The Guardian gazetesinde yer alan bir habere göre ABD askerlerinin bölgedeki etkinliği İran’ın Akdeniz’e ulaşmak için amaçladığı koridor politikası önünde büyük engel teşkil ediyor. Öyle ki İran’ın oluşturmaya çalıştığı koridorun güzergahını değiştirmesine yol açtı.
Terör örgütü IŞİD ile mücadele çerçevesinde bölgede bulunan ABD kuvvetlerinden etkilenmemesi için yeni koridor 226 kilometre güneye çekildi. Yeni koridor Kürtlerin yoğun nüfuslu bölgelerden hali hazırda IŞİD’in kontrolünde bulunan Mayadin kasabasına çekildi.
Bu değişiklik, İran Devrim Muhafızları Kudüs Tugayları komutanı Kasım Suleymani ve Irak'taki Haşdi Şabi lideri Haydar el-Ameri tarafından önerildi ve Şii hakim güçleri Irak'ın Baas kentine yaklaştı.
Yeni Bir Güzergah
Ancak proje şekillendikçe, Suriye'de yaşanan gelişmeler, böyle bir koridorun oluşmasını engelleyecek bir boyut kazandı.
ABD'nin Suriye'nin kuzeydoğusundaki askeri birikimi Bağdat ve Tahran'daki yetkilileri alarma geçirdi. Iraklı bazı kaynakların aktardığına göre İranlı liderler, ABD’nin bölgedeki varlığının hedeflenen Şii koridoru önünde engel yaratmaması için çözüm yolları arıyor.
Iraklı bir yetkili, İran’ın, söz konusu koridoru, olabildiğince çabuk tamamlayabilmek için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi. Yetkili İran’ın, bu amacına en kısa zamanda ulaşabilmek için önce Suriye sınırında bulunan Irak’ın Bağac ilçesini hızla kontrole almak ve ABD’den önce hareket ederek Mayadin ve Deyrezzor’dan terör örgütü IŞİD’i çıkarmayı hedeflediğini bildirdi. Bu açıdan Bağac ilçesinin, Irak’ta IŞİD’in en çok direneceği kent olması bekleniyor.
İran’ın hedefindeki ikinci kent ise Bağac’ın komşusu Telafer. İran güdümündeki Şii milisler, kentin üç kilometre yakında konuşlanmış durumda. Gözlemciler, IŞİD’in, ABD 14 yıl önceki Kürfez Savaşı sürecinde karargah olarak kullandığı Bağac kentini savunmak için şiddetli bir mücadele verdiğini belirtiyorlar. Zira; Bağac’ın alınması IŞİD’in Irak’taki varlığının da sonu anlamına geliyor.
IŞİD'in Irak’taki varlığının sona yaklaşmasıyla birlikte ABD, bunu bir fırsat bilerek Suriye’de örgüte yönelik geniş kapsamlı operasyon başlaması için düğmeye bastı ve Rakka ile Deyrezzor gibi kentleri hedefine aldı.
ABD bu kentleri kurtarmak için Kürt guruplara destek vermeye başladı ve Demokratik Suriye Güçlerini (DSG) donatarak gerekli yetiye ulaştırmak için adım attı. Ancak ABD’nin bu planının önünde de bir engel var ve bu engel Türkiye faktörü. Türkiye, ABD ve DSG ittifakından rahatsız olduğunu açıkça belirtiyor.
Politik çakışmalar, Suriye'deki savaşı daha da karmaşık hale getirdi ve İran'ın garanti gözüyle baktığı en önemli ve uzun vadeli hedeflerinden birini değiştirmesine yol açtı.
Eski koridor, Suriye'de, İran sınırından Diyala vilayetine bağlı Celewla'ya, oradan da Musul'un güneyinden Şergat ilçesine ve daha sonra kuzeyde Telafer’i geçecek şekilde belirlenmişti.
PKK ve Haşdi Şabi Kolaylaştırıyor
Ancak İran'ın oluşturmak istediği Şii koridorunun şu anki yeni güzergahı biraz daha batıya çekilmesine rağmen Şengal sınırlarındaki bazı bölgeleri kapsamaya devam ediyor. Çünkü bu bölgede PKK ve Haşdi Şabi güçlerinin varlığı bu hedefi kolaylaştıran unsurlar. Buradaki Şii milisler İran'ın talimatına göre yönlendirildi ve yeni koridorun oluşması için kullanılmaya başlandı. Türkiye ile çatışma halindeki PKK'nin buradaki gücüne de yeni hedefe ulaşmak için bir rol verildi.
Iraklı yetkililer, yeni oluşturulan güzergahın, Suriye’nin Deyrezzor vilayetinden Şuxne kentine, daha sonra Palmira’ya ve son olarak Şam’dan Lübnan sınırına uzadığını belirtiyorlar. Bunun için bölgede etkin bir güç konumundaki Hizbullah desteklenecek ve demografik takaslar zorlanacak. Bu şekilde de Suriye’nin Lazkiye kentine de ulaşılacak ve buradan Akdeniz’e giden yol açılmış olacak.
Bu son adımla da İran, kullanmaya mahkum olduğu ve sürekli gözetleyerek baskı altında tutulduğu Arap Körfezi ya da kendi deyişleriyle Fars Körfezi’ne alternatif bir tedarik hattı kurmuş olacak.