ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas J. Barrack Jr., İsrail ve Suriye arasında ABD aracılığıyla “anlamlı” görüşmelerin sürdüğünü açıkladı. Görüşmelerin amacı, iki ülke arasındaki sınırda huzurun yeniden sağlanması olarak belirtildi.
Barrack, New York Times’a verdiği röportajda, ABD yönetiminin Suriye’nin Abraham Anlaşmaları’na katılmasını istediğini söyledi. Bu anlaşmalar, Trump döneminde İsrail ile dört Arap ülkesi arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasını sağlamıştı. Ancak Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara’nın içte direnişle karşılaşabileceği için sürecin yavaş ilerleyebileceğine dikkat çekti.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu’da çatışmaların azaltılması ve ekonomik refahın artırılması vizyonu doğrultusunda Barrack, bölgedeki ülkelerin kendi sorunlarını çözmelerine odaklandıklarını belirtti. Trump’ın mayıs ayında bölge ziyareti sırasında önceliğinin silah ve yapay zeka gibi sektörlerde karlı iş anlaşmaları olduğunu vurgulandı.
Barrack, ABD’nin geçmişteki “ulus inşası” girişimlerinden farklı olarak, bölgedeki gücün barış için temel olduğunu savundu. Suriye ve Lübnan’ın savaş sonrası toparlanmasına odaklandıklarını, bölgesel aktörlerden destek sağlamaya çalıştıklarını söyledi.
Suriye’de 13 yıl süren iç savaş sonrası yeniden yapılanma sürecinde, Trump yönetimi ABD’nin uyguladığı yaptırımları kaldırmayı hedefliyor. Barrack, Washington’un Suriye hükümetine belli hedefler koyduğunu, ilerlemenin ise yakından takip edildiğini belirtti. Bu hedefler arasında İsrail ile barış sağlanması, ABD destekli Kürt milislerin entegrasyonu ve savaşta kaybolan Amerikalıların akıbetinin araştırılması yer alıyor.
ABD yönetimi, Suriye’deki yabancı cihatçı savaşçıların durumu konusunda endişeli. Barrack, bu kişilerin tamamen sınır dışı edilemeyeceğinin farkında olduklarını ve yeni hükümet için potansiyel tehdit oluşturabilecekleri için rollerinin şeffaf olması gerektiğini söyledi.
Öte yandan, İsrail ile Suriye arasındaki gerginlik devam ederken, bu görüşmeler sınır çatışmalarını azaltmayı ve gelecekte daha iyi ilişkiler için zemin oluşturmayı amaçlıyor.
Lübnan’da ise ABD, Hizbullah’ın silahsızlandırılması ve ekonominin düzeltilmesi için özel bir plan sundu. Barrack, bu sürecin Şii topluluklar arasında dirençle karşılaşabileceğini ancak Suudi Arabistan ve Katar’dan gelecek finansal destekle güney Lübnan’ın yeniden inşasına odaklanarak işbirliği sağlanabileceğini söyledi.
ABD’nin bölgedeki bu diplomatik girişimleri, Trump yönetiminin Orta Doğu politikasında ekonomik kalkınma ve pragmatizme öncelik verdiğini gösteriyor.
