Başkanlık seçimlerine çok kısa bir süre kala, Kolombiya hükümeti ve FARC-EP arasında Havana’da devam eden barış görüşmelerinin, sürecin hızlandırılması için üç komisyonun kurulması kararının alınması ile birlikte yeni bir safhaya girdiğini söylemek m.
MÜZAKERELER VE MADDELERİ
2012 Eylül’ünden bu yana kamuoyuna açık bir biçimde devam eden bu görüşmelerde beş ana konu üzerinde müzakereler devam etmektedir. FARC’ın ortaya çıkış felsefesini oluşturan toprak reformunu da içine alacak bir tarımsal reformun gerçekleştirilmesi bu konulardan ilkini ve belki de en önemlisini oluşturmaktadır. Diğer konular ise genel af, silah bırakma ve silah bırakanların siyasal sürece katılımı, uyuşturucu üretimi ve ticareti sorunu ve çatışmadan zarar görmüş kişilerin tespiti meseleleridir. Bu sebeple kurulması önerilen 3 komisyonun süreci hızlandıracağını beklemek doğru olacaktır.
BARIŞ KAÇINILMAZ OLARAK DESTEKLENMELİ
Bununla birlikte özellikle FARC delegasyonu barış sürecinin kaçınılmaz olarak ülkenin militarize yapısından kurtarılmasına yönelik adımlarla desteklenmesi gerektiğini belirtmektedir. Kolombiya’nın mevcut askeri harcamalarını örnek gösteren FARC, zorunlu askerlik uygulamasının kaldırılarak daha küçük bir orduya sahip olmanın Kolombiya’yı daha güçsüz kılmayacağını ve ülkeyi bölgede silahsızlanmayı ve çatışmasızlığı teşvik eden bir aktör haline getireceğini savunmaktadır. Özellikle zorunlu askerliğin kaldırılması an itibarı ile Başkan Santos tarafından da destek görmekteyse de bunun önümüzdeki seçimler öncesinde ortaya atılan boş bir vaat olabileceği de düşünülmektedir.
Hükümet ve FARC arasında devam eden görüşmelerde kat edilen mesafe ile birlikte halen ülkedeki ikinci büyük gerilla hareketi ELN (Ejército de Liberación Nacional –Ulusal Kurtuluş Ordusu) de iki hafta önce pazartesi hükümet ile barış görüşmelerine başlama kararı almıştır. Tarihi FARC ile benzer olan ve Küba devriminin felsefesini benimseyen ELN, FARC’a nazaran son yıllarda gücünü önemli ölçüde yitirmiş olsa dahi halen 5000 ile 2000 kişi arasında bir silahlı kuvvete sahip olması sebebiyle barış sürecine dahil olmaları önem taşımaktadır.
SAĞ, KESİN GÖRÜŞMELERE KARŞI
Hal böyleyken barış görüşmelerinin ülkenin sağ-muhafazakâr kesiminden güçlü bir tepki aldığını unutmamak gerekmektedir. Başkanlık seçimlerine az bir süre kala eski başkan Uribe’nin fikir babalığını yaptığı bu kanattan sürece yönelik eleştiriler artmış, hatta sürecin sabote edilmesi için çeşitli manevralar yapıldığı da kısa bir süre önce ortaya çıkmıştır. Fakat bu eleştirilerin sürecin varlığından çok günlük siyasete dair olup yine merkez sağ görüşe sahip olan Santos idaresinin başarısız olması ve seçimleri kaybetmesini amaçladığını da belirtmek gerekmektedir.
Bu noktada barış görüşmelerinin görece başarısının kaynağını birkaç nokta üzerinde durarak açıklamak faydalı olacaktır. İlk olarak süreç, her iki tarafın da çözümden yana olan iradelerini açık bir biçimde ortaya koyarak sorunların önce tespiti, daha sonra müzakeresi ve en sonunda da çözümü için gerekli yasal düzenlemeleri belirleyecek mekanizmalar vasıtasıyla yürütülmektedir. Sürecin bu düzeyde devam ettirilebilmesi için Küba ve Norveç garantör, Venezüella ve Şili de gözlemci ülkeler olarak sürece dâhil olmuşlardır.
İkinci faktör, müzakerelerin sorumluluğunun doğrudan mevcut siyasi irade tarafından alındığının açıkça gösterilmesidir. Bu açıdan hükümeti temsil eden delegasyona çevre bakanı, Başkan Santos’un milli güvenlik danışmanı ve gazeteci olan kardeşi eski devlet başkan yardımcısı Humberto de la Calle ve bazı emekli generaller eklenmiştir. Böylece delegasyona hem devleti, hem hükümeti hem de doğrudan siyasi idareyi temsil eden Başkan’ın kendisi de dâhil edilmiştir. Aynı şekilde de FARC delegasyonu Havana’da örgütün en üst seviyedeki idarecileri tarafından oluşturulmuştur.
ŞEFFAF VE SAĞLAM MÜZAKERELER
Tüm bunlar göz önüne alındığında, barış görüşmelerinin şeffaf ve sağlam bir zemin üzerinde yürütüldüğünü görmek mümkündür. Zaten 50 yılı aşkın bir süredir binlerce cana mal olmuş böyle çetrefilli bir sonunun, belirli şahıslar arasında, kapalı kapılar ardında ve hiçbir yasal düzenlemeye ya da sistematiğe bağlanmaksızın çözülebileceğine inanmak en hafif tabiriyle hayalperestlik olacaktır.
Tüm bu olumlu faktörlere rağmen, görüşmelerinin sona erdiği ve kalıcı barışın sağlanmasında son merhaleye gelindiği anlamı çıkarılmamalıdır. Santos müzakerelerin sonunda imzalanacak bir anlaşmanın FARC-EP ve ELN’nin kesin olarak silahları bırakması şartına bağlı olduğunu sıklıkla belirtiyor. Belki de barış görüşmelerinin en zor safhasını silahların kesin olarak bırakıldığı bu son safha oluşturacaktır. Çünkü silahların kesin olarak terk edilmesi için kesin bir tarih verilmesi yerine çatışmasızlığın sağlanmasını müteakip zamana yayılarak tedricen gerçekleştirilmesi daha kolay bir seçenek olarak ortaya çıkmaktadır. Başkanlık seçimleri sonrasında da sürecin seçim öncesindeki düzlemde gidip gitmeyeceği de önümüzdeki günlerde belli olacaktır.