Silvan ve Sur’da duvarlara Kürtlere hakaret içeren yazılar yazan, denetimsiz sivil insanları öldüren ve Türkçe bilmeyen, Vali ve Kaymakamı dinlemeyen ve direk Ankara’ya bağlı olan bu timleri ilk kez Oktay Yıldız yazmıştı.
Silvan ve Sur’da çok sayıda insanın anlatımlarının Yıldız’ın yazdıklarını doğrulaması üzerine HDP Vekilleri bir soru önergesiyle sorunu meclise taşımışlardı. Hükümet soru önergesine cevap vermeyi uygun bulmamıştı.
AB tarafından hazırlanan 2015 Türkiye raporunun 29’cu paragrafında konunun yeniden gündeme gelmesi sonrasında, hükümete yakın medya kuruluşları raporun yayınlamasının ardından defalarca tartışma konusu yaptılar. Erdoğan’ın, raporun geri iade edileceğini açıklaması sonrası, Avrupa Bakanı da aynı yönde açıklama yaptı.
Oktay Yıldız\'ın Esetullah Timleri başlıklı yazısından yaptığımız alıntı:
Küçük operasyon ekipleri olarak hareket ediyorlar ve direk Ankara’ya bağlıdırlar. Operasyon yaptıkları İl ve İlçelerin Vali, Kaymakam ve de Emniyet Müdürlerinin bunlara talimat verme ve müdahale etme yetkileri bulunmamaktadır. Yaptıkları hiç bir şeyden sorumlu değiller.
Doksanlı yılların Sarkık bıyıkları, üç hilalli yüzükleri, asık suratları, ellerinde keleş veya M-16 silahlarıyla bir katiller ordusu... Bunlar 90’lı yıllarda sürekli gündemimizde oldu. Resmi olarak \"Özel Tim\" ya da \"Özel Harekatçılar\" deniliyordu bunlara. Bunları tam olarak tarif etmek gerekirse: İnsanlıktan çıkmış, adam öldürmek için birbirleriyle yarışan, işkence yapmaktan zevk duyan, köy basan, uyuşturucu ticaretinden, adam kaçırmaya, fidye istemeye kadar geniş bir yelpazede faaliyet yürüten hükümetlerin can damarlarıydılar. Aradan 25 yıl geçti. Bu özel ordu da değişime uğradı.
Eskiden orduya bağlı iken, yeni versiyonu Devlet Başkanına bağlı. Eskiden sivil, Polis ve komando askerler içinde seçilirken, artık yelpaze genişletildi ve yabancı uyruklu geçici şahıslarda sepetin içine koyulmaya başlandı. Cemaatle yollar ayrılmaya başlayınca mevcut polis ve diğer güvenlik kuvvetlerine olan güvende kayboldu.
Bu yeni oluşumu daha da genişletmek ve geliştirmek gerekiyordu. Şimdi bu oluşumun serüvenini sizlere edindiğimiz bilgiler temelinde anlatmaya çalışayım.
Esedullah sözcüğü (Allah\'ın arslanı) Hz. Ali, Hayber\'in fethinde gösterdiği kahramanlıktan dolayı Hz Muhammet’in kendisine verdiği isimdir. Salefilerin neden böyle bir isim kullandığını da varın siz düşünün…
Kürdistan da Sokağa çıkma yasağının uygulandığı ilçe ve mahallelerde, “Allah CC her şeye yeter”, “Türkün gücünü göreceksiniz”, “Ne Mutlu Türküm Diyene” ve “Kanımız aksa da Zafer İslam’ındır” gibi, “Esedullah Timi” imzalı duvarlara yazılan yazılar son dönemlerde en çok dikkat çeken olaylardan. İlk bakışta ise IŞİD’i akla getirmekte. Özel Harekat timi kıyafeti giyen şahıslardan bazılarının Türkçe konuşamaması ise en dikkat çekenlerden.
Silvan da, Bismil’de, Şırnak’ta, Cizre, Diyarbakır ve diğer tüm Kürt il ve ilçelerinde gerçekleştirilen infazlar bu özel birlik tarafından yapılıyor. Bunlar Ankara Gölbaşı, Diyarbakır, Batman ve Mardin’de konumlandırılıyorlar ve buradan Kurdistan’ın dört bir yanına gönderiliyorlar. Hepsinin özel plakasız araçları var. Bu Timlerin kullandığı 4x4 Ford Ranger marka plakasız araçlarla dolaşıyorlar. Bu araçları kullanmalarının nedenine gelince: Çamurlu parkurlarda 4x4 (4H) ve gerçekten zorlu arazi koşulları için 4x4 (4L). Ford Ranger, 230 mm’lik yerden yüksekliği ile en zor zemin koşullarının üstesinden gelmeyi başarıyor.
Elektronik bir sistem olan ESOF sayesinde, seyir halindeyken 4x2 ve 4x4 (4H) arasında geçiş yapılabiliyor. Sistem, Elektronik Denge Programı (ESP) ve Elektronik Çekiş Kontrol Sistemi (ETC) ile birlikte çalışıyor.
Ford Ranger\'ın yerden 230 mm\'lik yüksekliği, en zor koşulların üstesinden gelmesini de sağlıyor. Kürdistan’daki yollar ve arazi koşulları göz önünde bulundurulduğunda ideal bir araç olduğunu söylemek lazım.
Bu timler hazırlandıktan sonra Vali ve Kaymakamlara sokağa çıkma yasağı talimatları verilerek uygulama başlatılıyor. Genelde sokağa çıkma yasağı uygulanan ilçe ve mahallelerde yerel polis mahalle başlarında kurulan barikatlarda tutuluyor ve bir kaç polis ve özel harekatçı yalnızca bunlara sokakları göstermek için kirpi araçlarla birlikte yanlarına veriliyor. Küçük operasyon ekipleri olarak hareket ediyorlar ve direk Ankara’ya bağlıdırlar. Operasyon yaptıkları İl ve İlçelerin Vali, Kaymakam ve de Emniyet Müdürlerinin bunlara talimat vermesi ve müdahale etme yetkileri bulunmamaktadır. Yaptıkları hiç bir şeyden sorumlu değiller. Bu nedenle de Fotoğraflarını ve görüntülerini çekip yayınlamakta bir sorun görmüyorlar.
