmış bölgeden bir isim. Bu anlamıyla HDP'deki Kürt kanat tarafından rahatlıkla kabul edilebilecek bir siyasetçi.
Aynı zamanda MHP Lideri Devlet Bahçeli’yle bile iyi ilişkiler geliştirecek kadar merkeze yakın biri. Türk tutuklandığında, Devlet Bahçeli tutuksuz yargılanması gerektiği şeklinde açıklama yapmıştı. CHP’li Deniz Baykal, tutukluluk sürecinde ailesini ziyaret ederek desteğini belirtmiş ve serbest bırakıldıktan sonra da Mardin’de Türk’ün konuğu olmuştu. Benzer destekler kimi AK Partililer tarafından da yapılmıştı. AK Parti, CHP ve hatta MHP’ye kadar destek görmesinin tek nedeni yaşı yada sağlık durumu değildi elbette. Siyaset hayatında farklı kesimlerle iyi ilişkiler kurabilen nadir siyasetçilerdendir Ahmet Türk. Bu anlamıyla HDP’deki diğer kanadın da desteğini alabilecek biri.
Türkiyelileşme hedefiyle yola çıkan HDP’de Kürt-Türk tartışmasının yaşanması ilginç. Ancak bir diğer ilginç husus ise bu krize, işkencelerden geçmiş, Kürt toplumunun belirli bir kesiminin güvenini almış, bunun yanında soyadı Türk olan bir ismin çözüm olarak sunulması. Mardinli bir Kürt olan Ahmet’in soyadının Türk olması, aslında bölgedeki birçok sorunun kaynağıyken böyle bir krizde aynı zamanda çözümü olabiliyor.
Ahmet Türk'ün ikna edilip edilmeyeceği şuan tam bilinmiyor. Ancak koca bir sürecin kendine düşen günahını sırtlanmış bir HDP enkazını toparlamak, hiçbir siyasetçi için pek kolay olmayacak.