İran devletinin, bir zamanlar muhalif Halkın Mücahitleri örgütünü Irak’tan nasıl çıkardıysa, Doğu Kürdistanlı örgütleri de aynı taktiklerle Kürdistan Bölgesi’nden çıkarmayı hedeflediği bildiriliyor.
BasNews’in özel kaynaklardan elde ettiği bilgiye göre; İran rejimi, kendisine muhalif Halkın Mücahitleri örgütünü Şiiler ve hükümet eliyle Irak’tan çıkardığı gibi HDK’yi (Hizba Demokratên Kurdistanê) de Kürdistan Bölgesi’nden çıkarmayı planlıyor.
Konu hakkında BasNews’e konuşan HDK Genel Sekreter Yardımcısı Mistefa Mewlûdî, ‘‘İran’ın, dostları aracılığı ile Halkın Mücahitleri’ni Irak’tan nasıl çıkardıysa, Kürdistan Bölgesi’ndeki Doğu Kürdistanlı partilere karşı da aynı planı gerçekleştirmek istediğine dair bilgiler edindik. Ancak bize resmi olarak iletilen birşey yok’’ dedi.
'İran’da terör, İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla başlamıştır'
Önceki gece HDK merkez kampında meydana gelen patlamanın, İran’ın bu planının bir parçası olduğunu belirten Mistefa Mewlûdî, ‘‘İran’da terör, İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla başlamıştır. Kürdistan Bölgesi’nde de bu yönlü çalışmalar yürütüyor. Zaten daha önce de nerede olurlarsa olsunlar Doğu Kürdistan siyasi partilerini engelleyeceklerini söylemişlerdi’’ ifadelerini kullandı.
‘Kendi topraklarımızdayız’ diyen Mistefa Mewlûdî, Kürdistan Bölgesi’nden çıkmalarına dair şimdiye kadar kendilerine bir şey iletilmediğini belirterek, ‘‘Umuyorum böyle birşey olmaz’’ dedi.
'İran’ın bu siyaseti ne kadar sonuç alır bilemiyoruz'
İran’ın, muhaliflerine karşı baskısının yeni birşey olmadığını belirten HDK Genel İlişkiler Sorumlusu Nezîf Qadrî ise, ‘‘İran’ın bu siyaseti ne kadar sonuç alır bilemiyoruz. Biz de İran’ın bu planlarını boşa çıkaracak bir siyaset yürütüyoruz’’ dedi.
Kürdistan Bölgesi Yönetimi’nin şimdiye kadar topraklarından çıkmamıza yönelik bir talebi olmadığını belirten Nezîf Qadrî, ‘‘Kürdistan Bölgesi’ni kendi topraklarımız olarak görüyoruz’’ fadelerini kullandı.
Halkın Mücahiteri örgütü, İran’ın, Irak’taki kamplarını art arda bombalaması ve hükümet üzerinde kurduğu baskılardan dolayı Dünya Mülteci Örgütü (IOM) aracılığı ile Arnavutluk’a yerleşmek zorunda kalmıştı.