AB'nin Türkiye ile ilgili açıkladığı raporda demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi alanlardaki eksiklikler ve Rusya yaptırımlarının delinmesi konusu öne çıktı.
Avrupa Komisyonu, Türkiye'nin yanı sıra Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosova, Karadağ, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Moldova, Ukrayna ve Gürcistan ile ilgili raporlarını açıkladı.
Türkiye'nin ülke raporunda önceki yıllarda olduğu gibi insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü alanlarındaki eksikliklere işaret edildi, Türkiye'nin AB'nin Rusya yaptırımlarına katılmaması eleştirildi, BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütüne yönelik ilgisi de not edildi.
Türkiye'nin Avrupa Birliği için kilit önem taşıyan bir partner ve AB'ye aday ülke olduğu belirtilen raporda, Doğu Akdeniz'de istikrarlı ve güvenli bir ortam yaratılması ve Türkiye ile karşılıklı yarara ve iş birliğine dayalı bir ilişki geliştirilmesinin AB'nin stratejik çıkarı olduğu yinelendi. Nisan 2024'teki AB Konseyi kararına atıfta bulunularak Türkiye ile iş birliğini daha da geliştirebilmek için Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik görüşmelerin yeniden başlatılmasına ve ilerletilmesine özel önem verildiğine vurgu yapıldı.
"Hukuk, yargı ve temel haklarda kötüleşme sürüyor"
Türkiye ile AB üyelik müzakerelerinin 2018 yılından bu yana dondurulmuş durumda olduğu hatırlatılırken ortak çıkar alanlarında üst düzey temasların sürdüğü kaydedildi. AB'nin demokratik standartlarda, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, temel haklara saygı gibi alanlarda kötüleşmenin devam etmesine yönelik ciddi endişelerini giderecek adımlar atılmadığı da kaydedildi.
2016 yılında imzalanan Mülteci Mutabakatının düzensiz göçle mücadeledeki iş birliğinin temel çerçevesi olmayı sürdürdüğü ve etkili olmaya devam ettiği de belirtildi. Raporda, AB'nin 3,6 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye'ye, 2011 yılından bu yana 10 milyar euroluk kaynağı serbest bıraktığına da işaret edildi.
Ekonomi, Yunanistan ve Kıbrıs
Ekonomik ilişkilere de değinilen raporda Türkiye'nin 2023 yılında AB'nin en büyük beşinci ticaret ortağı haline geldiğine ve ikili ticaret hacminin 206 milyar euroyu geçtiğine işaret edildi.
Raporda Yunanistan ile yaşanan normalleşme sürecine de yer verildi ve 2023 yılından bu yana Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin geliştiği, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki yetkisiz sondaj faaliyetlerine ve Yunan adaları üzerindeki uçuşlara son verdiği not edildi. Türkiye'nin AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımayı reddetmeyi ve ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olarak Kıbrıs'ta iki devletli çözümü savunmayı sürdürdüğü kaydedildi.
"Cumhurbaşkanlığı sisteminde denge ve denetleme mekanizmaları eksik"
Raporda demokrasi başlığı altında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde denge ve denetim mekanizmalarındaki eksikliklere dikkat çekildi, denetleyici kurumların doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı olduğu, kamu yönetiminin yüksek ölçüde siyasileştiği not edildi. Hükümetin muhalefet partilerinden yerel yöneticilere yönelik baskısının yerel demokrasiyi zayıflatmaya devam ettiği, sivil toplum kuruluşlarının da baskı altında zor bir ortamda çalıştığı ve faaliyet alanlarının giderek daraltıldığı belirtildi.
Kamu yönetimi reformu, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve ifade özgürlüğü alanlarında da ilerleme kaydedilmediği ve AB Komisyonu'nun bir önceki raporunda yer alan tavsiyelerin yerine getirilmediği belirtildi. Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) bazı kararlarını uygulamayı reddeden tutumunu sürdürdüğü kaydedildi.
"Sıkı para politikaları sürdürülmeli"
Ekonomik kriterler arasındaki "İşleyen bir piyasa ekonomisine sahip olma" başlığında ise Türkiye'nin bu alanda gelişmiş bir ülke olduğu ve raporun kapsadığı dönemde bazı ilerlemeler kaydettiği belirtildi.
Daha sıkı para politikalarına dönüşün memnuniyetle karşılandığı kaydedildi, piyasa ekonomisinin işleyişinin geliştirilmesi için sıkı para politikalarının sürdürülmesi, bütçe açığının daha da azaltılabilmesi için iyi performans gösteren tüm gelirler ve mali tamponların kullanılması, fiyat belirleme mekanizmalarında devlet müdahalesinin azaltılması, rekabeti bozan devlet yardımlarının önlenmesi ve devlet yardımlarında şeffaflığın artırılması tavsiyesinde bulunuldu.
Gümrük Birliği modernizasyonuna Rusya yaptırımları koşulu
Raporda, Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliğinin modernizasyonu için AB Komisyonunun bir önceki rapordaki tavsiyelerinin hayata geçirilmesi için hazırlıkların iyi seviyede olduğu, rapor döneminde de bazı ihracat ve ithalat kısıtlamalarının kaldırılması gibi bazı ilerlemeler kaydedildiği ifade edildi.
Ancak bazı pürüzlerin giderilmediği belirtilerek yasaların AB gümrük yasalarıyla uyumlu hale getirilmesi, kontrollerin artırılması, AB'nin Yolsuzlukla Mücadele Ofisi OLAF ile iş birliğine gidilmesi, ihracat ve ithalata yönelik kısıtlamaların kaldırılmaya devam edilmesi ve AB-Türkiye Gümrük Birliği anlaşması kapsamında serbest hareket etmesi gereken mallara ek vergilerin kaldırılması tavsiyesinde bulunuldu.
Türkiye'nin ticaret önündeki engellerin kaldırılması konusunda ilerleme kaydettiği ve AB'nin Rusya'ya Ukrayna'yı işgali nedeniyle uyguladığı yaptırımların delinmesini engelleyecek önlemler aldığı belirtildi. AB Komisyonunun Kasım 2023'te Gümrük Birliğinin modernizasyonu için taslak müzakere çerçevesi konusunda görüşmelere başlama tavsiyesinde bulunduğu hatırlatılan raporda, bunun "Türkiye'nin Rusya'ya karşı AB'nin uyguladığı yaptırımların toprakları üzerinden delinmesi konusunda acilen adımlar atmasına ve ticaret konusundaki pürüzleri etkili şekilde ortadan kaldırmayı sürdürmesine" bağlı olduğu yinelendi.
AB dış politikasına uyum daha da azaldı
Raporda, Türkiye'nin AB'nin ortak dış politika ve güvenlik politikalarıyla uyumunun çok düşük seviyede kaldığına işaret edildi. Rapora göre Türkiye'nin, 30 Eylül 2024 itibarıyla AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisinin AB adına yaptığı açıklamalar ve AB Konseyinin ilgili kararlarına uyumu sadece yüzde 5 oranında kaldı. Bu oranın 2023'te yüzde 9 olduğuna işaret edildi.
Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyi dışında alınan yaptırım kararlarını uygulamama tutumunu sürdürdüğü ve AB'nin Rusya yaptırımlarına katılmadığı belirtildi, ancak Türkiye'nin Rusya'ya karşı AB yaptırımlarının delindiği bir platform haline gelmek istemediğini de vurguladığı kaydedildi.
Rusya menşeli mallar ve sahte transitler mercek altında
Yaptırımların delinmesi konusunda Türkiye ile görüşmelerin sürdüğü belirtilerek bu bağlamda Türkiye'nin "yüksek öncelikli kategorisindeki malların, varış yeri Orta Asya ya da Kafkaslar olarak beyan edilip Rusya'ya ihracı şeklinde gerçekleştirilen sahte transitlerin önlenmesi konusunda adımlarını hızlandırması" tavsiye edildi. Türkiye'nin ayrıca Rusya menşeli yaptırıma tabi malların Avrupa ortak pazarına menşei değiştirilerek yasa dışı yollardan girişi konusunda AB soruşturma makamlarıyla daha aktif iş birliği yapması istendi.
Türkiye'nin BRICS ve ŞİÖ ile ilişkileri not edildi
Türkiye'nin uluslararası kuruluşlarda aktif olduğu, ancak özellikle Kıbrıs Cumhuriyeti olmak üzere AB'ye üye ülkelerin kabulünü sistematik olarak engellemeye devam ettiği belirtilen raporda "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin stratejik yönünün AB'ye katılmak olmayı sürdürdüğünü tekrarlayarak ifade etmektedir. Türkiye BRICS+ üyeliği için başvuruda bulunmuş, Şanghay İşbirliği Örgütüne (ŞİÖ) katılma yönünde ilgisini dile getirmiştir" denildi.
Türkiye'nin 2024'te her iki örgütün zirvelerine katıldığına da işaret edildi.
Türkiye'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü ve Deniz Hukuku Sözleşmesi gibi önemli BM sözleşmelerine taraf olmadığına da dikkat çekildi.