İsrail ve İran… Katı Düşmanlık ve İmkânsız Barış

ABD’nin iki taraf arasında talep ettiği müzakereler, uzun bir oyalama yoludur.

05.07.2025, Cts - 13:23

İsrail ve İran… Katı Düşmanlık ve İmkânsız Barış
Haberi Paylaş

 

İran ile İsrail ve Batı arasında yeni bir gerilim perdesi açıldı. Henüz tamamen sona ermiş görünmeyen şiddetli bir savaşın ardından, üç ana başlık altında tartışmalar başladı:

Birincisi, savaşın İran’ın nükleer programını tamamen mi yoksa kısmen mi yok ettiğini ve İran’ın bu programı kısa sürede mi yoksa yıllar sonra mı yeniden inşa edebileceğini değerlendirmek.

İkincisi, İran’ın büyük miktarlarda ürettiğini söylediği ve hâlâ güvenli bir yerde muhafaza ettiğini iddia ettiği "zenginleştirilmiş uranyumun" akıbetini araştırmak.

Üçüncüsü, İran’ı nükleer programıyla ilgili müzakerelere dönmeye ikna etmek; buna Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı müfettişlerinin Fordo, Natanz ve İsfahan’daki üç ana reaktörü incelemesine yeniden izin vermesi de dâhil. Ancak İran Cumhurbaşkanı’nın, ajansla işbirliğini askıya alan yasayı onaylaması sonrası bu daha da zorlaştı. Tüm bunlar, durumu tekrar belirsizlik noktasına geri döndürdü ve yeni, ucu açık çatışma senaryolarına kapı araladı.

Tartışma ve İddialar Döngüsü

İsrail ve İran arasında sürpriz ve tartışmalı bir “sözlü” ateşkes anlaşması, özellikle ABD, İsrail ve İran’da hâlâ hararetli tartışmalara yol açtı. Bu anlaşma İran’ın, ABD’nin yıkıcı saldırıları karşısında “teslimiyet”i miydi, yoksa herkesin savaşın amacına ulaştığını ve daha fazla uzamaması gerektiğini kabullenmesi miydi?
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, İran ile ateşkesi ülkesinin "tarihi zaferi" olarak tanımlarken, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ise bunu “ulusun büyük zaferi” olarak nitelendirdi. İran’ın dini lideri Ali Hamaney ise meydan okuyan, uzlaşmaz ve yenilgiyi inkâr eden bir konuşma yaptı.

Trump’ın Payı

Bazıları ise asıl kazananın ABD Başkanı Donald Trump olduğunu söylüyor. Trump, perde arkasından başlattığı savaşa istediği gibi müdahale ederek, diplomasiyle çoğu tarafı, hatta İran’ı bile tatmin etti. İran, müzakeresiz ve garantisiz bir yazılı olmayan anlaşmayı kabul ederek rahat bir nefes aldı.
Ancak İran nükleer hayalinden yaralı, çaresiz ve yanında kararlı dost ya da müttefik kalmamış bir şekilde uyandı; başta Rusya olmak üzere herkes tarafından yüzüstü bırakıldı.

İran ve İsrail’in Zafer Yanılgıları

İran’ın, elleri kolları bağlı ve yıllardır ağır ekonomik ve siyasi baskılar altındayken dayatılan bir savaşta “zafer” kazanması mümkün değildi. Güç dengesi baştan beri İsrail’in lehineydi; gelişmiş silahlara ve Batı’nın desteğine sahip olan İsrail karşısında İran’ın şansı yoktu.
Savaşın dumanı dağıldığında da sonuçların İran’ın lehine olmayacağı açıktı. İran halkı tarihlerindeki en önemli dersi aldı: "İdeoloji romantizmi", teknoloji gücü ve yapay zekâ kurnazlığı karşısında bir anlam ifade etmiyor.

Benzeri Görülmemiş Sahneler

Savaş iki tarafı da kanattı. İsrailliler, 12 gün boyunca sığınaklara kaçmak zorunda kaldı, şehirleri yıkıldı ve ordularına olan güvenleri sarsıldı.
İran’da ise İsrail’in derin güvenlik sızmaları ve suikastları rejime olan güveni sarstı. Savaşın ilk günlerinde Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami ve yaklaşık 30 üst düzey komutan öldürüldü; son ana kadar da nükleer bilim insanları hedef alındı.

İran İkinci Kez Zehri İçti mi?

İran yalnız kaldığını, Rusya ve Çin’in sadece sözde destek verdiğini, Batı’nın ise İsrail’in arkasında birleştiğini gördü. Hamaney de, selefi Ayetullah Humeyni’nin 1980’lerde Irak’la olan savaşı bitirirken yaptığı gibi, “zehri içmek” zorunda kaldı.

Düşmanlık Neden Kalıcı?

İsrail ve İran arasında sınır, komşuluk, ortak değerler ya da çıkarlar yok. Çıkarları da çoğunlukla çatışıyor.
İsrail, dini gerekçelerle “vaat edilmiş topraklara” dönmüş bir toplumken, İran hem dini hem de milliyetçi duygularla hareket eden, kendi özel mezhebiyle İslam’ı yorumlayan ve Pers kimliğine sıkı sıkıya bağlı bir ülke.
İran için, İsrail’in 1948’den bu yana Filistin’de işlediği savaşlar, katliamlar ve işgal politikaları temel bir psikolojik bariyer oluşturuyor. İran, sadece Filistin’in haklarını savunmakla kalmayıp, İsrail’i tamamen ortadan kaldırmakla tehdit etti.

Barış Neden İmkânsız Görünüyor?

İsrail ve İran, aralarındaki mücadeleyi Arap topraklarında yürütüyor; Lübnan’daki Hizbullah, Gazze’de Hamas, Yemen’de Husiler gibi İran’ın vekilleri, İsrail’in hedefleri hâline geliyor.
İsrail ise İran’ın nükleer programını yok etmeyi hedefliyor ve bunu dünyaya karşı bir tehdit olarak sunuyor.
7 Ekim 2023’teki olaylar ve ardından 13 Haziran 2025’teki doğrudan çatışmalar, ABD’nin müdahalesiyle son buldu. Trump, Fordo ve diğer tesislerin vurulmasının ardından bir ateşkes anlaşması açıkladı.
Ama gerçekten savaş bitti mi ve barış zamanı mı geldi?

Sonuçlar ve Beklentiler

İran henüz yıkılmadı; nükleer yeteneklerini tekrar inşa etme ihtimali var. İran, Paris’te 2015’te imzalanan anlaşmadan Trump’ın çekilmesinden bu yana geliştirdiği uranyum stoklarını hâlâ koruduğunu söylüyor. İsrail ise “savaş bitmedi” diyerek, en küçük ihlalde yeniden saldırabileceğini belirtiyor.

ABD’nin talep ettiği müzakereler ise uzun ve dolambaçlı bir yola benziyor. İran’ın sabırlı, ince hesap yapan “halı dokuyucusu” zihniyetiyle bu müzakereler yıllar sürebilir.

 

Bu haber toplam: 831 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:17:11:56
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x