Avrupa Parlamentosu Kürt sorununun çözümünde MHP ve PKK liderlerinin oynadığı rolü tarihi fırsat olarak değerlendirip, TBMM öncülüğünde çözüm süreci çağrısında bulundu.
Avrupa Parlamentosu (AP) Kürt sorununun çözümü perspektifinde MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "yapıcı yaklaşımını" ve Abdullah Öcalan'ın PKK'ye silah bırakma ve kendini feshetme çağrısını "memnuniyet verici" olarak tanımladı.
AP'nin bu yılki Türkiye raporunda, Öcalan'ın rolü ve MHP liderinin yapıcı yaklaşımının "önemli bir fırsat" yarattığı belirtilerek, TBMM öncülüğünde Kürt sorununun çözümüne yönelik kapsayıcı bir süreç başlatılması çağrısında bulunuldu.
Raporun bu bölümünde, "Abdullah Öcalan'ın, PKK'ye silah bırakarak ve kendini feshederek bir barış sürecine dahil olmaya yönelik son çağrısı tarihi ve uzun zamandır beklenen bir adım olarak memnuniyet vericidir. Bu gelişme, 40 binden fazla can kaybına yol açan 40 yıllık şiddet dönemini sona erdirebilecek potansiyele sahiptir. Bu gelişmeleri kolaylaştırmak amacıyla MHP lideri Devlet Bahçeli tarafından başlatılan ve başka siyasi liderler tarafından da desteklenen yapıcı yaklaşım, DEM Parti'den bir heyetin İmralı cezaevini ziyaret etmesine izin verilmesi ve bu partinin diğer siyasi partilerle yürüttüğü geniş kapsamlı istişareler takdire şayandır. Bu önemli bir fırsattır ve arkasından, TBMM'nin öncü rolüyle, siyasi, sosyal, demokratik ve güvenlik boyutları dikkate alınarak Kürt sorununun barışçıl ve sürdürülebilir çözümüne yönelik kapsayıcı bir süreç başlatılmalıdır" ifadelerine yer verildi.
Raporda Kürt meselesiyle ilgili yeni çözüm girişimi olumlu görülmekle birlikte, "siyasi partilerin ve muhalefet üyelerinin sürekli hedef alınması ve giderek artan baskılara maruz bırakılması" kınanıyor. Ekrem İmamoğlu'nun yanı sıra Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanlarının gözaltına alınmaları ve görevden uzaklaştırılmaları "olağanüstü kaygı verici" olarak yorumlanıyor. Bu durumu "meşru bir siyasi rakibin yaklaşan seçimlerde aday olmasını engellemeye yönelik politik motivasyonlu hamleler" olarak değerlendiren AP, bu hamleler ile "ülkenin tam anlamıyla otoriter bir modele itildiğini" savunuyor.
AİHM kararlarına mali yardım koşulu
Raporda Türkiye'nin bir Avrupa Konseyi üyesi devlet olarak AİHM kararlarını yerine getirme yükümlülüğü de hatırlatılıyor. Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ hakkındaki AİHM kararlarının uygulanmıyor olması nedeniyle Türkiye'nin Avrupa Konseyi önünde ihlal prosedürleriyle yüzleştiğine işaret ediliyor. Avrupa Komisyonu ve AB üyesi devletlerden, "Türkiye'nin AİHM kararlarını uygulaması için tüm diplomatik kanalları kullanmaları ve bu kararlara uyumu, Türkiye'ye sağlanacak mali yardımlar için bir ön koşul olarak değerlendirmeleri" isteniyor.