Kürt sorununu çözmeden Türkiye’yi yönetmenin çok zor olduğunu söyleyen Ahmet Türk, \"Ama hükümette güçlü çözüm iradesi görmüyorum” dedi.
Hükümetin çözüm iradesini güçlü bulmadığını söyleyen Ahmet Türk, buna rağmen Kürt sorununu çözmeden Türkiye\'yi yönetmenin de çok zor olduğu görüşünde. \"Bir tarafta paralel devlet, bir tarafta ulusal kanal, bir tarafta Kürtler, bir tarafta Ergenekon. Nasıl yürüyecek Türkiye?\" diye konuşuyor. Türkiye siyasetinin en eski isimlerinden biri olan ve bugün siyasi yasağı nedeniyle Mardin Belediye Başkanlığı\'na bağımsız olarak adaylığını koyan Türk, Al Jazeera\'nin sorularını yanıtladı.
Yerel seçimlere giderken Türkiye genelindeki siyasi atmosferi nasıl görüyorsunuz?
Türk: Siyasette demokratik bir anlayış ile hareket etmezseniz sıkıntılarla karşı karşıya kalırsınız. Türkiye\'de maalesef bir demokrasi kültürü oluşmadı. Geçmişte çok iyi düşündüğümüzde \'cumhuriyetin bekçileri biziz\' diye yola çıkarlardı ve bir askeri vesayet rejimi vardı. Şimdi askeri vesayet rejimi tartışılınca bunun dışında bürokratik devlet veya paralel devletler ortaya çıktı. Bu demokrasi kültüründen kaynaklanıyor.
Aslında bunu sadece Türkiye için söylemek de doğru değil. Bir Orta Doğu kültürü de var. Bakınız mesela Mısır\'da Mübarek gidiyor yerine Müslüman Kardeşler geliyor, arkasından askeri vesayet geliyor. Suriye\'de Esad diktatörü ile mücadele edilirken daha farklı radikal bir kesim geliyor. Oysa ki Mısır\'daki bu eylemlerin başlangıcında demokrasi talebi vardı. Suriye\'de yine bunu başlatan demokrasi talebi olan insanlar vardı. Ama bir demokrasi talebi ve sivil toplum örgütleri güçlü olmadığı için diktatörler gitse de bir demokrasi gelmiyor, yerine farklı güçler ikame oluyor.
Biz burada Türkiye\'de değişim ve dönüşümün sağlanması konusunda bir tartışmanın yapılmasını istiyoruz. Ama siyasi partilere baktığınızda bir değişim dönüşüm talebi yok, demokrasi talebi yok, çoğulcu, katılımcı demokrasi talebi yok. Aslında Türkiye\'nin tartışması gereken bunlar ama Türkiye\'nin gündeminde paralel devlet tartışması var, telefon dinlemeler var. Değişim için, demokratik bir cumhuriyet için tartışma göremiyorsunuz. Oysa Kürdistan\'da farklı bir tartışma var. Bunlar demokratik bir gelecek için yapılan köklü tartışmalardır.
Türkiye\'deki siyasi partilerden değişim ve dönüşümü esas alan bir tartışma çıkmıyor. Bu da tabii gerginliklere neden oluyor, bir mahalle kavgasına dönüşüyor. Yani bugün siyasi partilerin kavgası bir mahalle kavgasıdır, bir demokrasi kavgası değildir, değişim kavgası değil, gençler ile ilgili projelerin tartışıldığı bir seçim değil. Siyaset ve mesajlar seviyesiz olunca bir gerginliğin tartışmanın büyümesine neden olursunuz.
Çözüm sürecinde birinci yıl doluyor? Sizce bu bir yıl nasıl geçti, değerlendirilebildi mi?
Türk: Sayın Öcalan\'ın ortaya koyduğu proje ciddi bir projedir. Barışa, demokrasiye ve özgürlüklere dönük bir projedir ama Hükümet bunu görmek istemiyor, anlamak istemiyor. Meseleyi silahların susması olarak tek değerlendiriyor. Oysa siz köklü çözüm getirmediğiniz takdirde silahlar susmaz. Şimdi demokratik özgürlükçü bir anlayışın esas alınması gerekiyor. Şimdi dünyadaki bu kadar önemli büyük barışlar böyle bir iki mesajla sağlanmıyor. Bugün diyelim ki PKK gibi bir hareket, kendi liderini cezaevinde tutup bir barışı yapamaz; yapmaz da, Kürt halkı bunu kabul etmez. Dünyanın her yerinde, eğer bir barış olacaksa, onun liderinin özgür olması gerekiyor. Şimdi burada bu konuda herhangi bir gelişme olmadığı takdirde bunun kalıcı bir barışa dönüşmesi mümkün olmuyor. Yine baktığımızda Güney Afrika\'da Mandela özgürleşmeden barış sağlanabildi mi? Şimdi eğer gerçekten köklü bir çözüm isteniyorsa Kürtlerin talepleri gözönünde tutulacak, bunun mücadelesini veren kesimlerin en azından özgürleşmesini sağlayacaksınız. Kim ne derse desin, bu süreç ne kadar devam ederse etsin, Abdullah Öcalan özgürleşmeden barışın kalıcı hale gelmesine ben inanmıyorum. PKK de kendi liderlerinin cezaevinde zindanlarda sürünmesini asla kabul etmez.
Bu Hükümet bu adımı atabilir mi sizce?
Türk: İşte bu Hükümet ya bu adımı atacak yahut da… Ama bu Hükümet, biraz önce gerginlikten söz ettiniz, nasıl gerginlik olmaz? İki kez ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanan ve ceza alan Veli Küçük\'ler, Atilla Uğur\'lar, Ergenekoncular, bu Kürdistan\'da faili meçhul cinayetlere karışmış, isimleri belli herkesin bildiği kesimler, bugün Türkiye\'de tahliye ediliyorsa; sadece siyasi düşüncesini ifade ettiği için ve ilamı 10 yıl olan belediye başkanı, Kürt siyasetçileri içeride tutuluyorsa halk nasıl güvenecek? Yani gerginliğin nedenlerinden biri bu… 5 yılını doldurmuş bir çoğu, ceza verse 10 yıl verecek ama halen içeride tutuyor. Ağırlaştırılmış müebbet ile yargılananlar bugün elini kolunu çıkarıp serbest bırakılır mı? Sayın Öcalan bu nevroz ve bundan sonraki kısa sürede Hükümet\'in atacağı adımları bekleyecek. Bir çok şeyin bir hafta içinde yapılmayacağını biz de biliyoruz. Bence Sayın Öcalan seçimden sonra somut ve ciddi adımların atılması konusunda bir şans verecek.
Bunun için uygun siyasi ortam var mı?
Türk: Tabii burada bir iradedir, bir kararlılıktır, yani bu iradenin güçlü olduğunu ben sanmıyorum. Yani çözüm iradesinin güçlü olduğunu sanmıyorum ama Türkiye\'nin de tahammülü kalmamış. Yani Kürt sorunu çözülmeden Türkiye\'yi yönetmek de çok zor. Yani bundan sonra hele hele çok zor. Bir tarafta paralel devlet, bir tarafta ulusal kanal, bir tarafta Kürtler, bir tarafta Ergenekon. Nasıl yürüyecek Türkiye? Ya Kürtlerle uzlaşıp Kürt sorunun çözeceksiniz demokratik bir geleceği oluşturacaksınız veya da Türkiye yeniden sancılı bir sürecin içine girmiş olacak. Bu kaçınılmaz bir şeydir. Ben bir şey bildiğimden söylemiyorum ama mantığımla düşünüyorum.
Hükümet adım atmazsa nasıl bir tablo öngörüyorsunuz?
Türk: Kürtlerin muhalefeti ortaya çıkar, yani bunu bilemem bir silahlı dönem başlar veya içeride Kürtler muhalefetini mi gösterir. Sonuçta Kürtler burada ipe un seren politikaları benimsemez ve bunun karşısında direnişini nasıl ortaya koyar, bunun boyutunu ben bilemem, bunun kararını da ben veremem.
Siyasette tecrübeli bir isimsiniz ama belediyecilik sizin için de yeni bir alan. Mardin\'de seçim atmosferi nasıl?
Ahmet Türk: 40 yıllık bir siyasi geçmişim var. 1973 yılında parlamentoya girdim, ben aslında Büyükşehir Belediye Başkanlığı\'nı hiç düşünmüyordum. Partimden, halktan böyle bir talep gelince göreve soyunduk. Benim çok istediğim bir şey değildi, gerçekten zor bir iş belediyecilik, bunun bilincindeyim. Ama olabildiğince halkımızla belediyecilikte bir sistem oluşturabilirsek sıkıntı çekmeyiz.
Bugün Mardin\'e baktığınızda tarihi bir kent, kadim bir kent, Mezopotomya\'nın başkenti. Bugüne kadar olması gerekenler yapılamamış. Bu şehrin kadim kültürünü ortaya çıkaracak, turizm konusundaki önemini ortaya çıkaracak bir çalışma yapılamamış. Tüm bu halkları kucaklayacak siyaset mantığıyla yaklaşmak lazım. Bizim amacımız halklarımız arasında güven ortamını yaratacak bir ortamı sağlamak.