Amerikanın Sesi\'nde Mehmet Toroğlu imzasısyla yayınlanan haberde ABD kongresinde düzenlenen Türkiye oturumu ile ilgili gelişmelere yer verildi.
“Temizlik Operasyonunun Mahkumları: Türkiye’deki Hukukun Zayıflamasının Kurbanları” başlıklı oturumda, bir süre önce Türkiye’de temaslarda bulunan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya İşleri Dairesi Müsteşar Yardımcısı Jonathan Cohen de konuşmacılar arasındaydı.
Oturumun ikinci bölümünde de, Türkiye’de bir yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Amerikalı rahip Andrew Brunson’ın kızı Jacqueline Furnari söz alarak duygu yüklü bir konuşma yaptı.
Senato’nun Dirksen çalışma binasındaki oturumun başkanlığını yapan Cumhuriyetçi Senatör Thom Tillis, açılış konuşmasında özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin iadesini istediği Fethullah Gülen ve rahip Brunson’ı kastederek, “Papazı istiyorsanız papazı verin” sözüne tepki gösterdi. Tillis, “Bu adalet değil bu rehin almak. Amerika bir NATO müttefikinden bu tür bir muamele beklemez” dedi.
Darbe girişimi sonrasında on binlerce kişinin tutuklandığını ya da görevlerinden atıldığını hatırlatan ve tutuklu bulunan bazı Amerikan ya da çifte vatandaşlara değinen Tillis, OHAL altındaki uygulamaların Türkiye’nin AGİT üyesi olarak hukuk ilkelerine yönelik yükümlülükleri konusunda ciddi soru işaretleri yarattığını belirtti.
Tillis, Türkiye’de adalet yerini buluncaya kadar konunun takipçisi olmayı ve Türkiye’deki insan hakları savunucuları, avukatlar, belediye başkanları gibi OHAL mağdurlarının haklarını savunmayı ısrarla sürdüreceklerini vurguladı.
Açılış konuşmalarının ardından söz alan ABD Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Cohen de, önce Türkiye’yle Amerika arasında uzun geçmişe dayanan NATO müttefikliğine, Türkiye’nin küresel güvenliğe olan katkılarına ve Amerika olarak Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne verdikleri öneme değindi.
“Türkiye’yle yapıcı diyaloğu devam ettireceğiz. Birbirimize ihtiyacımız var” diyen Cohen, Türkiye’nin dramatik bir darbe girişimine sahne olduğunu ve bununla ilgili soruşturmaya yönelik çabaları desteklediklerini, iade taleplerini dikkatlice gözden geçirdiklerini kaydetti.
Bununla birlikte, darbe girişiminin üzerinden bir yılı aşkın süre geçmesine rağmen OHAL’ın hala devrede olmasını ve geniş kapsamla uygulanmaya devam edilmesini eleştiren Cohen, bu süreçte darbeyle hiçbir bağı olmayanların, hükümeti eleştirenlerin de hedef alındığına dikkati çekti.
Cohen, OHAL’in uzatılmasının Türkiye’de hukukun üstünlüğü, demokrasi ve özgürlüklere zarar verdiğini düşündüklerini ifade etti.
Amerika olarak rahip Andrew Brunson’ın serbest bırakılmasını en üst düzeyde ısrarla talep ettiklerini, Türkiye’de tutuklu Amerikan vatandaşları ya da çifte vatandaşların haklarının sürekli takipçisi olduklarını vurgulayan Cohen, hakkında yakalama kararı çıkartılan Türkiye uzmanı Henri Barkey konusuna da özellikle değindi ve Barkey hakkındaki suçlamaların haklı olmadığını belirtti.
Cohen, bu tür eylemlerin Türk medyası ve Türkiye’deki yargı sürecinin güvenilirliğine zarar verdiğini söyledi.
Jonathan Cohen bir soru üzerine, OHAL’in uzamasının, Türkiye’de siyasete dair kamuoyu tartışmaları, ifade ve basın özgürlüğü üzerinde olumsuz etkiler yaptığını kaydederek, “Bize göre OHAL makul sınırlarını aşmış gibi görünüyor” ifadesini kullandı.
Cohen bir başka soru üzerine, “Türk ordu yetkililerinin 15 Temmuz’da devlet kurumları ve tesislerine karşı ordu teçhizatını kullandığı açık. Daha az net kategorisine giren unsur, kiminle çalıştıkları. Gördüğümüz temizlik operasyonlarının boyutunun arkasında yatan şey bu” diye konuştu.
Oturumun ikinci bölümünde söz alan rahip Andrew Brunson’ın kızı Jacqueline Furnari de, babasına yöneltilen suçlamaların “absürt” olduğunu söyledi. Sözleri sırasında oldukça duygulandığı görülen Furnari, babasının yıllardır Türkiye’de çalıştığını, kendilerinin de Türkiye’de büyüdüğünü anlattı.